She goes traduction Turc
4,230 traduction parallèle
See, Sergeant, she goes to him.
Gördün mü çavuş, ona gidiyor.
There she goes again.
Yine başladı.
Your wife, Lynn? She's at Pilates till 10 where she goes every Tuesday and Thursday.
Karın Lynn saat 10'a kadar her Salı ve Perşembe gittiği Pilates'te olacak.
Then she goes to her part-time gig at Our Lady of Victory Church.
Sonra da kilisedeki yarı zamanlı işine gidecek.
She goes to places where there are problems.
Sorunlu yerleri görmeye gider.
She goes there to take pictures.
Annem resim çekmek için oralara gider.
She goes my way...
Sevmek zorunda değil, tamam mı? Benim yolumdan geliyor.
There she goes.
İşte orada.
"One demented mind to catch...". She goes into a lot of detail.
- "Kaçık birinin onları yakalamak..." Çok detaya girmiş.
We have no way of knowing what's waiting for her when she goes home.
Eve gittiğinde onu nelerin beklediğini bilemeyiz.
Let's start with where she goes when she climbs the walls of the psychiatric facility.
- Hangi sorulara Jack? Psikiyatri merkezinin duvarlarını tırmanıp nereye gittiğiyle başlayabiliriz.
- No, but if she goes deep enough, she's gonna find out.
... yeterince derine inerse öğrenecek.
She goes looking for the Staff and comes back like...
Asayı bulmaya gidiyor ve geriye şey gibi dönüyor...
She goes back to the Bar.
Bara geri dönüyor.
We call her "Deathany" because she can tell when people are gonna die, and she goes and sits on their bed.
Ona Deathany diyoruz çünkü insanların öleceği zamanı anlıyor. - Gidip yataklarının üzerinde oturuyor.
And she goes, " Oh, you know, okay, sure.
Kadın da : "Tabii, neden olmasın? İsterim." dedi.
And as she goes, so goes the rest of us.
O sönünce, hepimiz sönüyoruz.
She goes now.
Şimdi çıkıyor.
I think she goes on around 11 : 00 or so.
23.00 civarı gidecek sanırım.
♪ Everybody stand as she goes by ♪
* Ayağa kalkar herkes geçerken önlerinden *
Dude, I saw her. She goes here.
Dostum, Onu gördüm.
She goes 12 hours without feeding her baby.
Bebeğini emzirmeden 12 saat çalışıyor.
Look, if I stay here and she goes home, no one's going to answer my questions.
Bak, ben burada kalır, o da evine dönerse kimse sorularımı cevaplamaz.
She goes back east to visit mom and dad.
Kız annesiyle babasını ziyaret için doğuya gitmiş.
Push comes to shove, and she goes to her parents.
Zorda olduğu zaman, ailesinin yanına gider,
Wherever she goes, trouble follows.
Nereye giderse gitsin, sorunlar hep onu takip eder.
She goes, "But, I'm not pregnant!" And I go, "You're not rescued yet!"
Sonra o "Ama ben hamile değilim!" dedi. Ben de "Hâlâ kurtarılmadın da!" dedim.
Steady as she goes.
Tamam bu şekilde.
So she goes to Canada.
Kanadaya gider.
I am told she goes to a bathhouse on Montague Street on woman-only days.
Kadınlar gününde Montague Caddesi'ndeki hamama gittiğini duydum.
She goes in disguise, so I need to get someone inside. What am I delivering?
- İçeri gizlenerek giriyor, yani birini içeri sokmam lazım.
She goes and stocks the entire fridge with them.
Gidip bütün dolabı yoğurtla doldurmuş.
And that stress will still be there when she goes home.
Ve Dana eve döndüğünde o stres hâlâ orada olacak.
And she goes, "I want to go to the shopping mall."
Ve o, "Alışveriş merkezine gitmek istiyorum." dedi.
And if she goes home, she'll be alone.
Kardeşi Casey. Ve eve dönerse, tek başına olacaktır.
♪ there she goes like a shooting star Ethan.
Ethan.
But she goes off to work every morning.
Ama her sabah işe gitmek için çıkıyor. Gittiğini görüyorum.
They left early, she goes to school, he goes to work.
Erken çıktılar, kızım okula gitti, kocam da işe.
Mother, Alexis is sharing, with the whole world, mind you, personal, intimate details about her life- - where she goes, who she goes with.
Alexis tüm dünya ile düşüncelerini nereye kiminle gittiği gibi hayatıyla ilgili kişisel ve mahrem detaylarını paylaşıyor.
She goes with you?
Sizinle mi gidiyor?
I wasn't working at all, and she's a teacher, it's practically the same thing, as far as money goes.
Ben çalışmıyordum hiç ve o da bir öğretmendi aslında pratikte çalışmamakla aynı şey.
She sometimes goes down to Statler's Corner Store and hangs out with the kids down there.
Kız, bazen Statler'ların Mağazasına gidip oradaki oğlanlarla takılır.
As soon- - as soon as she sits down, dude just goes beet-red.
Kız oturduğu anda çocuk pancar gibi oldu.
Squeeze together a bit so she gets us all in. Here goes.
Sıkışalım biraz daha, hepimizi alsın.
That makes me think that you used your handsome fruity voodoo powers and put a hex on her that caused her to bring a gun to school for no reason and get real clumsy so she drops it twice and it goes off both times.
Bu benim, yakışıklılığınla tatlı voodoo büyüsü gücünü kullanarak ona büyü yaptığını ve hiçbir sebep yokken okula silah getirmesine ve sakarlaşarak silahı yere düşürüp iki kez ateş almasına sebep olduğunu düşünmemi sağlıyor.
Causing her to bring a gun to school so she gets real clumsy and drops it and it goes off twice in a row.
Okula silah getirip sakarlaşarak elinden silahı düşürmesine ve iki kez ateş almasına sebep olmayacağım.
Causing her to bring a gun to school so she gets real clumsy and drops it so it goes off twice in a row.
okula silah getirip sakarlaşarak elinden silahı düşürmesine sebep olmayacağım.
She stays here or goes to Brussels to her father She won't come back while I'm here
ya burda kalır ya da babasının yanına gider Brüksel'e ben burdayken gelmez
I got an aunt who has Alzheimer's, okay? She goes through this all the time.
O da sürekli böyle davranıyor.
She takes my orders, you know how this goes.
Siparişleri o alıyor, işler nasıl işliyor biliyorsun.
Ha! She says, it goes. Done.
Lafını söyler ve o olur.
goes 65
goes without saying 32
goes by 23
she got 31
she gone 24
she gave me 22
she gets 19
she got married 26
she gets it 55
she got sick 23
goes without saying 32
goes by 23
she got 31
she gone 24
she gave me 22
she gets 19
she got married 26
she gets it 55
she got sick 23