English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Show them in

Show them in traduction Turc

510 traduction parallèle
Show them in.
Siz dışarıda bekleyin.
- Show them in,
- Onları içeri al.
Show them in.
İçeri al.
- Show them in here.
- Buraya alın.
Of course. If they come back, you may show them in.
Geri gelirlerse içeri alabilirsin.
Show them in.
Gelsinler.
Show them in.
Onları içeri alın.
All right, show them in, show them in.
Tamam, pekala, içeri al onları.
Ellen, you may now show them in, one at a time.
Ellen onları teker teker içeri alabilirsin.
Show them in.
Onları içeriye al.
Show them in, Raoul.
Onları içeri al, Raoul.
Show them in.
İçeri buyur et hepsini.
- Show them in, please, sergeant. - Mr. Dino Vercotti and Mr. Luigi Vercotti.
- Bay Dino Vercotti ve Bay Luigi Vercotti.
Well, show them in.
O zaman, içeri al.
Show them in.
Girsinler.
- Put them in a show.
- Bir gösteri.
You talk about callouses, I'm going to let you sit in your cell in that hard iron bench until you get callouses where you can show them.
Nasırlardan sözediyorsun, senin hücrendeki o sert demir kanepede, gösterebileceğin nasırlar oluşuncaya değin oturmanı sağlayacağım.
I'll show you how we used to open them in the army.
Askerdeyken, bunları nasıl açtığımızı göstereyim.
If our show gets over, we'll pack them in.
Oyunumuz tutarsa, içerisi dolar.
Show them where to head in before they got started.
Onlar daha başlamadan gidecekleri yönü göstermektir.
We can't get jobs in a show, we can't get them anywhere else.
Bir şova giremiyoruz, başka bir iş de bulamıyoruz.
But show us where we can put our hands on one of them in the fatherland or in any of the countries where we have influence, that is another matter.
Yeter ki onlardan birini Fatherland'de ya da hükmümüzün geçtiği ülkelerde ele geçireceğimiz bir yer gösterin, ki bu da başka bir sorun.
All you need. Be sure there are no marks on them though, which might show the Japs where you came from in case you're captured.
Ne lazımsa alın ama Japonların eline düştüğünüz takdirde geldiğiniz yeri bilmemeleri için üzerlerine herhangi bir işaret koymayın.
Then go in there and show them, Dickie.
O halde git ve oraya herkes göster, Dickie.
If I was a young hotblood like Red Shirt, anxious to show off in front of them Cheyenne Dog Soldiers,
Eğer genç ve delikanlı olsaydım, Red Shirt gibi, Cheyenne savaşçılarının önünde gösteriş yapmak için, konsey ateşinde oturur,
If all the eligible maidens in my kingdom just happened to be there, why, he's bound to show interest in one of them, isn't he?
Eğer krallığımdaki bütün evlenmemiş genç kızlar da bir şekilde orada olursa, onlardan birine ilgi duyabilir, öyle değil mi?
If I may offer a bit of advice, well, don't be in too much of a hurry. Don't show your hand at once. Let them take the first step.
Lütfen, size bir parça tavsiyede bulunmama izin verirseniz... çok fazla acele etmeyin,... elinizdekileri bir kerede göstermeyin,... ilk adımı onların atmasına izin verin derim ; aceleye gerek yok.
This is packing them in every show.
Bu her gösteride yapılır.
Well give a show, boss, if I have to put them in horse blankets.
Onları at battaniyelerinin içine sokabilirsem iyi bir gösteri yaparım.
On the contrary, I expect them to show considerable interest in a gang of crooks who are trying to swindle the country out of vast uranium deposits.
Bilakis, benim beklentim, ülkenin uçsuz bucaksız uranyum yataklarını boşaltmak için üçkağıt çevirmeye çalışan düzenbazlar çetesine daha büyük alâka göstermeleri yönünde.
I wear them to dance and to show myself but I feel afraid in shoes
Onları dans etmek ve güzel görünmek için giyerim. Ama içime bir korku verirler
[Carlotta Narrating] I knew he was anxious to see them as soon as possible... so I decided to stop offi at his apartment... in case he should be there to show them to him.
