Same age traduction Turc
1,043 traduction parallèle
You and my son are about the same age, aren't you?
Oğlumla aynı yaştasınız. Öyle değil mi, Crowe?
We're the same age and here you are defending a miserable existence
Aynı yaştayız ve sen tutmuş sefil bir hayatı savunuyorsun
That boy's the same age as my son!
Bu çocuk oğlumla aynı yaşta!
Same age as they are
Onların yaşındaydı
We are the same age and this man is an old man.
Biz aynı yaştayız ve bu adam yaşlı biri.
But as in the case of the instantaneous spread... of fashions in apparently aristocratic first names... which practically all individuals the same age will be found to bear, the object from which one expects a singular power... can only be offered for the devotion of the masses, because it's been manufactured in great enough numbers... to be consumed en masse.
Fakat ayni yastaki bireylerin neredeyse hepsine ayni ismin verilmesiyle sonuçlanan revaçtaki asil görünen isimlerin alinmasi durumunda oldugu gibi, benzersizligi vaat eden nesneler, seri üretimle üretilmisse kitlelerin tüketimine sunulabilir.
Munch depicts himself, his brothers and sisters at the same age as if these events were happening in the present,
Munch, sanki bu olaylar hâlihazırda yaşanıyormuşçasına kendini, kız ve erkek kardeşlerini aynı yaştaymış gibi betimler.
You and her about the same age.
Sen ve o aynı yaştasınız.
- The same age as the groom
- Damatla aynı yaştayım.
He must've been the same age then that we are now.
O zamanlar bizim şu an olduğumuz yaşta olmalı.
We're almost the same age.
Neredeyse aynı yaştayız.
A divorced woman with two little girls the same age as Kim and Petey.
Kim'le Petey'nin yaşlarında iki kızı olan bir dulla.
Stolz was the same age as Oblomov ;
Stolz, Oblomov'la aynı yaştaydı ;
Pierrot was the same age when he came to me.
Pierrot bana geldiğinde aynı yaştaydı.
The governness Tatyana Sanftleben, of the same age who had planned to take her life with them was seized with fear at the last moment and ran away while her friend Vera lay lifeless on the floor.
Aynı yaşlardaki dadı Tatyana Sanftleben arkadaşı Vera'nın cansız bedeni yerde yatarken onlarla birlikte canına kıymayı planladı ama son anda korkuya kapılıp, kaçtı.
Their pupils are of the same age as you... but you haven't met them
Ve mezun olup, şimdi yaklaşık senin yaşlarındaki kendi öğrencilerini yetiştidiler. ... ama sen daha onlarla hiç tanışmadın!
We're almost the same age ; no formalities please
Neredeyse yaşıt sayılırız, boş ver!
My little brother... is almost the same age as your grandchildren Why do you have to make it difficult for him?
Küçük Kardeşim... torunlarınızla yaşıt sayılır... neden işi zora sokuyorsunuz?
Same age and face, but black hair... and traveling with a hoodlum named Arbal.
Yasi ve yüzü ayni, ama siyah saçli... ve Arbal isimli bir kabadayiyla dolasiyormus.
- Yes, same age you were widowed, Con.
- Evet, senin dul kalmanla aynı, Con.
And, admiring your fascinating figure, he deduced that you have the same age as Marie Antoinette and hence that you've been play friends in Austria, and that, when the Queen was converted, she had you come to her in Paris,
Ayrıca çekici görüntünüzü hayranlıkla seyrederken Marie Antoinette'le aynı yaşta olduğunuz sonucunu çıkarttı. ve Avusturya'da arkadaş olduğunuza göre, ve Kraliçe ordan geldiğine göre, sizi de Paris'e eşlikçi olarak getirmiş olabilirdi.
You know... I met a man once, like this one... about the same age.
Bilirsin... nir keresinde bir adamla tanıştım, aynı yaştaydı!
- They weren't the same age.
- Aynı yaşta değillerdi ama.
But we're not actually the same age, are we?
Ama biz seninle aynı yaşta değiliz, değil mi?
We have the same age.
Aynı yaştayız.
