English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ N ] / Not gonna happen

Not gonna happen traduction Turc

3,501 traduction parallèle
Angel, that's not gonna happen right now.
Angel, bu şimdi olmayacak.
If we want to organize farm workers, if we're really serious, it's not gonna happen here, not with them.
Tarım işçilerini gerçekten ciddi olarak örgütlemek istiyorsak burada, onlarla olmaz.
But that'not gonna happen.
Öyle bir şey olmayacak.
Look, it's not gonna happen.
Bak, öyle bir şey olmayacak.
Yeah, no, that's not gonna happen.
Hayır, asla böyle bir şey olmayacak.
It's not gonna happen.
Yapamazsın.
That's not gonna happen, Tom.
Böyle bir şey olmayacak Tom.
Because that's not gonna happen.
Çünkü bu olmayacak.
That's not gonna happen.
Bu asla olmaz.
it's not gonna happen again.
Bu bir daha olmayacak.
That's not gonna happen.
Olmayacak böyle bir şey.
It's not gonna happen.
- Bu olmayacak.
That's not gonna happen.
Bu olmayacak.
No, that's not gonna happen.
Hayır, öyle bir şey olmayacak.
Not gonna happen.
Böyle olmayacak.
Well, tell her forget it. It's not gonna happen.
Hiç boşuna beklemesin.
That's not gonna happen.
Böyle bir şey olmayacak.
IT'S NOT GONNA HAPPEN THIS TIME.
- Geçen seferki gibi olmayacak.
Not gonna happen.
Olmayacak.
It's not gonna happen.
Olmayacak.
I'm sorry. It's not gonna happen.
Üzgünüm. böyle bir şey olmayacak.
That's not gonna happen.
Öyle bir şey olmayacak.
I got beat up here a couple times, but that's not gonna happen to you.
Burada birkaç kere dayak yedim ama sana öyle bir şey olmayacak.
It's not gonna happen.
Bu asla olmayacak.
That's not gonna happen, so let's discuss reality.
Böyle bir şey olmayacak, gerçeği konuşalım mı şimdi?
Not gonna happen.
Olmaz, unut bunu.
Mr. Jeffers, if we do go ahead and move to hearing, that... that's not gonna happen again, am I right?
Bay Jeffers. Duruşma aşamasına geçmek istiyorsunuz değil mi? Bu bir daha tekrarlanmaz umarım.
- Not gonna happen, sir.
- Söz konusu olamaz, beyefendi.
It's not gonna happen.
Ama öyle olmayacak.
Not gonna happen.
Böyle bir şey olmayacak.
That's not gonna happen. Wow.
Böyle bir şey olmayacak.
- That's not gonna happen.
Hemen. - Olmaz.
- Civilian jurisdiction is not gonna happen.
- Mülki yargı yetkisi işi olmayacak.
It's not gonna happen.
- Çok komik. Böyle bir şey olmayacak.
Well, that's not gonna happen.
Zor o.
- That's not gonna happen. - Right,'cause you'll blend in so well.
- Evet, sen çok iyi uyum sağlıyorsun.
Yeah, that's not gonna happen.
Bu olmayacak.
If you're expecting me to dump on her, it's not gonna happen.
Eğer onu eleştireceğimi sanıyorsan böyle bir şey olmayacak.
I'm not gonna let anything happen to you.
Sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim.
I'm not gonna let that happen.
Bunun olmasına izin vermeyeceğim.
My ancestors died of high blood pressure, which is not going to happen to me because I'm not gonna stress over things that I can't control.
Atalarım yüksek tansiyondan öldü, ki aynı şey bana olmayacak. Çünkü kontrol edemeyeceğim şeyler için stres yapmayacağım.
It's not gonna happen again.
- Biraz içkiliydim.
I'm not gonna let anything happen to you two.
Siz ikinize birsey olmasina izin vermeyecegim.
THAT'S NOT GONNA HAPPEN.
Olmayacak ama.
Not gonna happen.
- Olmaz öyle şey.
Does that mean the eviction's not gonna happen tomorrow?
Yani yarın tahliye etmeyecekler mi? Anlamaya çalışıyorum...
I-I'm not saying it's gonna happen tomorrow.
Herşey yarın olacak demiyorum.
You're not gonna like what'll happen once I get involved.
Bir kez işin içine girersem olacaklardan hoşlanmayacaksın.
Not gonna happen.
- Olmaz.
- I'm not gonna let anything happen to you.
Sana bir şey olmasına izin vermeyeceğim.
My husband is a police officer, and he's not gonna let that happen.
Kocam bir polis memuru ve bunun olmasına izin vermeyecek.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]