English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Part time

Part time traduction Turc

2,466 traduction parallèle
And compare that list to people working part-time or under-the-table jobs.
Bunu da part time ya da gizli işlerde çalışanlarla karşılaştırın.
Former fisherman turned part-time deliveryman, saddled with more debt than he and his recently removed sons could sustain, including a foreclosing house and a defaulted boat loan.
Eski balıkçı yeni part time teslimatçı, yakın zamanda elinden alınan oğullarıyla büyük borç altına girmiş, ipotekli bir ev ve el konmuş bir tekne dahil.
We believe our unsub could possibly work part-time as a janitor or a mechanic, which would give him access to this chemical.
Şüphelinin part time hademe ya da tamirci olduğunu düşünüyoruz, böylece bu kimyasala erişebilir.
Does Cy have a part-time job?
Cy'ın part time bir işi var mı?
Part-time nanny.
Yarım günlük bakıcılık.
That's where Kim worked part-time.
Kim'in yarı zamanlı çalıştığı yer burası.
She had a part-time job at a bakery.
Fırında yarı zamanlı bir işi vardı.
He was part-time faculty.
Yarım gün çalışıyordu.
I can live with being a part-time wife.
Onun yarı zamanlı karısı olmayı kabul edebilirim.
Column "C" is the projected income from specialty scholarships and taking on two part-time jobs.
"C" sütununda da özel burslarımdan ve 2 tane part-time işten elde edeceğim gelir yazılı.
The part it played in this world is over, and it is time for it to pass on to the next.
Bu dünyadaki vazifesi artık doldu. Sıra bir sonraki vazifesinde.
Part-time.
Yarı zamanlı.
And what part of this is just a little girl who moved back to the hell she grew up in, because this time, she thought she could kick its ass?
Ve hangi kısmında berbat çocukluk anıları olan ufacık bir kız buraya tekrar taşındı çünkü bu sefer olayların üstünden geleceğini mi sanıyordu?
I have a part-time job on the weekends- -
Ben de hafta sonları yarı zamanlı çalışıyorum.
I may be doing some part-time consulting with this startup.
Başlangıç olarak yarı zamanlı danışmanlık yapıyor olabilirim.
He's looking for a part-time cleaner, and I've taken the job and in return he's going to teach YOU to read and write!
Kısa süreli bir temizlikçi arıyormuş. İşi aldım ve karşılığında sana okuma yazma öğretecek.
Mame should write the report this time, as part of the training!
Bu sefer eğitimin bir parçası olarak rapor yazma işini Mame'ye bırakmalıyız!
Between classes and part-time jobs, they'd be home sporadically at best.
Dersler ve yarı zamanlı işler arasında eve düzenli olarak uğramıyorlardır.
Do you know where she heard about the part-time work?
Bu işleri nereden bulduğunu biliyor musun?
Because he's stalking his victims, we believe that he either works out of his house or a part-time job.
Kurbanlarını takip ettiği için ya evinin dışında ya da yarı zamanlı bir işte çalıştığını düşünüyoruz.
Did you know that he's been working part-time as a data entry clerk at the San Diego Register?
Greg'in San Diego Register'da yarı zamanlı veri girişi memurluğu yaptığını biliyor muydun?
I know it's a bad time... But I'd like to be part of the redundancy plan too
Biliyorum çok kötü bir zaman ama toplu sözleşmeden doğan hakkımla ben de işten çıkarılmak istiyorum.
To work part-time as a security guard and moonlight at the Buy More?
Yarı zamanlı korumalık yapmak ve Buy More'daki ay ışığı manzarası için mi?
It's a beautiful example of the endless recycling of the earth's resources that has been going on since the dawn of time - and we are part of that system.
Zamanın başlangıcından bu yana süre gelen yeryüzü kaynaklarının sonsuz döngüsünü yansıtan çok güzel bir örnek ve biz de bu sistemin bir parçasıyız.
Voters are often moved by last-minute rumors because there is no adequate time to refute them, and so that's why they become part of a strategy to hurt your opponent.
Seçmenler son dakikada çıkan dedikodularla hareket ederler çünkü aksini ispat edecek zaman yoktur. Bu nedenle rakibine zarar vermek için stratejinin bir parçası haline gelirler.
And what you are is an important part of all this... lt's time..
Ve tüm bunlarda senin ne olduğun çok önemli... Zamanı geldi...