Onları en kısa zamanda görmek için sabırsızlandığını biliyordum... Apartmandaki ofisine uğramaya karar verdim. oradaysa Resimleri o'na göstermek istiyordum.
I've got to show the kids my Marine hat and tell them you rode home in a Flying Fortress.
Çocuklara asker şapkamı gösterip eve helikopterle geldiğini söyleyeceğim.
It's important to show them they can't break us in body or in spirit.
Bizi ne fiziksel ne de ruhsal anlamda etkiliyemiyeceklerini göstermeliyiz.
Show them to me once more and I'll bash them in.
Bir kez daha gösterecek olursan ağzının içine doldururum onları!
I'll work them hard during training but show them kindness in the barracks.
Eğitim sırasında onları sıkı çalıştıracağım ama kışladayken onlara karşı şefkatli olacağım.
I mean, laughing at them in front of your family, keeping them waiting for hours just to show off how masculine you are.
Onlara yakınlarının önünde gülüp... sırf ne kadar erkeksi oluğunu göstermek için saatlerce bekletir misin?
As to the other - the phone calls, hiring a man to make them, the feeling of persecution - that doesn't show up in a blood count or on a photographic plate.
Diğer taraftan - telefon aramaları, bunları yapması için adam tutması... eziyet hissi... bunlar kan sayımında yada beden-içi resminde çıkmaz.
Usually, we would seat them in a room and electrocute them in their chairs as they watched a show
Genellikle böylelerini bir odada oturturduk ve koltuklarında bir gösterimi izlerlerken elektrik vererek infaz ederdik.
I'll take this little tree home and decorate it and I'll show them it really will work in our play.
Bu küçük ağacı eve alıp süsleyeceğim ve oyunumuzda gerçekten işe yarayacağını görecekler.
In the morning, when the sun rises over iron Mountain two hands high, attack! If Long Knives capture braves, show them paper.
Sabahleyin, güneş Demir Dağının iki el kadar üzerine çıktığında, saldırın!
The show you will see today is a cross-section of the work we usually do with the dogs, to make them controllable in traffic.
Birazdan izleyeceğiniz gösteri, köpekleri trafikte kontrol edilebilir hale getirmek için yaptığımız çalışmaların bir parçası.
Show them to any Swiss banker, he'll laugh in your face.
İsviçreli herhangi bir bankacıya göster, sana güler.
Well, he has this music case just like hers, and they leave them in the cloakroom and then they pick them up again after the show.
Adamın da tıpkı kadınınki gibi bir nota çantası var. Onları vestiyere bırakıp, oyundan sonra geri alıyorlar.
They carried identical music cases, left them in the cloakroom and picked them up after the show.
İkisinin de tıpa tıp aynı nota çantası varmış, onu vestiyere bırakıp... oyundan sonra geri alıyorlarmış.
To show them we are not joking we will notify them in the most unequivocal way.
Onlara şaka yapmadığımızı göstermek için en bariz yoldan onları haberdar edeceğiz. Demek bariz?
If I can show them the support of the people and the young fighters in the hills they promise that the generals sympathetic to our cause will come over to our side.
Eğer onlara halk desteğini sunabilirsem ve dağlardaki genç savaşçıların gelebileceğini garanti edersem, davamıza inanan generaller bizi destekler.
In fact, I got'em right here. I'd like to show them to you.
Aslında tam burada, size göstermek isterim.
We show him the usefulness of clothes by leaving him in the cold with his clothes beside him until he decides to put them on without assistance.
Ona şimdiye kadar reddettiği kıyafetlerin yararını gösterdik. Kıyafetlerini odasına koyduk ve onu odasında, soğukta bıraktık. Yardım almadan kıyafetlerini giymeye karar verdi.
Show them in.
İçeri alın.
Each ex-convict must check in periodically with the police and show them his pay slips.
Maaş çekini gösterip onu düzenli olarak polise imzalatması gerekiyordu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]