Put her down traduction Turc
965 traduction parallèle
Okay, let's put her down under.
Pekala, indirelim.
Put her down and keep her down.
Onu indir ve yerde tut.
Now, put her down.
Simdi, indir sunu.
Put her down.
- Onu yere bırak.
If she gets cold, you can put her down in the cabin.
Bayan üşürse, onu aşağıdaki kamaraya indirebilirsiniz.
Yeah, put her down as personnel. Thanks, Marv.
- Evet, onu yolcuların yanına götür. - Teşekkürler, Marv.
Okay, we'll put her down.
Tamam. Onu kaydedeceğiz.
We put her down.
Tamam onu kaydediyoruz.
Put her down.
İndir şimdi.
You hold your position right here, and Jimmy... suppose you pick up Gaby like that, and put her down... right here next to Tony? Now you see, Tony...
Sen tam burada dur, Jimmy ise diyelim ki, Gaby'yi şöyle alıyorsun ve onu indiriyorsun tam şuraya, Tony'nin yanına.
- Put her down someplace.
- Bir yere yatır.
- Now, cowboy, put her down.
- Tamam kovboy, bırak onu.
- You're gonna put her down?
- Onu bırakacak mısın?
Put her down.
Yere yatır.
Consuelo tell me put her down.
Consuelo onu indirmemi söylüyor.
All right, flyboy, you can put her down now.
Tamam kaptan, onu indirebilirsin.
- Put her down!
- İndir onu!
Put her down.
Serbest bırakın.
Are we gonna put her down?
Yere tek parça inebilecek miyiz?
We're just gonna have to put her down before this one quits too.
Her ikisi de aynı düzeyde iken, yere güvenli bir şekilde inmek en iyisi.
And put her down for suspicion of murder of Eddie Rossiter.
Eddie Rossiter cinayetinin katil zanlısı olarak.
Don't ask any questions and put her down!
Soru sormayı bırakta ekle!
A moment ago you told me to put her down.
Biraz önce yazmamı söyledin.
Yes, Matejickova, put her down - Matejickova, well...
Evet, Matejickova, onu yaz Matejickova, güzel...
- I've put her down for Saint Paul
- Onu Saint Paul'e kayıt ettirdim.
Put her down carefully.
Dikkatlice yere bırak.
- You put her down right there.
- Onu oraya bırak.
Put her down, or she'll wake up the whole neighbourhood.
İndir onu yoksa bütün mahalleyi uyandıracak.
Here, put her down.
Onu bırak dedim.
Put her down!
İndirin!
So, can I put you down for the usual 10 cases?
Sana her zamanki gibi 10 kasa yazayım mı?
She put on her nightgown, heard a noise, came down, and surprised this burglar.
Geceliğini giymişti, bir gürültü işitti, aşağıya indi, ve soyguncuyu hazırlıksız yakaladı.
If he should put Ann down and they fly close to pick him without her...
Eğer Ann Darrow'u bırakması sağlanırsa uçaklar yeteri kadar yaklaşıp, Ann olmadan onu halledebilirler.
Take this lady down to the stage and tell Julian to put her on as an extra dancer.
Bu genç bayanı sahneye götür, Julian'a söyle açıktan dansçı yapsın.
Let's see, I can put each member of your family in a separate cage and then put tags on them and the Kirbys can march up and down like this.
Ailenin her bireyini ayrı kafeslere yerleştirip... üstlerine etiket koyarız, Kirby'ler de böyle gezerler.
Mother, tomorrow, before the Kirbys come let them put everything down in the cellar, the typewriter, the kittens, the vibraphone...
Anne, yarın Kirby'ler gelmeden önce... her şeyi mahzene indirelim, daktiloyu, kedileri, vibrafonu...
- Did you put it down for her?
- Koydun mu peki?
Estelle was so gone on him that she went down to Bourbon Street and had one put on her too.
Estelle ona öylesine tutulmuştu ki Bourbon Street'e gidip bir tane de kendine yaptırdı.
Let the record show that the witness stepped down and walked to a place alongside the defendant and put her hand on his shoulder.
Tanığın kürsüden indiği ve davalının yanına yürüyüp elini omzuna koyduğu kayıtlara geçsin.
I've paid your fine, 200 francs, as I have always done and put it down in my little bill.
Cezanı ödedim, 200 frank, her zaman yaptığım gibi. ve küçük hesap defterime işledim.
Mathilda finally put her foot down.
Mathilda sonunda kafasına koyduğunu yaptı.
Already the axe has been put to the root of the trees so that every tree that does not show good fruit will be hewn down and cast into the fire.
İşte, balta şimdiden ağaçların dibinde duruyor. İyi meyve vermeyen her ağaç kesilip ateşe atılacak.
Every time, put it up, bring it down.
Her seferinde indir, kaldır.
Then we're gonna put her in the furnace, melt her down till she's liquid iron.
Sonra onu fırına atıp, sıvı demir haline gelinceye kadar ısıtacağım.
Could you lie down and put yourself on top of her.
Aşağıdan al, onlar senin üstünde kalsınlar.
And now you lie down and put her on top.
Şimdi uzan ve onu üstüne yerleştir.
But her father put his foot down.
Ama babası hareketli.
She forgot to put down her window shades one night.
Bir gece perdesini kapatmayı unuttu.
You put down anything in pants.
Her şeye bir kılıf buluyorsun.
- Kick her, then she'll put it down.
- Vur ona, o zaman bırakır.
I didn't know what to do, so at 2 in the morning, I got her downstairs, and I opened the drain outside the front door, and I put her body down the drain.
Gerçekten bilemedim, gece 2 gibi onu aşağı kata indirdim... kapını hemen dışındaki rögar kapağını açtım... onu kanalizasyona attım.
put her there 45
put her through 41
put her on the phone 19
put her on 66
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downers 18
put her through 41
put her on the phone 19
put her on 66
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downers 18
downton abbey 33
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the stairs 50
down the road 38
down the line 26
down on the floor 28
down there 402
down the hatch 65
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41
down below 33
down the drain 18
down you go 36
down here 450
down on the ground 130
down to business 31
down now 22
down in one 23
down to 41