Put her through traduction Turc
537 traduction parallèle
She put her through a cross-examination
Onu sorguya çekti
They'd put her through the wringer... and, brother, the things they would squeeze out.
Onu mengeneden geçirir ve kim bilir neler çıkarırlardı.
I put her through so much.
Bilhassa ben çok fazla acı verdim.
Yes, put her through.
Evet, bağlayın.
I cannot allow you to put her through the torture of your inquisition.
Sizin onu sorgulama işkencesinden geçirmenize izin veremem.
- Why put her through this?
- Onu neden bu işe bulaştırdın?
He knows... that we'd never put her through an ordeal like that.
Onu asla böyle bir işkenceye... maruz bırakmayacağımızı biliyor.
- One second, I'll put her through.
- Bir saniye bekleyin bağlıyorum.
Okay, put her through.
Tamam, telefona bağla.
Put her through.
Bağla.
How could you do this to her, put her through this?
Bunu ona nasıl yaparsınız, onu nasıl bu işe bulaştırırsınız?
Put her through.
Aktar.
After what you put her through, she needed some sedation.
- Müvekkilime ilaç mı verdin? Bugün yaşattıklarınızdan sonra ona biraz yatıştırıcı vermemiz gerektiğini düşünemiyor musunuz?
You don't wanna put her through that again.
Bir daha bunları yaşamasını istemezsin, değil mi?
Tess McGill calling from Petty Marsh. May I put her through?
Petty Marsh'tan Tess McGill arıyor, bağlayabilir miyim?
I was going on to say that I didn't put her through to you because she wouldn't give her name.
Şunu diyecektim ki onu telefona bağlamamamın sebebi ismini vermek istemiyor olması.
- Put her through.
- James Danforth ile ilgiliymiş. - Bağla.
You can't put her through that again.
Yedi yıl öncesini anımsıyor musun?
Yeah, OK, put her through.
Tamam, telefona bağla.
Put her through.
Bağla bakalım.
My sister? Put her through.
Kız kardeşim mi?
So I figure we rip up all the carpet, put hard wood through the whole place.
Bu yüzden çareyi tüm halıları yırtmakta, her yeri ahşap yapmakta buldum.
But if anyone should try to take her from me, I'd put a foot of steel through his body.
Ama eğer birisi onu benden almaya kalkarsa onun bedenini ayaklarım altına alırım.
And when you give them everything and put them through college
Her şeyi verdiğinde ve üniversiteye gönderdiğinde de...
I've known her to put her hand through a window she couldn't open.
Ona engel olmam gerektiğini düşündüm.
Then you draw your revolver out, walk forward... and put a bullet through each man's head.
Sonra tabancanı çıkartırsın cesetlerin yanına gidip... her birini kafasına birer kurşun sıkarsın.
I couldn't possibly allow her to be put through to such an ordeal.
Onun böylesi bir sıkıntıya sokulmasına izin veremem.
Anyone touches her, I'll put a bullet through their God-fearing gut!
Ona dokunmaya kalkan olursa kafasına bir kurşun deliği açarım, ona göre.
That's horrible. We're very sorry to have to put you through this, Mrs. DeLorca... but the coroner requires that you identify her body.
- Size bunu yaptırtmamız gerektiği için çok üzgünüz Bayan DeLorca ama adli tabip, kardeşinizin cesedini teşhis etmenizi istiyor.
You... put up a lunch for every stranger that comes through town?
Sen... Kasabaya uğrayan her yabancıya yemek hazırlar mısın?
Not what I say, not what all these warmongers or peacemongers, blab about, because all through the ages, you will find every time a new weapon was put out :
Ben demedim, savaş veya barış yanlıları da, demediler, çünkü yıllardır, her zaman yeni bir silahın ortaya çıktığını göreceksin :
You look through the ages, you'll find that for every new weapon put out, somebody puts out a counter-weapon.
Yıllardır baktığında, her yeni silah ortaya çıktığında, birileri karşı silah ortaya çıkarır.
That's where Ella put her foot through, and I mended it with plywood.
Ella'nın ayağı buraya sıkışmıştı. Ben de kontrplakla tamir ettim.
I know everything you did to every one of them, What you put each one of them through.
Her birine neler yaptığını onlara ne eziyetler çektirdiğini biliyorum.
No, cos I put fresh babies in here myself. See? I can't get through.
Kablo arabası ayrıldığında, bir başka tabancayla onu öldürdünüz, biliyordunuz ki, yakalanmanız halinde, her zaman itiraf edebilirdiniz.
Yes, we'll put her right down through there over that ridge.
Evet, şu bayırdan aşağıya ineriz.
I'll tell him everything you've put me through.
Bana çektirdiğiniz her şeyi ona anlatacağım.
For all you put me through!
Bana çektirdiğiniz her şey için!
You should've put them through her office mailbox.
Bunları ofisin posta kutusuna koymalıydın.
Why would Mrs. Hallet put her own keys... through her own goddamn office mailbox?
Bayan Hallet kendi anahtarlarını neden kendi posta kutusuna atsın?
She put Dad through law school and financed the start of his practice so, in a sense, it was like he was her creation.
O... O babamı Hukuk fakültesine göndermiş. Bütün masraflarını o karşılamış.
She put him through four years of medical school... two years of residency, and a year of internship... and now he won't even take her calls.
Kadın onun dört yıl tıp okuluna... iki yıl uzmanlık, bir yılda stajyerlik işini hallediyor... ve şimdi herif telefonlarına bile çıkmıyor.
They walk around here walk through the place, keep an eye on things, put in clocks, burglar alarms.
Her yerde dolanıp her şeyi kontrol altına alıyorlar. Hırsız alarmları takılıyor.
You are put through it night after night!
Sen her gece yaşarsın onu!
They are being put through every phase of the astronaut training.
Astronot eğitiminin her aşamasından geçiriliyorlar.
Our Iván came one day with two cartridges and an old shotgun and he told me : " Every night, put cartridges in and take them out through the shotgun barrel, 50 or 100 times and if you are the quickest, with your sense of smell and your memory, everybody will se you as an underling.
Iván bir gün elinde eski bir tüfek ve iki de fişekle gelip her gece bu fişeklerle uzun uzun doldur-boşalt çalışmamı söyledi. "Koku alma yeteneğin ve güçlü hafızanın yanı sıra bunu da geliştirirsen herkes seni bir yamak olarak görür" dedi.
Let's put chocolate all over the floor and let Chunk eat through it.
Her yere çikolata koyalım ve Dobiş yiyerek ilerlesin.
Put her through, Miss Lemon.
Telefonu bağlayın, Bayan Lemon.
Only way I get through it is to put a little TV on the pillow next to her so I can watch Get Smart.
Dayanabilmenin tek yolu Peg'in yanındaki yastığa küçük bir televizyon koyup... bir yandan da "Get Smart" ı izlemek.
Only way I get through it is to put a little TV on the pillow next to her so I can watch Get Smart.
Mükemmel bronzluk arayışım on iki yaşımdayken başladı.
Misery Chastain put braces on your daughter's teeth and is putting her through college, bought you two houses and floor seats to the Knicks.
Marcia, lütfen. - Misery kızının dişlerine tel taktırmanı sağladı, koleje gönderdi. İki evin ve Nicks'e sezonluk biletin var.
put her there 45
put her down 94
put her on 66
put her on the phone 19
through 593
through the window 42
through me 16
through the woods 16
throughout history 33
through the door 29
put her down 94
put her on 66
put her on the phone 19
through 593
through the window 42
through me 16
through the woods 16
throughout history 33
through the door 29