Public relations traduction Turc
479 traduction parallèle
- Yes, public relations Officer.
Evet, Halkla İlişkiler Sorumlusu.
At La Guardia, we find a welcoming committee with a lieutenant colonel from Public Relations, not the Medical Corps.
La Guardia'da bir karşılama komitesi ve Sıhhiyeden değil, Halkla İlişkilerden bir yarbay vardı.
You were in public relations, weren't you?
Siz halkla ilişkilerdeydiniz, öyle değil mi?
They want you in the public relations office.
Halkla İlişkiler'den çağrılıyorsunuz.
Well, mostly you might call it public relations.
Şey, halkla ilişkiler yaptığı söylenebilir.
But when I was reduced in rank from your wife to a mere hostess for your friends then to handling your public relations, you seemed quite pleased.
Karın olmaktan çıkıp, arkadaşlarına hizmet eden biri olduğumda sosyal ilişkilerin açısından, gayet mutlu görünüyordun.
He's a public relations man, which can be many things unrelated and not public at all
Kendisi halkla ilişkiler danışmanıydı, ama birbiriyle ve halkla ilgisi olmayan bir sürü iş yapardı.
I'm not required to do your... public relations
Halkla ilişkilerden... ... ben sorumlu değilim.
You realise maybe the public knows more about public relations than you do
Belkide halkın, halkla ilişkileri sizden daha iyi bilidiğini anlamaya başlardınız.
A man with more money than Kirk, even and even more in need of a counsel for public relations
Kirk'ten bile daha çok parası vardı. Üstelik halkla ilişkiler konusunda bir danışman arıyordu.
To have Maria D'Amata as my personal guest would be the best of possible public relations for me, Mr Muldoon
Maria D'Amata'nın özel konuğum olmasını sağlamanız benim için en makul hakla ilişki faliyeti olur, bay Muldoon.
It's basic public relations
Bu halkla ilişkilerin en önemli yanı.
Mr. Libby, I should explain, is in charge of the public relations at the studio.
Şunu belirtmeliyim ki, Bay Libby... stüdyonun halkla ilişkiler bölümünden sorumludur.
Oh, public relations.
- Oh, halkla ilişkiler.
Public relations.
Halkla ilişkiler.
Got a cigarette, lieutenant, or isn't that in the public relations budget?
Sigaran var mı yoksa o da halkla ilişkiler bütçesinde mi?
He's as much as promised me the top desk in his public relations setup.
Bana halkla ilişkiler bölümünde iyi bir iş önerdi.
- Public Relations. Fair enough?
Burada toplumsal uzlaşma sağlamaya çalışıyorum.
The big noise he made on St Valentine's Day, that wasn't very good for public relations.
Sevgililer Günü'nde çıkarttığı büyük gürültü halkla ilişkiler açısından pek iyi olmadı.
Public Relations.
Halkla İlişkiler.
Mr. Vanderhof in Public Relations and Mr. Eichelberger in Mortgage and Loans would both like you transferred to their departments.
Halkla İlişkilerden Bay Vanderhof ve İpotek ve Krediden Bay Eichelberger seni kendi departmanlarına almak istiyorlar.
I'm Coffman, from Public Relations downstairs.
Ben, Coffman, alt kattaki Halkla İlişkiler'den.
- Public Relations.
- Halkla İlişkiler'den.
Call this good public relations?
Buna halkla ilişkiler mi diyorsun?
I moved into, um... industrial public relations.
Sanayide, halkla ilişkilere geçtim.
- I'm not fooling you. You see, the other day my public relations man came in my office...
Geçen gün halkla ilişkiler elemanım büroma geldi...
I had just returned from the Hong Kong office, and my public relations man said...
Hong Kong büromdan daha yeni dönmüştüm, halkla ilişkiler elemanım dedi ki...
Now, listen. The other day I came here with my public relations...
Geçen gün buraya halkla ilişkiler elemanımla...
I was thinking of going into public relations.
Halkla ilişkileri düşünüyordum.
I want a press, advertising and public relations department, with a special section devoted to internal relations.
Bir basın, yayın, hakla ilişkiler bölümü oluşturmak istiyorum. İç ilişkilerin geliştirilmesine yönelik özel bir alt bölümü de içerecek.
Mr. Sheckly... this is paul malloy, our public relations man.
Top oynamaktan mutlu değil miydin? O kadar basit değil, Paula. Bir yetişkin olduğunda o kadar basit değil.
So you're the new public relations man.
Sen yeni halkla ilişkiler müdürüsün galiba.
Eddie didn't feel that getting dates for potentates was part of public relations.
Eddie nüfuzlu kimselere kadın bulmanın halkla ilişkilerle bağdaşmadığını düşünüyordu.
Well, there's a name for it, but it's not public relations.
O işin bir adı var ama, halkla ilişkiler değil.
I wanna be a public relations man, not a pimp.
Ben halkla ilişkiler işi istiyordum, pezevenklik değil.
- Public relations, sir.
- Halkla ilişkiler efendim.
Public relations?
Halkla ilişkiler mi?
All part of public relations, Pop.
Bu da halkla ilişkilere girer baba.
I think a few months'detached service to perhaps the Public Relations Corps should put the major right back in the pink.
Ordunun Halkla İlişkiler bölümünde bir kaç ay geçirmek, belki de binbaşıyı tekrar kendisine getirecektir.
As a public relations officer, you're a disaster.
Halkla ilişkiler subayı olarak tam bir felaketsin.
What I came to tell you is Public Relations has bounced you back to me.
Buraya, Halkla ilişkiler'in seni bana geri gönderdiğini söylemek için geldim.
Oh, yes, public relations.
Evet, halkla ilişkiler.
Bertha thinks it's good for public relations.
Bertha bunun halkla ilişki için iyi olacağını düşünüyor.
And Miss Page is director of public relations for the lodge.
Ve Bayan Page av köşkünün halkla ilişkiler müdüresidir.
I'll probably wind up as a public relations man for some up-and-coming rock'n'roll singer.
Ben büyük bir olasılıkla umut vadeden bir rock'n'rollcunun halkla ilişkilerine bakan kişi olurum.
My relations with His Majesty's children were impersonal, public.
Majestelerinin çocuklarıyla olan münasebetim herkes kadar uzaktandı.
Mr. Sheckly... this is paul malloy, our public relations man.
Saat 2 randevum var. Üzgünüm, Bay Hamner.
Public relations, huh?
Uzun zamandır beklediğinizin farkındayım ama Bay Dula halen konferans çağrısında.
How much public, and what kind of relations are you poor guys going to have after this one?
Ona bir başka randevum olduğunu ve bekleyemeyeceğini söyleyebilir misiniz?
- lf we make too much of this spot of bother, we may damage our relations with the public, generally, and also with the governors of Ranley School.
- Böyle sorunlar yaşamaya devam edersek halkla ve ayrıca Ranley Okulu'yla olan ilişkilerimiz de zarar görecektir.
The public and I have always enjoyed the very best relations.
Yeni bir kriz mi prenses? Bu garip ses de neydi?