Not a lot traduction Turc
5,812 traduction parallèle
Lot to do, not a lot of time.
Sis, anahtar olacak.
Not a lot of people do that.
Bunu yapan çok insan yok.
Mr. Talif, you put us through a lot of trouble to deliver... not a lot of money.
Bay Talif, bizi birsürü belanın içine... Çokta fazla olmayan bir para içinmi soktunuz.
Not a lot, really.
- Çok şey değil, gerçekten.
Not a lot of millhouses in Atlanta.
Atlanta'da çok fazla değirmen evi yok.
- There's not a lot i can tell you.
Bu konuda sana fazla bir şey anlatamam.
I think what your grandpa here is saying is that you need to go to a place where there's not a lot of distractions, and the library is not a bad place to do that.
Deden burada olsaydı dikkat dağıtıcı şeylerin olmadığı bir yere gitmen gerektiğini söylerdi ve kütüphane bunun için fena bir yer değil.
Seems like their throats are ripped open and the blood drained, judging by the fact there's not a lot of blood on the ground.
Boyunları kesilip kanları kurumuş gibi görünüyor. Yerde kan olmadığını düşünürsek...
I mean, I don't mean to sound so surprised. A lot of boys flirt with me. Not a lot.
Şaşırmış gibi görünmek istemem, bir sürü erkek benimle flört eder.
There's not a lot of those around.
Bunlardan çok fazla yok.
There's not a lot of good white role models out there, and I say that as a white man.
Örnek alınacak çok beyaz rol model yok etrafta. Ve bunu beyaz bir adam olarak söylüyorum.
Not a lot to go on.
Çok üzerinde gitmek için değil.
Dyson, I know that you're in a lot of pain, but Hale and Kenzi were not his fault.
Dyson, ben biliyorum Eğer acı bir sürü konum ama Hale ve Kenzi onun suçu değildi.
And I did a lot of things that I'm not proud of.
Ve ben bir çok şey yaptım Ben gurur değilim.
In fact, a lot of blutbaden perished as... okay, you're not helping.
- Pek çok Blutbad bu yüzden... - Yardımcı olmuyorsun.
I may be a lot of things, but I am not the type to run for the hills.
Biz mi? Birçok şey olabilirim ama tepelik alana kaçacak biri değilim.
I'm on a lot of drugs right now, can you not tell me I'm dead?
- Şu an kafam çok güzel, ölümden bahsetmesen, olmaz mı?
Well, if you could see me you would not recognise me,'cause there's a few pimples that have arrived, there's a lot of fat and fullness in my face, and my tummy is really quite something to behold.
Şey, eğer beni görseydin beni tanıyamazdın çünkü ortaya çıkan bazı sivilcelerim var, yüzümde çok fazla yağ ve dolgunluk var, göbeğim gerçekten de görülmeye değer bir şey.
But, uh... I'm not nearly as efficient as I was, my fuse is a lot shorter, I'm exhausted.
Ama, şey... eskiden olduğum kadar verimli değilim, fünyem daha kısa, çok yorgunum.
Saying hello is just gonna lead to saying a lot more, and now is not the time to have it out.
Selam vermek sadece devamını getirir. Ve şimdi tartışmanın zamanı değil.
It's not like I got a lot of hobbies.
Bir sürü hobim olduğu da söylenemez.
And when you're not tearing apart every single moment that we're together, you're actually a lot of fun.
Ve beraber olduğumuz her anı yerden yere vurmadığın zaman da gayet eğlenceli birisin.
I can't protect three of them at once and they can't take care of themselves, not without a lot more training.
Üçünü aynı anda koruyamam daha çok antreman yapmadan onlar da kendilerini koruyamazlar.
I know this doesn't make a lot of sense to you, but Helen and I are trying to raise decent human beings, good citizens, not just happy idiots with nothing in their heads but how to get more, spend more, make more.
Bu size mantıklı gelmeyebilir ama Helen ve ben düzgün ve iyi insanlar yetiştirmeye çalışıyoruz. Sadece'nasıl kazanalım, nasıl harcayalım'diye düşünen boş kafalı, mutlu ve aptal çiftlerden olmasınlar diye.
Maybe not yet, but without a whole lot of magic, Father Christmas won't ever wake up.
Belki şu an değil ama büyü olmadan, Noel Baba bir daha uyanamaz.
I'm cutting your therapy group because a lot of people think that convicted criminals should be punished, not sitting around in a little pink room talking about their feelings.
Terapi grubunu kapatıyorum çünkü birçok kişi, mahkum edilmiş suçluların pembe bir odada oturup duyguları hakkında konuşmak yerine cezalandırılması gerektiğini düşünüyor.
A lot of the editors have A.D.D., so your coverage should not be more than a paragraph.
Birçok editörde dikkat bozukluğu var. Yani yazıların bir paragraftan fazla olmamalı.
Well, from what little I know of you, that's not saying a lot.
Az da olsa seni tanıyorum ve bu iltifat sayılmaz.
