English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ P ] / Pick them up

Pick them up traduction Turc

1,219 traduction parallèle
Bow your head and pick them up
Kafanı eğ ve topla onları.
Let's go pick them up.
Gidip alın onları.
Or do you gotta go pick them up?
Yoksa sen mi gidip alıyorsun?
I'll pick them up tomorrow.
Yarın alacağım.
Pick them up!
Kaldır onları!
- Yeah, well... She asked me to run down and pick them up for her.
Benim uğrayıp almamı istedi.
So they can pick them up at the airport counter when they check their luggage.
Tamam, bagajlarını teslim ederken bankoda onları karşılayabilirler, değil mi?
Let's go down and pick them up.
Aşağı inip toplayalım.
Pick them up, pick them up!
Kaldır dizleri, kaldır!
Everything from electric can openers to cobalt bombs... just waiting for someone to come along and pick them up.
Elektrikli konserve açacağından, kobalt nükleer bombasına kadar... hepsi birinin gelip onları almasını bekliyor.
You should have to pick them up.
Senin toplaman gerekir.
Would you be kind enough to pick them up for me?
Benim için onları toplar mısın?
I think I'll pick them up and go up into the hills.
Galiba onları alıp dağa çıkacağım.
They said you'd pick them up.
Kendilerini yolun üstünden almanızı istediler.
We hung out and these guys tried to pick them up.
Biz orada takılırken adamlar askıntı oldular.
Pick them up.
Al onları.
Pick them up tomorrow at 9.00AM.
Yarın sabah 9 ; 00 da hepsini toplayın.
Pick them up and lay them down!
Kaldır ve indir!
I'll pick them up around 4 : 30.
Helen 4 : 30 civarında alırım onları.
All right, pick them up and throw them in the brig.
Pekâlâ, onları yakalayın ve nezarete atın.
We pick them up from time to time.
Zaman zaman vagon çekiciliği yaparız.
Pick them up.
Topla şunları.
Pick them up off the table.
Masanın üzerinden al şunları.
Pick them up, Maddy, now! Come on, let's go.
Al şunları Maddy, hemen!
I've got those papers graded, if you could pick them up.
Yazılıları kontrol etmeliyim, eğer buraya getirirseniz.
Pick them up!
Toplayın!
You can pick them up then.
O zaman alabilirsin.
I'll just go and pick them up myself.
Ben gider, kendim alırım.
The UN cars pick them up and cart them back.
BM arabaları onları alır... ve geri götürür.
You can pick them up tomorrow by five.
Bunları yarın 5 gibi alabilirsin.
Pick them up and put them over there.
Onları kaldırın ve şuraya koyun.
When you pick them up, you should pick'em up by this front vein on the wing...'cause it's the strongest part of the wing.
Onu tutacaksan burasından tutmalısın. Kanatlarının... en güçlü kısmı burasıdır.
Pick things up, move them around, make them appear, make menus appear, and so on, like that.
Bir şeyleri alın, etrafta sürükleyin, ortaya çıkmalarını sağlayın menüleri ortaya çıkarın ve bunun gibi şeyler yapın.
We'll send a grab team in tomorrow... and pick them both up at once.
Yarın bir ekip gönderir... ikisini de buraya getiririz.
This is an over-simplification, but for the 80 per cent or whatever they are, the main thing for them is to divert them, to get them to watch National Football League, and to worry about the... you know... mother with child with six heads, or whatever you pick up in the... you know... in the thing that you pick up on the supermarket stands, and so on.
Evet ortada bir bilgi var ama gerçekten vaktinin, enerjisinin büyük bir kısmını dünden sızanlarla ve bugünün yalanlarını ortaya çıkarıp, karşılaştırmak için harcayan biri varsa bu bir araştırmadır.
Calls them up from school and says, "I'm sick, Ma. Come pick me up."
Okuldan arar ve "Hastayım, gel beni al." der.
That gives them enough time to get off the plane pick up their bags, and be walking out of the terminal as we roll up.
Böylelikle uçaktan inip valizlerini alıp terminalden çıkarlarken biz varmış olacağız.
Bring them back to pick up this trail.
Gelsinler de bu izleri takip etsinler.
Come back and pick up them tools, and we'll call it even.
Gelip aletlerimi toplarsan ödeşiriz.
I'll pick'em up after school, be with them, then drop them off at your house after work.
Onları okuldan alırım. Bir kaç saat birlikte oluruz. Sen işten dönünce de onları eve bırakırım.
I will pick up the bulletins and dream them... and in the morning, if there's a boat that's just gone down... I'll think, "Gee, that was on odd dream about the Titanic I had last night."
Saat başı haber varsa onları duyar ve rüyamda görürüm sabah da bir gemi batmışsa "Tanrım, dün gece Titanik'in batmasıyla ilgili garip bir rüya gördüm." derim.
Constantly calling them and hanging up when they pick up the phone.
Sürekli telefonla arayıp, açılınca kapatmak.
Once we get the guys around the moon... we'll fire up the LEM engine, make a long burn... pick up some speed, and get them home as quick as we can.
Ay'ın etrafından döndürdükten sonra ay modülünün motorunu uzun bir süre ateşler hız kazanıp onları olabildiğince çabuk eve getiririz.
Have one of them pick me up at the Vermont on-ramp.
Biri beni arabayla Vermont kavşağından alsın.
The backup player will go down, pick up the rifles, and hand them to the offense.
Arka oyuncu aşağı inecek ve silahı alıp saldırı yapacak olana verecek
I'll pick them up.
Ben gider alırım.
You come up against a lock you can't pick, you mash them together, hasta lasagna, don't get any on ya.
Açamadığın bir kilit olursa, bunları birbirine bastır, ve derhal oradan uzaklaş.
I pick up and drop off the kids, dress them and clean up after them.
Çocukları bırakıp alıyorum, giydiriyorum, temizlik yapıyorum.
I just cannot physically pick up the pen and sign them.
Fiziksel olarak kalemi elime alıp imzalayamam.
Why don't you pick them up?
Niye onları almıyorsun?
I told them you never pick up the money yourself.
Parayı asla teslim almadığını söyledim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]