English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ R ] / Really bad

Really bad traduction Turc

6,323 traduction parallèle
You were having a really bad dream, and then you rolled right off of our uncomfortable sofa.
Çok kötü bir kâbus görüyordun ve rahatsız koltuğumuzdan yuvarlanıp düştün.
Yep, took me about six weeks to figure out that my morning sickness wasn't just a really bad hangover.
Evet, sabahları midemin bulanmasının akşamdan kalmalıktan olmadığını çözmek altı ayımı aldı.
Is it just me, or does anyone else have a really bad feeling about this place?
Bu yer sadece bana mı yoksa herkese mi kendini kötü hissettiriyor.
- Really bad seats in a concert.
- Konserdeki çok kötü koltuklar.
- And she did a really bad job.
- Ve çok kötü bir iş çıkardı.
What they're gonna do to him is really bad.
Ona çok kötü şeyler yapacaklar.
Really bad.
Hem de çok fena.
And there's a really bad day with your name on it, looking for a place to happen.
Ve üzerinde adın yazılı olan çok kötü bir gün var gerçekleşmesi için bir yer arayan.
Uh, yeah. It's really bad.
- Evet, çok kötü.
You know, something really bad is going to happen.
Çok kötü şeyler olacak.
Hello? We've been in a really bad accident.
Kötü bir kaza geçirdik.
OK, like-like really... really bad kinda screwed up.
Tamam, çok ama çok büyük bir belada.
I felt really bad for the dog.
Köpek için gerçekten üzüldüm.
I just think something really bad happened to him.
- Bence başına kötü bir şey gelmiş.
That's bad Liz. That's really bad.
- Bu kötü Liz, çok kötü.
I did a really bad job.
Baya kötü iş çıkardım
She looked really bad, Mag.
Çok kötü görünüyordu Mag.
Opened really bad coffee, right?
Çok kötü kahveleri vardı.
I can get you some really bad.
Sana fena şeyler verebilirim.
- Really bad.
- Cidden fena.
And so, I did some really bad things and I'm not proud of them.
Bu yüzden de çok kötü şeyler yaptım ve bunlarla gurur duymuyorum.
The network's really bad in here.
Burada şebeke pek iyi değil.
Hair that burns, always smell really bad.
Yanan saçları gerçekten çok kötü kokardı.
They'll wait till it gets really, really bad.
Çok, çok kötü olana kadar bekle.
Plankton owned a restaurant right across the street from The Krusty Krab, where no one ate because the food was really bad.
Plankton'un Yengeç Restoran'ın karşısında bir restoranı vardı ama yemekleri çok kötü olduğu için kimse oraya gitmezdi.
Really bad.
Gerçekten kötü.
Cause the food's really bad.
Çünkü yemekler berbat.
Oh... I'm in line, cause I have to pee really bad.
Sıradayım çünkü aşırı çişim var.
I am dealing with some really bad stuff.
- Bazı ciddi sorunlarla uğraşıyorum.
Maybe I just wanted it really bad, and then when I got it too early,
Belki de benim için fazla erkendi, ve böyle olmasını istedim.
We ended up back at this photographer's apartment and like, I don't know, we were pretending to be British but my accents are really, really bad.
Bir keresinde yine bir fotoğrafçının evine gitmiştik. İngilizmişiz gibi davranıyorduk ama benim aksanım gerçekten kötüydü.
- I felt really bad about that.
- O konuda çok kötü hissettim.
It sucks really bad.
- Çok çok kötü oldu.
She thought she could turn into one just by being in the forest and wanting it really bad.
Ormanda yaşayarak sincap olabileceğini sanıyormuş ve bunu acayip istemiş.
Actually, she found a really nice house out in the country, and it wouldn't be a bad idea if you were to visit and make peace.
Aslında şehir dışında yeni bir ev buldu ve gelip ziyaret etmen ve barışman kötü bir fikir olmaz.
I really don't think you should be using Jake as an example. Oh, so what are you saying? That I did a bad job raising my son?
Büyükannen, Noel Baba'yla ölümüne sevişti.
I don't really want to get out of the car if I can avoid it, because I've got a bad back.
Sırtım çok ağrıdığı için gerekmedikçe araçtan inmek istemiyorum.
I really feel bad about what I did
Yaptığım şey için üzgünüm.
I was just thinking about it. If he really wanted to make some money quick... a poltergeist abduction isn't a bad idea.
Düşünüyordum da... baban çok hızlı bir şekilde para kazanmak istese... kötü bir ruhun çocuk kaçırması hiç fena fikir değil.
- into a really bad situation.
- sürüklüyor
- It's really not that bad.
- O kadar da kötü değil.
I really had a bad day.
Gerçekten çok kötü bir gün geçirdim.
You know, you're not such a bad chap, really.
Aslında o kadar da kötü bir adam değilsin sen.
Was I really that bad?
Gerçekten o kadar kötü müydüm?
How bad do you really want this?
Bunu ne kadar çok istiyorsun?
This one's really bad, Dad.
Cidden çok kötü görünüyor baba.
You know, you meet people out here and they just... Well, they tell you what they want you to think they are, which is bad enough, or what they really think they are, which is worse.
Burada insanlarla tanışırsın ve sana kendileri hakkında düşünmeni istediğin şeyi anlatmaya başlarlar, ki bu yeterince kötü.
Do you really believe we're that bad?
O kadar kötü olduğumuza inanıyor musun?
I, no, but, really, really, it was very sweet, and he felt very bad that he had to leave afterwards and he came back and he made me dinner and he apologized, it was really very sweet,
Ben... Yok ama gerçekten çok tatlıydı gitmek zorunda olduğu için kendini çok kötü hissetti. Sonra geldi bana akşam yemeği hazırladı ve özür diledi.
And if you really felt so fucking bad about it, you wouldn't even consider leaving.
Eğer bu konuda gerçekten yara aldıysan, ayrılmayı düşünmeyecektin.
- Yeah, well you hurt me really fucking bad.
Evet, gerçekten yaraladın amına koyayım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]