"These days, cars have a lot of things " that make them better to drive, but are not essential.
Bu günlerde arabalarda onların daha iyi kullanılmasını sağlayacak çok şey var.
I'm not gonna eat a lot, and I'm not gonna drink a lot.
Çok yemeyeceğim ve çok içmeyeceğim.
It's not Ibsen, sure, but look, for a lot of people, life is just one long, hard kick in the urethra, and sometimes when you get home from a long day of getting kicked in the urethra,
Tamam, bir Ibsen değil ama pek çok kişiye göre yaşam hayalara atılmış sert bir tekmeden ibarettir.
Well, it's nice, but it would take a lot to get it up to a standard - where we could charge money to stay there. - Oh, not so much.
Hoş ama burasını kalmak için standart hale getirmeye harcanacak para çok olacak.
It just does not stop.. Saūparavayaisara someone like this job Because a lot of hands kept.. Nice storyline..
Böyle bir bekçiyi işe aldığın için sonunda seni de tutuklarlar, kurtulamazsın.
This time... Do not let a little sir.. Give a lot..
Bu meseleler küçük sorunlar efendim, bir süre bekleyin.
Why do not you asking this thought.. Thanks a lot..
Bu soruyu sorduğun için çok teşekkürler.
I know it's not the outcome you had hoped for, but this compromise... may have prevented a lot of bloodshed.
Bruce, biliyorum bu senin umduğun sonuç değil ama bu uzlaşma çok fazla kanın dökülmesini önlemiş olabilir.
A lot of people might not appreciate that about you, but I do.
Bir çok insan sana değer vermiyor fakat ben veriyorum.
It's not like there's a lot of online classes on this kind of thing.
Bu tür konular için internet üzerinden kurs veren çok fazla yer yok.
This could be Todd's big break, so clap really hard and laugh at all the jokes, even if they're not funny, but also, be careful, because a lot of things you might think are jokes
Bu Todd'un büyük patlaması olabilir o yüzden hunharca alkışlayın ve tüm şakalara komik olmasalar da gülün.
If your son, Hope, died of leukemia aged 2... You might not care a lot about how hot the soup is.
Umut adını verdiğin çocuğun iki yaşında lösemiden ölünce çorbanın sıcaklığı pek de umurunda olamayabiliyor insanın.
Yeah,'cause I have a lot of cases on my... Dr. Robbins, for the purposes of this fellowship, we are not peers.
Dr. Robbins, ihtisas yapan ve yaptıran kişiler eşit değildir.
So there were a lot of individuals that were risking not only their careers, but their life.
Yani sokaklarda sadece mesleğini değil, hayatını da riske eden birçok insan vardı.
We may not have given him money, but whenever he was in a tough situation... I always introduced him to a lot of people, and got him jobs.
Para vermemiş olabiliriz ama ne zaman dara düşse birileriyle tanıştırıp iş bulmasını sağladım.
But you have a lot of work to do, and I can't do it with you, because I have to start taking care of myself and of this baby, right now, and I'm sorry, but you're just not ready yet.
Ama uğraşman gereken çok şey var ve ben bunu seninle yapamam. Çünkü artık kendime ve bu bebeğe bakmaya başlamam lazım. Üzgünüm ama sen henüz buna hazır değilsin.
Not all of them but a lot of them.
Hepsi olmasa da pek çoğu en azından.
well, I guess, um, you know, again... Not a nice way to put it, but there was a lot of, uh, traffic.
Yine bunu başka türlü söylememin yolu yok.
For a lot of people. Not for me.
Birçok kişi için, benim için değil.
And I know that I have a lot to learn and I do not expect any special treatment.
Ve şunu da biliyorum ki,... Öğrenecek çok şeyim var ve hiçbir özel muamele de beklemiyorum.
Look, this is going to ruffle a lot of feathers. Not just Doc ; Ecklie, too.
Bu işin ucu hem doktora hem de Ecklie'ye uzanıyor.
They're just not around a lot, with their company and everything.
Sadece çok fazla buralarda değiller, şirketle ilgili şeyler falan var.
I know there's a lot of unbelievers, but I'm not one of them.
Burada bir çok inançsızlar var biliyorum ama ben onlardan değilim.
not allowed 48
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a chance 697
not a bit 123
not at all 5606
not anymore 2246
not at the moment 148
not again 976
not angry 22
not at home 25
not a soul 80
not a chance 697
not a bit 123
not all at once 17
not a bad idea 73
not at 40
not at this time 60
not another word 129
not always 307
not a clue 146
not at first 142
not a big deal 105
not a 133
not a bad idea 73
not at 40
not at this time 60
not another word 129
not always 307
not a clue 146
not at first 142
not a big deal 105
not a 133
not a chance in hell 32
not a thing 280
not at night 20
not all of us 56
not all 133
not all of them 194
not all of it 125
not a good time 105
not at the same time 17
not all the time 106
not a thing 280
not at night 20
not all of us 56
not all 133
not all of them 194
not all of it 125
not a good time 105
not at the same time 17
not all the time 106