Point being traduction Turc
980 traduction parallèle
I believe the point being made, Mr. President, was the following :
İnanıyorum ki konunun özüne geldik sayın Başkan.
Point being?
- Eee yani.
I don't know about MPs, but if you won't understand, I guess there's no point being here. Good-bye.
İnzibat erlerini bilmem de anlayış göstermeyecekseniz burada kalmanın anlamı yok sanırım.
The point being, that among great art forgers... your grandfather is the da Vinci?
Yani bütün büyük sanat sahtekarlarının içinde... senin deden Da Vinci'ydi mi diyorsun?
The point being, no killing.
Önemli olan kimsenin ölmemesi.
I don't have the luxury to love anyone to the point of it being heart wrenching.
Ölümüne seviyor değilim.
What's the point of being 30
# 30'una basmanın ne anlamı var
Being up North changed your point of view.
Kuzeyde olmak bakış açını değiştirmiş.
Well, all signs point to its being a boy.
Tüm belirtiler erkek olduğuna işaret ediyor.
No point in my being the only one who don't hear it.
Bunu duymayan tek kişi olmamın manası yok.
I don't mind being killed but I resent hearing it from a character whose head comes to a point.
Öldürülmeye bir itirazım yok ama bunu kuş kadar akıllı birinden duymak gücüme gidiyor.
Being fresh from West Point Mr. O'Rourke has not forgotten Army regulations.
West Point'ten yeni mezun olduğundan Bay O'Rourke ordu yönetmeliğini unutmamış.
I'm not saying I didn't argue the point... but if you insist on being stubborn there's nothing I can do.
Bu çok kötü. Karara itiraz etmediğimi düşünme ama inatçı olmakta ısrarlıysan yapacak bir şeyim yok.
Then what's the point of being family?
Aile olmanın anlamı ne öyleyse?
Now, what's the point your being a nun... if we're all alone? Answer me that.
Sadece biz varsak, rahibe olmanın ne anlamı var?
being has been consumed... to the point of ceasing to exist.
olmak, var oluşun... sonuna kadar tüketilmiştir.
At West Point I made up my mind to be all soldier, which doesn't leave much room for being human.
West Point'te tam bir asker olmaya karar vermiştim. İçerisinde pek fazla insani duyguya yer olmayan.
From her point of view, if she knew he really loved her, that she wasn't just being used, that would at least be some consolation.
Onun bakış açısından, eğer onu sadece kullanmadığını, onu sevdiğini de bilseydi, en azından biraz teselli olurdu.
If I'm relaxing, there's no point in being casual about it.
Mademki rahatlayacağım, buna ilgisiz görünmenin anlamı yok.
There's no point in being seen.
Görülmenin hiçbir anlamı yok.
What's the point of being a gangster?
- Bu kağıtta yazılanlar zenginleri ilgilendirir.
No point in being Communist to use that soap opera language.
Mao, Mao! Pembe dizilerin dilini kullanacaksan komünist olmanın hiç alemi yok.
What is the point of being a general when corporals prefer to be corporals?
Onbaşılar onbaşı kalmayı tercih ederken general olmanın anlamı ne?
... never heard from again. And all indications point to their being swept with the tide... out through the Golden Gate to a watery grave.
Tüm kanıtlar onların denizin yükselmesiyle Golden Gate'den sudan bir mezara sürüklendiklerini işaret etmektedir.
- the main point of attack being the...
- Esas konusu...
- I am constrained to point out, that since minds are evidently being influenced, we cannot know at this moment whether our own memories are completely accurate and true.
- Bunu belirtmekte zorlanıyorum, aklımız etki altında kaldığı için, kendi hafızamız doğru ve gerçek mi onu bilemiyoruz.
I say if we in Parliament cannot gain from ruling the country there's really very little point in our being here at all.
Biz parlamenterler ülke yönetiminden kazanç sağlamazsak burada bulunmamızın neredeyse hiç anlamı yok.
There's no explanation for it being there unless someone planted it deliberately to point us at the actor.
Şöminede hala biraz kömür vardı. Onları iyice yaktım ve oradan hemen uzaklaştım.
Maintaining carefully his point of view that he was being denied his right to legal assistance.
Görüş açısını dikkatlice devam ettirdiğinden hukuki yardım alma hakkı inkâr edildi.
I mean, what's the point Of being treated like a sheep?
Koyun muamelesi görmenin anlamı ne?
And being treated like sheep. What's the point of being carted around in buses Surrounded by sweaty, mindless oafs
Otobüslerle dolaşıp durmak, Kettering ve Coventry'den ter kokan börgüsüzlerle birlikte.
At one point we thought that we were being useful for something.
