English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / She got

She got traduction Turc

30,389 traduction parallèle
She got in touch with Mikkhel.
- Mikkhel'le temas kurdu.
Talking about, "I think she got a knife, Chuck. Bella got a knife, Chuck." Remember?
"Sanırım bıçağı var Chuck Bella bıçak bulmuş Chuck." Hatırladın mı?
She got overwhelmed.
Çok yoruluyor.
She got shot at by a bunch of General Davies'men.
General Davies'in adamlarından biri tarafından vuruldu.
I think she got the message.
Bence anlamışlardır.
Last I heard, she got a job at The Narrows Bar. All right.
- En son Narrows Bar'da çalıştığını duydum.
Jervis must have grabbed her before she got here.
Buraya gelmeden Jervis onu kaçırmış olmalı.
Their oldest, Magda - - a few years ago, she got pneumonia, and the family wouldn't let a doctor treat her.
En büyük çocukları Magda. Birkaç yıl öce zatürreye yakalandı ve aile doktorların tedavisine izin vermedi.
She got away, ran to her neighbor's, and called for help.
Kaçıp komşulara gitmiş ve yardım çağırmış.
Maybe she got spooked.
- Belki korkmuştur.
He said that he might give us visits... if she got into rehab.
Bize de uğrayabilirmiş, eğer rehabilitasyona girerse.
She got in your head, Brick.
Aklına girmiş Brick.
She got a 98 %!
98 almış.
- She got angry.
- Sinirlendi.
She got all dolled up for a date with him the night she died.
Öldüğü gece onunla buluşmak için onca şeyi giyinmiş.
She got us a suite.
- Bize bir suit ayarladı.
Has she got him yet?
Geldi mi?
What was she like... before she got ill?
Hastalanmadan önce nasıl biriydi?
And then she got greedy.
Daha sonra aç gözlü davrandı.
She got a new pair of shoes just the other day!
Ertesi gün hemen yeni bir çift ayakkabı alıyor!
Hanne is like.. she hasn't got over it yet.
Hanne sanki... Sanki atlatamamış gibi.
My mom worked her whole life just so she could afford her own place and never even got to enjoy it. I'm really sorry about your mom.
Gercekten annen icin üzüldüm.
She's got to find someone first.
Ama önce birini bulmalı.
I've got my lucky ruby lavaliere that my grandma gave to my mom and she gave to me.
Anneannemin anneme, annemin de bana verdiği şanslı kolyem yanımda.
No, no, she's got to get back here.
Hayır hayır, buraya dönmesi gerekiyor.
Yeah, I mean, she and Len are moving, so just got to get what I came here for and then get the hell out.
Evet, o ve Len taşınıyorlar. Bende yapmak için gldiğim şeyi yapıp burdan defolup gideceğim.
She's got more votes than anyone, but not more votes than everyone.
Hepimizden fazla oy hakkı var ama herkesin toplamında fazla değil.
She broke the rules, so she's got to pay.
Kuralları çiğnedi, bu yüzden ödemek zorunda.
♪ Abby's views got so extreme ♪ ♪ Since she joined the space bug team ♪
Abby uzay böceği takımına katıldığından beri çok aşırı...
So I asked her, and she said "I got here at 8 : 00 A.M."
Sonra ona sordum, o da saat 8 : 00 geldim dedi.
She's got style.
Tarzı var en azından.
I bet she's got a certificate, too, huh?
Belki de o da Arkham'dan sertifika almıştır ha?
She's got to get to a hospital!
Hastaneye gitmesi lazım!
She's got to get to a hospital, come on!
Hastaneye götürmemiz lazım onu, hadi!
She told me where to find it, she told me that if I got it, then it would bring us back together again.
Onu nerede bulabileceğimi söyledi. Eğer taşı bulursam tekrar bir araya geleceğimizi söyledi.
Also, I got a really odd text from Georgie last night, saying she had to leave town suddenly.
Ayrıca, dün gece Georgie'den çok garip bir mesaj aldım kasabayı acilen terk etmesi gerektiğini söylemiş.
She won't give us the weapon unless we got you on the phone.
Eğer seni aramazsak bir silah vermeyeceğini söyledi.
She's stupid hot, wearing my clothes, and she's got a corporate credit card.
Akıl almaz derece güzel, benim kıyafetlerimi giyiyor ve şirketin kredi kartına sahip.
We got into a fight last night when she wanted to come over, because I was with...
Dün gece buraya gelmek isteyince tartıştık çünkü burada...
She's got the same triangular stamp as Daria.
Kolunda Daria'daki üçgen mürekkep izinin aynısından var.
Uh, hey, Davis hasn't seen Gisele, and she's, uh, not answering her cell, so if Yuri has her, we've got to get there fast.
Davis, Gisele'i görmemiş ve Gisele de telefonuna bakmıyor eğer Yuri'nin elindeyse acele etmemiz lazım.
She's the one that got me back inside.
Beni içeriye sokan oydu.
Mum's got to stay where she is.
Annemin bakım evinde kalması gerekiyor.
- What guarantees have I got that she'll be given access to a lawyer when they bring her in?
- Yakalandığında bir avukata ulaşabilmesini ne garanti edebilir?
Come on, it's not enough that she makes less than you because you got a dick?
Sırf erkek olduğun için senden daha az kazanmak zorunda değil.
Isn't it possible she sold fake molly to the wrong person and that is what got her killed?
Yanlış kişilere sahte extacy satmış olamaz mı? Onun ölümüne sebep olan şey bu olamaz mı?
She's got work, Tim.
O çalışıyor Tim.
She's got more clothes than she knows what to do with.
Ne yapacağını bildiği bir sürü kıyafeti var.
Once she's got what she wants I'm totally dispensable.
Önce bir şey istiyor sonra olmasa da olur diyorum ve oluyor
She's got some cojones.
O sıradan birisi.
- SHE GASPS - I got the Finland promotion.
Finlandiya'daki işi aldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]