See what traduction Turc
54,704 traduction parallèle
I'll see what I can free up.
Neler yapabileceğimi göreceğim.
I did think you'd want to see what remains of your home, even though it is... more or less, um...
Yuvanızdan geriye kalanları görmek isteyeceğinizi düşündüm, her ne kadar... aşağı yukarı ondan geriye...
Let me see what I can find here.
Ben de bir buralara bakayım.
Go see what kind of surgeon you can engage for Anne.
Anne için bir cerrah bul gel.
Let's see what it is you have to say first, shall we?
Önce maksadını bir anlayalım.
Fuchs doesn't see what you are. He doesn't know.
Fuchs ne olduğunuzu anlamıyor, bilmiyor.
Because he could see what you both refuse to see.
Çünkü onlar ikinizin görmeyi reddettiği bir şeyi gördüler.
Well, let's wait and see what you think once you and Rajan start having children.
Bekleyelim ve görelim, sen ve Rajan çocuk yapmaya başlayinca ne düşüneceksin.
But let's see what happens after your rally.
Bakalim mitinginden sonra ne olacak.
And if you can see what I see, you will call me be back.
Eğer benim gördüğümü görüyorsan, beni bu numaradan geri ara.
Oh, really? We'll see what you think after Ellen.
Bakalim Ellen'den sonra ne düşüneceksin.
Well, let's wait and see what you think once you and Rajan start having children.
Bekleyelim ve görelim, sen ve Rajan çocuk yapmaya başlayınca ne düşüneceksin.
But let's see what happens after your rally.
Bakalım mitinginden sonra ne olacak.
Oh, really? We'll see what you think after Ellen.
Bakalım Ellen'den sonra ne düşüneceksin.
See what really caused this.
Bak nelere mâl oldu.
See what he did?
Ne yaptığını gördünüz mü?
Now I see what Jenny sees in you.
Şimdi Jenny'nin içinde gördüğü şeyi görüyorum.
I'll just go see what my fat husband is stuffing himself with now.
Sadece görmeye gideceğim Benim yağ kocam ne Kendini şimdi dolduruyor.
Paul, you're starting to scare me. Well then, come downstairs and see what I've been working on for the past two and half years.
Öyleyse aşağı in ve Üzerinde çalıştığım şeyi gör Son iki buçuk yıldır.
We stood on a roof together during the trials, and you told me that you were afraid to see what you're really capable of.
Denemeler sırasında birlikte çatıda dururken... bana neler yapabildiğini görebilmekten korktuğunu söylemiştin.
So let's see what you can do now.
O zaman şimdi neler yapabildiğini görelim.
I'm dying to see what you can do.
Neler yapabildiğini görmek için sabırsızlanıyorum.
Um, yeah, I-I'll see what I can do.
Peki. Deneyeyim.
See what you've done now on your little quest for stupid vengeance? She's innocent.
Aptal intikam maceranla ne yaptığını gördün mü?
See what you did there?
Ne yaptığını gördün mü?
Let's see what we can smell.
Bakalım neler koklayacağız.
Let's see what he's been up to in this episode of Are They Still Cool?
Bakalım Onlar Hala Harika mı? Sörf Yayını'nın bu bölümünde ne yapıyor.
Let's see what else he's got.
Bakalım başka neler yapıyor.
Okay, let's see what you got.
Tamam, göster kendini.
- Should we see what's in here?
- İçine bakalım mı?
- Let's see what we got here.
- Bakalım nelerimiz varmış.
Tell me what you see.
Bana ne gördüğünü söyle.
I don't know what your thinking is on Keith Mullins, long term, but I can already see I can make a big difference here.
Düşüncenin ne olduğunu bilmiyorum Keith Mullins, uzun vadeli, Ama burada zaten büyük bir fark yaratabileceğimi görebiliyorum.
See, this is exactly what we needed.
Gördün mü? İhtiyacımız olan şey buydu.
But what we see is not what people saw hundreds of years ago.
Ama bizim gördüğümüzle yüzlerce yıl önce insanların gördüğü aynı değil.
- What's going on? - It's good to see you.
Seni görmek güzel.
And once I understood what had happened, I watched the track to see how it happened.
Ne olduğunu anlamaya başlayınca nasıl olduğunu izlemeye başladım.
Tell us what you see.
Bir şey görürseniz bize söyleyin.
You see, all those people want... is someone to keep them from what they're afraid to know.
O insanların tek istediği, onları öğrenmekten korktukları şeylerden koruyacak biri.
What did you see?
Ne gördün?
I made them for Penelope as an offering, so she could see I had done what she asked.
Onları Penelope için yaptım bir adak olarak. Böylece o istediği için yaptığımı anlayabilirdi.
We'll see under what conditions it reengages with its environment.
Hangi şartlar altında çevresiyle tekrar etkileşime geçtiğini göreceğiz.
Let's see what you can do now.
Şimdi ne yapabildğine bakalım.
Eh, see, what you feel, the haunted look in your eyes, doesn't come from nowhere.
Hissettiğin şey gözlerinden okunabiliyor. Nedensiz yere olamaz bu.
What is it? Did you see her?
Ne oldu, gördün mü onu?
That is what I want to see.
Ben de bunu görmek istiyorum.
What do you see? Uh, black?
Ne renk görüyorsun?
I just came by to see... what kind of a man you are.
Nasıl bir adam olduğunu görmek için geldim.
You see, that is precisely what love is supposed to do... Suffocate.
Gördün mü, işte aşkın kesinlikle olması gereken şey... boğucu.
See it? Bryan, what's going on?
- Bryan neler oluyor?
Because what I see is a man who is wired to protect others.
Çünkü karşımda kendini insanları korumaya adamış bir adam görüyorum.