Older man traduction Turc
465 traduction parallèle
I'm an older man than you are.
Senden daha yaşlıyım.
Lincoln, this is against all my principles... but I want to talk to you as an older man.
Lincoln, bu benim tüm prensiplerime aykırı ama seninle bir büyüğün olarak konuşuyorum.
Hildy, you led me to expect you were marrying a much older man.
Hildy, yaşlı biriyle evleneceğin imajı verdin.
She's in love with another man, an older man.
O, yaşlı başka bir adamı seviyor
Two men asking for you, a young man and a kind of older man.
Sizi sordular. Biri genç diğeri yaşlıca iki adam.
I suppose so, for an older man.
Yaşlı bir adam için öyle sayılır.
If things take their normal course this will be no more than an adolescent attachment for an older man.
Bu iş büyütülmeden bir sonuca vardırılsaydı. Yaşlı bir adama duyulan, herhangi bir ergenlik hevesi olacaktı.
He was an older man.
Çok yaşlı biriydi.
I imagined you'd be a much older man, Mr Dawes
Aklınızı kaçırmış olmanızdan korkarım, bay Dawes.
But then, I'm an older man.
Ama diğer yandan, ben yaşlı bir adamım.
Of course, you married a much older man.
Tabii sen çok daha yaşlı biriyle evlenmiştin.
You know, John, I'm an older man than you are.
Biliyorsun, John, ben senden daha yaşlı biriyim.
That's a much older man.
Bu çok daha yaşlı biri.
I thought they'd send an older man.
Daha yaşlı birini göndereceklerini sanmıştım.
Frankly, Miss Duval, I was expecting an older man.
Bayan Duval, daha yaşlı bir erkek bekliyordum.
Did someone, an older man for instance, cause you to become a prostitute?
Birisi, örneğin yaşlı bir adam hayat kadını olmana neden oldu mu?
It was also early in the morning around the first of this month. It was still pretty dark, so he couldn't see very well, but he says he saw an older man and a young yakuza type having a very heated exchange by a pond outside the village.
O sabahın erken saatlerinde, hava henüz karanlıkken, köyün dışındaki gölün yanında serseri bir genç ile yaşlı bir adam tartışıyorlarmış.
In the end, the young man pulled out a dagger and stabbed the older man to death.
Sonra genç adam hançerini çıkarıp yaşlı olana saplamış.
All young girls are impressed by an older man.
Tüm genç kızlar yaşlı adamlardan etkilenir.
Especially an older man who doesn't look his age.
Özellikle yaşlı olupta yaşını göstermeyenler.
What's it about? A 16-year-old girl fucks a much, much older man and finds herself both spiritually and sexually awakened.
Kendinden çok yaşlı bir adam ile düzüşen 16 yaşındaki bir kızın, manevi seksüel olarak gözünü açması.
But there's an older man than me. He'll tell you.
Ama benden daha yaşlı biri var, belki o cevabı biliyordur.
So the man walked on for months to see the older man.
Adam aylarca dağlarda daha yaşlı olan keşişi aramış durmuş.
In an older man it's like I've found my father again.
Yaşlı bir adamla, sanki babamı tekrar bulmuş gibi oluyorum.
Played a teenager, 1 7 years old, gets married the same night she graduates from high school... to an older man and the guy didn't love her.
Bir genç kızı oynuyordu, 17 yaşında. O kız liseden mezun olduğu gece kendisinden daha yaşlı, ve kendisini sevmeyen bir adamla evlenir.
It's the story of an older man whose son brings home an English bride.
50 yaşlarındaki adamın genç oğlu, İngiliz bir kızla evlenir. Ve genç karısını ailesine tanıştırır.
Played a teenager, 1 7 years old, gets married the same night she graduates from high school... to an older man and the guy didn't love her.
İlk filmini oynağında 17 yaşındaydı liseden mezun olduğu gece yaşlı bir adamla evlendi ve adam onu sevmiyordu.
I thought Twain was an older man, say 72, 73.
Twain'i daha yaslï sanïrdïm, 72, 73 filan.