Bir noktada faydalı bir iş yaptığımızı düşünmeye başlamıştık.
this world being produced... precisely only as pseudo-enjoyment... which preserves repression within it. To the smug acceptance of what exists, purely spectacular revolt can be added... as something identical : this translates the simple fact... that even dissatisfaction became a commodity at the moment... that economic abundance found itself capable... of extending its production... to the point of utilizing even that sort of raw material.
Mevcut durumun gönüllü olarak kabulü, tamamen gösteriyle alakali asilikle bir arada bulunabilir – ekonomik bolluk o belirli hammaddeyi üretecek hacme ulasir ulasmaz memnuniyetsizlik bir metaya dönüsür.
What's the point of being afraid?
Korkmanın alemi ne ki?
What's the point in being alive? Beats me.
Yaşamanın ne anlamı var ki?
You know the point about being conventionally unconventional...
Geleneksel derecede alışılmadık olmanın esprisi şudur :
I'd finally gotten to the point where... I liked being unattached.
Öyle bir noktaya gelmiştim ki... nihayet bekar olmak hoşuma gidiyordu.
- going back for your Master's was... getting used to being back in school again... just when you're at a point that you really...
- Paltom. -... en zor kısmın... okula dönmeye alışmak olduğunu düşünmüştüm. Tam hayatının gerçekten...
I'm sorry, but sometimes one is forced to consider the possibility that affairs are being conducted in a way which, all things being considered, and making all possible allowances, is, not to put too fine a point on it, perhaps not entirely straightforward.
Üzülerek söylemek durumundayım Bakanım bazen insan, meseleyi bir şekilde idare etmek ve her ihtimale hazırlıklı olmak için lafı dolandırarak söylemek zorunda kalabilir.
Sir, I would like to point out to my learned colonial colleague... that the fact of the crime being previously committed... in no way pardons the behavior of Lt. Morant and his friends.
Efendim, değerli meslektaşıma şunu söylemek isterim bu suçun daha önce de işlenmiş olması gerçeği hiçbir şekilde Teğmen Morant'ı ve arkadaşlarını haklı göstermez.
Master Teng, what's the point of being so foolish?
Üstad Teng, Bu kadar aptalca davranmaya ne gerek var?
We got a brutally murder woman here... who passed the point of being embarrassed by anything U might tell me
Elimizde vahşice katledilmiş bir kadın var. Bana söyleyeceğiniz şeyler için artık utanç duyamaz.
Li Xunhuan, you ranked third in lmperial Exam, you have fame and fortune, what's the point of... being in the martial arts world?
Li xunhuan, İmparatorluk sınavında 3üncü olmuşsunuz, Ün ve servete sahip oldunuz, Dövüş sanatları dünyasında... olmanın anlamı nedir?
And the point of it was so that you would then all be able to experience... somehow just pure being.
Ve bunun da amacı, bu sayede saf bir varoluşu deneyimleme şansın olacaktı.
If you don't mind my saying so there seems little point in leaving the hospital and then coming to sit here like Niobe prior to being turned into stone.
Söylememde sakınca yoksa hastaneden ayrılmanın, sonra da buraya gelip birazdan taşa dönüşecek Niobe gibi oturmanın pek anlamı yok.
He's just shy around women to the point of being a blithering idiot.
Çok salak olduğundan kadınların yanındayken utanıyor.
What's the point of being boss if somebody's telling you what to do?
Biri bana ne yapıp yapmayacağımı söyleyecekse patron olmanın ne anlamı var?
My point is being made, that I want to see him badlly, right?
Buna kalkışmaktaki amacım onu fena halde görmek istiyor oluşumdu, değil mi?
The reason you want to read these works... is so you can experience them for yourself... so you can share the thoughts and feelings of the writer... without the interference of your actor and director... and professor's point of view getting in the way... to truly share and understand... the common feelings of all mankind... the feelings of being alive.
Bunları kendin tecrübe edebilmek için okuyacaksın. Böylece yazarın düşüncelerini ve hislerini kendin paylaşabilirsin aktör ve yönetmenin müdahalesi olmadan ve profesörün bakış açısı araya girmeden. Tüm insanlığın genel hislerini gerçekten paylaşıp anlaman için.
The point is : You get to capitalize on a fellow human being's misfortune.
Önemli olan, başka bir insanın uğradığı felaketten yararlanıyorsun.
What's the bloody point of being the Scarlet Pimpernel if you're going to fall for the old poisoned cup routine?
Alışılagelmiş eski zehirli fincan numarasına kanacaksan'Kızıl Farekulağı'olmanın ne önemi var ki?
being 356
being there 23
being erica 27
being you 16
being alone 20
being with you 29
being a woman 17
being the operative word 35
being here 45
being alive 20
being there 23
being erica 27
being you 16
being alone 20
being with you 29
being a woman 17
being the operative word 35
being here 45
being alive 20
being dead 20
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259