Rock bottom traduction Turc
444 traduction parallèle
Sometimes, if you love somebody enough, you have got to let them hit rock bottom.
Bazen, birini yeterince seviyorsan dibe batmasına izin vermen gerekir.
In the 60 years of Quality magazine, this hits rock bottom.
60 yıldır Quality dergisi hiç bu kadar kötü olmamıştır.
And I mean rock bottom.
Demek istediğim, asgariden.
Simone has hit rock bottom.
Siz söyleyin. Simone en dibe battı en dibe!
But that's rock bottom.
Ama bu son fiyat.
What I like about you is... you're rock bottom.
Senin sevdiğim tarafın... dibe oturmuş olman.
I'm at rock bottom. I'll do anything to keep you.
Seni kaybetmemek için her şeyi yaparım.
Well, it hit rock bottom with me.
Bu isim bana mutluluk getirmedi.
It's not easy when you've hit rock bottom.
Dibe vurmak kolay olmamalı.
That's just the rock bottom beginning.
Ama bu sadece başlangıç.
It's hit rock bottom.
Tabana vurdu.
So everybody's waiting for them to hit rock bottom so they can buy cheap.
Almak için herkes tabana vurmasını bekliyor.
My blood sugar levels have hit rock bottom.
Kan şekerim dibe vurdu.
You hit rock bottom, then you've got to change or there's no living with yourself.
İnan bana, dibe vurduktan sonra değişmekten başka çare yoktur.
For a salesman, there is no rock bottom to the life.
Bir satıcı için dibe vurmak yoktur.
It's rock bottom.
En düşük fiyatı.
Oh, God, Eddie. You have hit rock bottom on that one... but I still love you.
Tanrım, Eddie bu espriyle dibe vurdun ama ben yine de seni seviyorum.
My B-complex level is rock bottom.
B-kompleksimin seviyesi dibe vurdu.
- Rock bottom, that's my man!
"Dip Hammond" bizimle. İşte adamım.
Already hit rock bottom.
Battı balık yan gider.
I'd grown accustomed to being only half a man... but that night, I really hit rock bottom.
Artık yarım adam olmaya alışmıştım. Ama o gece gerçekten dibe vurdum.
- Hello, Homer, this is God frey Jones from the TV magazine show Rock Bottom.
- Merhaba, Homer, ben magazin programı Rock Bottom'dan Godfrey Jones
Tonight on Rock Bottom :
Bu gece Rock Bottom'da :
Rock Bottom would like to make the following corrections :
Rock Bottom sıradaki düzeltmeleri yapmak istiyor :
Tomorrow on Rock Bottom.
Yarın Rock Bottom'da.
By now, Nicky and his crew had already hit rock bottom.
Bu arada, Nicky ve ekibi dibe vurmuştu.
My self-esteem is rock bottom.
Pişmanlık. Öz saygım kalmadı.
Before you get better, you have to hit rock bottom.
Düzelmeden önce, dibe vurman gerekir.
Joey, when I saw him get off that plane with her I really thought I just hit rock bottom.
Joey, uçaktan o kızla indiğini gördüğümde gerçekten kayanın dibine vurduğumu hissettim.
But today, it's like there's rock bottom 50 feet of crap then me.
Ama bugün, sanki kayanın dibi 50 metre pislik ve en dipte ben.
I hit rock bottom.
Dibe vurmuştum.
Sometimes you can't help these people until they hit rock bottom.
Bazen böyle insanlara dibe vurana kadar bir şey söyleyemezsin.
You're here for rock bottom.
Dibe vurmuş biri için buradasın.
That's because she's been living there for four months... since her husband left her, and she hit rock bottom.
Çünkü kocası onu terkettiğinden beri, dört aydır burada yaşıyor ve dibe vurmuş durumda.
It wasn't that easy hitting rock bottom.
Tepe üstü çakılmak o kadar kolay olmadı.
Well, it's easy once you hit rock bottom and bounce.
Dibe vurup zıpladığın zaman yükselmek kolay.
Where the rivers flows slowly, the silt falls to the bottom, layer upon layer, eventually to turn into new rock.
Nehirler yavaş aktığı yerlerde, alüvyon dibe çöker katman üzerine katman oluşturarak nihayet yeni bir kaya yaratır.
NICHOLAS : What Hutton saw was that the grey rock that's down towards the bottom of the cliff stands vertically.
Hutton'ın gördüğü şey uçurumun dibine doğru inen gri kayanın dikey durmasıydı.
Twenty-six fathoms, bottom rock.
Yirmi altı kulaç, dip kayalık.
"And I would like to hear your rock _ bottom price."
"Ve de en düşük fiyatınızı öğrenmek istiyorum."
Rock-bottom prices!
Sudan ucuz!
You rock it back and forth till all the sand and gravel is sifted out'and the it lies there flashing on the bottom.
Kum ve çamur süzülüp dibinde altın pırıl pırıl parlayıncaya dek tası çalkalayıp duruyorlar.
Except it's a shame that son of a bitch is paying a player like you rock-bottom salary.
O alçak herifin senin gibi bir oyuncuya berbat bir para ödemesi yazık.
He has a lovely little rock-hard bottom.
Kalçası küçük ve sıkı.
Okay, watch me hit rock bottom.
Kelly?
I'll cut him a rock-bottom price... straight to the floor.
Ona vereceğim fiyat deniz seviyesi... kadar düşük olacak.
Ooh! Great selection and rock-bottom prices.
Harika seçimler ve dibe vurmuş fiyatlar.
He gets about halfway to the bottom and he stops to eat his lunch beside a big rock.
Yolu yarıladığında durup, büyük bir kayanın yanında yemeğini yemeye başlamış.
This is a hell of a property at a rock-bottom price.
Fiyatı çok düşük, gayet iyi bir mülk bu.
You know, I got you your fancy soaps, and your moisturizers, and this rock thing that scrapes all the dead skin off the bottom of your feet.
Güzel sabunlardan, nemlendiriciden aldım. Ayaklarının altındaki ölü deriyi temizleyen şey de var.
All evidence of your race could be at the bottom of the ocean or under kilometers of rock.
Bütün bu kanıtlara göre, ırkınızın geri kalanın, kayaların kilometrelerce altında bulunan denizlerin altında olmalı.
bottom 79
bottoms up 218
bottom line 340
bottom of the ninth 19
bottom line is 58
rock it 17
rock and roll 108
rock star 33
rock on 65
rock music 39
bottoms up 218
bottom line 340
bottom of the ninth 19
bottom line is 58
rock it 17
rock and roll 108
rock star 33
rock on 65
rock music 39