You're the same age as my youngest daughter.
Benim en küçük kızımla aynı yaştasın.
Dad and you are the same age?
Babam ve sen aynı yaştasınız?
Yes, dad and I are the same age.
Evet, baban ve ben aynı yaştayız.
Nancy Benedict said it too, and she ´ s the same age as me.
Nancy Benedict'te aynı şeyi söylüyor, ve o benimle yaşıt.
Same age as her when she got married.
O benim yaşındayken evlenmiş.
- We were same age.
Onunla aynı yaştayız.
If my brother were still alive, he'd have been the same age.
Eğer benim kardeşim yaşasaydı, aynı yaşda olacaklardı.
We are almost the same age
Hemen hemen aynı yaştaydık.
We are almost the same age...
Aynı yaşlarda olmalıyız.
We were the same age, but... he wasn't afraid.
Aynı yaştaydık ama... o korkmuyordu.
She was you same age?
Aynı yaşta mıydınız?
Now you have the same age... like your mama when she died, Annie.
Şimdi sen de aynı yaştasın annenin öldüğü yaşta, Annie.
And were the men in the photographs all the same age?
Tüm fotoğraflardaki kişiler, aynı yaşta mıydı?
That Newt's about the same age my Jim would have been if he'd lived.
Eğer oğlum Jim yaşasaydı şu an Newt'le aynı yaşta olacaktı.
I'd have reacted in the same way at your age.
Senin yaşlarındayken ben de aynı şekilde tepki verirdim.
The objective of this age to guarantee to them that they would have this decision, e, at the same time, not to start a controversy between us on the position of the Emperor.
Bunun kati amacı, bir karara varmalarını temin etmek ve aynı zamanda imparatorun durumu hususunda içimizde yaşanabilecek fikir ayrılığına meydan vermemekti.
Age is the same, scar is the same, and what else I've got planned.
Yaş aynı, yara izi aynı, ve ayrıntıları da öğreteceğim.
Every age is the same.
Her çağ aynı.
I have a girl the same age as Chie
Bir kız... Chie ile aynı yaşta bir kızım var.
I think I've just been too slow to realize... that people our age with histories like ours... having gone through the same stuff... could be dishonest, unprincipled, backstabbing sleazeballs.
Sanırım anIamakta çok geciktim bizim yaşımızdakiIerin ve bizim hikayeIeriyIe aynı şeyi yaşıyorIar namusuz, prensipsiz, ve kaIIeş oIabiIiyorIar. Sana çok önceden söyIemiştim.
I was the same way when I was your age.
Ben de senin yaşındayken böyleydim.
I was the same way myself when I was your age.
Senin yaşındayken ben de meraklı biriydim.
I'm twice your age but we'll have the same memories.
Yasim seninkinin iki kati ama anilarimiz ayni olacak.
How old is he? The same age as you were when you left me.
Beni terk ettiğin zaman onun yaşındaydın.
I did the same kind of thing when I was his age
0nun yaşındayken ben de benzer şeyler yapardım.
- Same age as you.
Onunla aynı yaştayım.
ages 59
agent 668
agents 215
agency 18
aged 231
agent mulder 85
agent booth 237
agent cooper 87
agent coulson 76
agent pride 67
agent 668
agents 215
agency 18
aged 231
agent mulder 85
agent booth 237
agent cooper 87
agent coulson 76
agent pride 67
agent may 66
agent keen 121
agent dunham 155
agent rossi 34
agent sandoval 39
agent lee 54
agent hanna 52
agent doggett 133
agent scully 121
agent blye 37
agent keen 121
agent dunham 155
agent rossi 34
agent sandoval 39
agent lee 54
agent hanna 52
agent doggett 133
agent scully 121
agent blye 37
agent carter 61
agent hotchner 70
agent lisbon 131
agent reyes 40
agent walker 107
agent gibbs 356
agent david 34
agent bellamy 35
agent callen 72
agent dinozzo 104
agent hotchner 70
agent lisbon 131
agent reyes 40
agent walker 107
agent gibbs 356
agent david 34
agent bellamy 35
agent callen 72
agent dinozzo 104