Not one traduction Turc
41,743 traduction parallèle
Good is not one of them.
İyi huylu olanlardan biri değildi.
He's not one of us.
Bizden biri değil.
Not one.
Birini bile.
Names are not one word.
İsimler tek kelime değildir.
For God's sake, this is not one of your idiot cases!
Tanrı aşkına, aptal vakalarınızdan biri değil bu!
I'm not one of the...
Ben onlardan biri...
I'm not one of your doctors.
Doktorlarından biri değilim.
But you're not one of them.
Ama sen onlardan biri değilsin.
Not one of them carried the Celestial genes.
Hiçbiri Göksel Varlık genlerini taşımadı.
♪ You're not one of them ♪
# Sen onlardan değilsin.
♪ You're not one of us ♪
Sen bizden değilsin.
I'm not... you know what, I'm not even supposed to tell you this but but you can rent a motorboat from one of the locals.
Bunu... aslında bunu sana söylememeliyim ama... ama buranın yerlilerinden motorlu tekne kiralayabilirsin.
They are playing like crazy, and I do not want to toss one coin at a time.
Çılgın gibi oynuyorlar, her şey için yazı tura atamam.
No one's mad at you for not being a hero.
Kahraman olmadığın için kimse sana kızgın değil.
You talk like you're not one of them.
Onlardan biri değilmiş gibi konuşuyorsun.
Do not let one of them leave.
Birinin bile çıkmasına izin vermeyin.
But not a single one of you would have showed up...
Ama tek biriniz gelmezdi...
You're not gonna be monitoring one market like last time.
Geçen seferki gibi bir pazar izleyecek değilsin.
You're not the only one that's been enhanced.
Geliştirilmiş olan tek kişi sen değilsin.
The nearest one is two hours from here and it's not even that nice.
En yakın otel iki saatlik yolda ve hiç de hoş bir yer değil.
Hey, I'm not the one she pushed into a pool.
Hey, ben havuza itti o ben değilim.
This one is looking for WCB I do not know what it is.
Mesela bu b.b.b. istiyormuş. Ne demekse artık.
I'm trying my best not to get one of these kids'moms pregnant.
Elimden geleni yapıyorum Bu çocuk annelerinden birini hamile bırakmamak.
No, I'm not the one doing it.
Hayır, ben yapanı değilim.
And you insisted on us getting the cheaper one not too long ago.
Ve bizden çok daha ucuza geçmemizi ısrar ettiniz.
I have not taken one.
Bir tane bile içmedim.
I, for one, do not wanna die tonight.
Bu gece ölmek istemiyorum.
- She's not the one.
- Doğru kişi değil.
Not like this one.
Böyle olmaz.
Not. One.
Bir tanesini bile.
macqueen still not here, didn't he pull this when he was a rookie this is my grandfather told me all right, we got time for one last race.
McQueen hala gelmedi mi? Çaylakkenden böyleydi Dedem anlatmıştı oradan biliyorum
I need you to get Kurt up to speed for the race next weekend wait, not Kurt he's the bug guy, right the other one Ronald yes
Kurt önümüzdeki hafta sonu yarışları için iyice hızlanmalı Yada Dur, Kurt değil o böcekçiydi değil mi, Yok ötekiy di Ronald evet
Will one of you guys try him because he's just not listening to me.
İkinizden biri deneyebilir mi çünkü beni hiç dinlemiyor.
I do not know, I didn't think about that one in the first place.
- Neden bunu daha önce düşünmedim bilmiyorum.
Just in case I am not the one hitting the fuze, listen up.
Çünkü bunu ateşleyecek kişi ben olmayacağım. Dinleyin.
No, he's not the one they're trying to keep out.
Hayır. Uzak tutmak istedikleri o değil.
This is one war we are not gonna lose.
Bu, kaybetmeyeceğimiz bir savaş.
Not this one.
Bu değil.
It's not just one person who's important, it's the team.
Önemli tek bir kişi değil, takım.
- We need to get ahead of William somehow, otherwise- we are not having this conversation again, Paul.
- William'ın bir şekilde öne geçmesi gerekiyor, aksi takdirde- - - Bu konuşmayı tekrar yapmayacağız, Paul.
In 12 years you have not ever once rushed one of my projects, ever.
12 yılda hiç olmadı Projelerimden birini acele etti. - Bu yüzden bana mizaha ihtiyacın var.
What people want is a higher quality of life, not necessarily a longer one.
İnsanların istediği, daha yüksek bir yaşam kalitesi,
And you've got all the way to the door and not made any move to phone for one.
Kapıya kadar gittin ve taksi çağırmak için tek bir harekette bile bulunmadın.
One which she did not survive.
Ve bu yangından sağ çıkmadı.
Is it not, in the end, selfish to keep one's hands clean at the expense of another's life?
Nihayetinde, bir başkasının hayatı pahasına ellerini temiz tutmak bencillik değil mi?
Oh, one important restriction, you're not allowed to mention in any way at all that her life is in danger.
Bir önemli sınırlama, asla hayatının tehlikede olduğunu söyleyemezsin.
Not for one second.
Bir saniye bile.
So, sorry! Gamora is not the one for you, Quill.
Gamora sana göre değil Quill.
I'm not the one that just flew across the universe just because I wanted to win.
Sırf kazanmak istediğim için evrenin diğer ucundan gelen ben değilim.
"But there is one resource that we must not neglect."
"... ama ihmal etmememiz gereken bir kaynak var. "
Annoying for you, but I do not like to be rebuffed by the only one I do not...
Senin için çok ağırsa üzgünüm ama umursanmamak, hemde hayatımda tek olan...
not one bit 68
not one of them 22
not one word 69
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
not one of them 22
not one word 69
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142