Let's face it, he is an older man.
Kabul et Apollo, o yaşlı bir adam.
But I said to David, "There's a really attractive older man."
Ama David'e dedim ki "işte çekici, yaşlıca bir erkek."
Older man, right?
Yaşlı mıydı?
Have you ever made love with a much older man?
Hiç sizden yaşlı biriyle seviştiniz mi?
The older man first, the younger man second and the unknown man in the rear.
Önce yaşlı adam, sonra da genç olan. En arkada da kimliği belli olmayan adam.
It was there that the older man sat in the wicker chair.
Şuradaki hasır sandalyede oturan yaşlı adamdı.
I don't believe an older man with a motor home would work out.
Karavanlı yaşlı bir adamın çalışmak isteyeceğine inanmıyorum.
As a man grows older, his medicine cabinet grows bigger.
Bir adam yaşlandığında, ilaç dolabı da gittikçe büyür.
You'll discover as you grow older That sometimes a man does things He'd prefer not to do.
Yaşlandıkça fark edeceksin ki bazen insan yapmamayı tercih ettiği şeyleri yapar.
And because you are older than Ilene, the man you wed will one day rule Ord with you.
İlena'dan daha büyük olduğun için senin evleneceğin erkek bir gün bu toprakların kralı olacak.
An old woman with rheumatism and nothing else to do but look out her window, noticed the strange outings of a man who seemed to be getting older before her very eyes.
Penceresinden dışarıyı seyretmekten başka bir şey yapmayan. ... romatizmalı yaşlı bir kadın o dönemde gözlerinin önünde giderek ihtiyarlayan bir adamın etrafta acayip bir şekilde dolaştığını fark etti.
I am still some years older than you, and if you won't be my Best Man, I'll beat you.
Senden iki yaş büyük olduğuma göre, düğünümde sağdıcım olmazsan seni döverim.
A man that was so much older than her? An old man?
Kendinden bu kadar yaşlı bir adamı mı?
Beats me how kids like you think if a man's older than you... he goes along with old fashioned notions like... like "blood's thicker than water".
Genç nesilin aile bağlarının bu kadar kuvvetli olması beni şaşırtıyor aynı şu eski tarz, kana kan anlayışının olduğu gibi.
A man gets older, it's harder to say that.
İnsan yaşlandıkça bunu söylemesi zorlaşıyor.
Well, the prostate normally degenerates as a man grows older, Lieutenant.
Şey, prostat genellikle bozulur insan giderek yaşlandıkça, Komiser.
Then when a man gets older and he thinks very differently.
Ama bir insan yaşlanınca çok farklı düşünmeye başlıyor.
I've dated so many men... in the last few years that were my age or older... and Steven — his name is Steven — is the first man that I've really liked...
Son birkaç yılda... birçok erkekle çıktım, benim yaşımda ya da yaşlı Ama Steven - adı Steven - Gerçekten hoşlandığım ilk adam...
What's fair about a man getting older and looking more distinguished and worldly and a woman getting older and looking old?
Erkekler yaşlanınca daha hoş ve tecrübeli görünürken kadınlar yaşlanınca yalnızca yaşlı görünüyorlar, neresi adil bunun?
And I know many a man of twenty-five who looks much older than you do.
Benim gözümde 25 yaşındakiler sizden daha yaşlıdır.
I'm outside the gates of Bunker Hill Academy talking to a National Guardsman, a young man not much older than the infants who have taken over this old institution.
Bunker Hill Akademisinin kapılarının dışında Ulusal Muhafızlarla konuşuyorum... bu eski ve prestijli kurumu ele geçiren ufaklıklardan çok da büyük değiller.
He's maybe a man of some accomplishment, but this all sounds like a younger brother idealising his older sibling.
Bazı konularda başarılı olmuş olabilir ama bu küçük bir kardeşin ağabeysini idealleştirmesine benziyor sadece.
Your husband-to-be is a good man, only a little older.
Kocan iyi bir adam olacak ve senden yaşça fazla büyük olmayacak.