I earn money working part-time wherever I go.
Her nereye gidersem orada yarı zamanlı işte çalışarak para kazanıyorum.
Some college guy with dimples, you meet at your part-time job.
Üniversiteden gamzeli erkeğin biriyle yarı zamanlı işinde tanışacaksın.
Is time a fundamental part of the Universe, or could it be that time doesn't really exist?
Zaman, evrenin olmazsa olmaz bir parçası mı? Yoksa zaman diye bir şey aslında yok mu?
Time is what keeps everything from happening all at once, and so time is that part of the world that orders events in a certain way so they happen sequentially, from beginning to end.
Zaman, her şeyin aynı anda yaşanmasını engelleyen olayları, başlangıçtan sona kadar sırayla meydana gelmesi için belirli bir şekilde düzenleyen, bu dünyanın bir parçası.
If a basic law of physics such as the speed of light doesn't hold true out in the oldest part of the Universe, we'll know that physics has evolved since the Universe was born, so time can't be an illusion.
Eğer ışığın hızı gibi temel fizik kanunlarından biri evrenin en eski yerlerinde aynı kalmıyorsa fiziğin evrenin başlangıcından beri değişim geçirdiğini bu yüzden de zamanın bir yanılsama olamayacağını anlamış olacağız.
See, this is the part where you say, " Oh yeah, I get that all the time.
Bak, burası senin "Evet, bana da hep oluyor" dediğin kısım.
Look, just because you've bottled up that part of your life doesn't mean I can't date and have a good time.
Bak, sırf senin hayatının bu tarafı bastırılmış diye benim de flört edemeyeceğim ve iyi zaman geçireceğim anlamına gelmiyor.
This is the part where, on the show, on Glee, we don't have any time.
Glee'de, pek çok şeye fazla zamanımız olmuyor.
This whole time, we've been focusing on the talent part of the talent show.
Başından beri, yetenek gösterisinin yetenek kısmına odaklandık.
Ah, it was shown on the TV at the place I worked part-time.
Part-time çalıştığım yerdeki televizyonda gösteriliyordu.
Time and space are really part of one underlying thing called space-time, and how you divide up space-time into time and space depends on how you're moving.
Zaman ve uzay uzay-zaman denilen şeyin belli başlı parçalarındandır. Uzay-zaman'ı zaman ve uzaya bölmek, nasıl hareket ettiğimize bağlıdır.
Part-time triathlete, she's one of the first geologists to break ground on these super earths.
Bir koşucu ve bu süper dünyaları araştıran ilk bilim insanlarından biri.
An extraordinary gesture on my part to get your purser here on time.
Kabin memurunu buraya zamanında getirebilmek için benden olağanüstü bir jest...
I mean, after all, your grandson lives here part-time.
Neticede torunun burada yarı zamanlı olarak yaşıyor.
- You have a part-time opening.
- Part-time bir kişilik yer var.
Be late for your part-time jobs.
Ara için geç kaldınız.
We don't have part-time jobs!
Arada işimiz yok!
I know that I wasn't a part of it, and I believe strongly in - in my faith, in my attorneys, and in the outcome, but at the same time, I don't even recognize these walls.
Dinime, avukatlarıma ve sonuçlara yürekten inanıyorum. Ama aynı zamanda bu duvarları onaylamıyorum.
Last time we met, we'd just got to the part where you were enthusing about me and my...
Karşılaşdığımız son zaman, bizde sadece senin bana gösterdiğin parça var...
Yee! By the time you watch this film, the Mini will have taken part in its first proper rally.
Siz bu filmi izlerken Mini ilk rallisi için hazırlanıyor.
- Not quite time to celebrate yet, for the most treacherous part of the journey lies just ahead.
- Kutlamanın sırası değil. Yolculuğun en tehlikeli bölümü hemen önümüzde uzanıyor.
It's hard having a part-time job.
Ama abla çalışınca çok yoruluyorum.
I've taken great deal of time with this motion because I believe that part of being a tough judge is also being a fair judge.
Bu talep üzerinde uzun uzun düşündüm çünkü otoriter bir yargıç olmanın bir parçası da adil bir yargıç olmaktır.
You think we're going to get killed every time we come to this part of town.
Şehrin bu tarafına ne zaman gelsek bizi öldüreceklerini sanıyorsun.
I'll be a part-time painting model tomorrow.
Yarın part-time çizim modelliği yapacagım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]