So have you traduction Turc
37,854 traduction parallèle
So have you learned anything from them?
Onlardan bir şey öğrendiniz mi?
Good. Good. So you know I have to get back to work.
O zaman işe dönmem gerektiğini biliyorsundur.
- You need the police? I can recognize a sign from providence when I come across one because I have received so few. Yes, I do.
- Polisin mi?
So what, you don't have to be a jock or anything to do it?
Öyleyse, bunun için atlet olman falan gerekmiyor.
You have also not reinstalled your parachute, so a fall from this height would most likely be lethal.
Paraşütünü de yeniden kurmadın. Yani bu yükseklikten düşersen büyük ihtimalle ölümcül olacak.
So, how long have you been here?
Ne zamandan beri burada beni bekliyorsun?
Your helmet must have picked it up because you were so far out.
Kaskın, dışarıda açıkta olduğun için yakalamış olmalı.
So, did you guys have this in my size?
Yani, bunu benim büyüklüğümde müsünüz?
We're out of praziquantel so we're going to have to substract it from you manually.
Bu yüzden Manuel olarak elden çıkarmak için.
So you have to be very careful about the images you allow yourself to focus on.
Bu yüzden odaklanmanıza müsaade ettiğiniz imgeler hakkında çok dikkatli olmalısınız.
It's fucked up but the only reason why I didn't call the police is because you have been acting so strange lately.
Bu işin boku çıktı ama benim polisi aramamamın tek nedeni son zamanlarda aşırı tuhaf davranmandı.
Have you ever seen something so beautiful?
Daha önce bu kadar güzel bir şey görmüş müydünüz?
I know you two have history, so I...
- İkinizin bir geçmişi olduğunu biliyorum...
Okay, so just to be clear, you're perfectly happy for me to kill us, your friends, your family, and millions of innocent people, have I got that right?
Tamam, açıkça belli olmak için benim için çok mutlusun Bizi öldürmek için, arkadaşlarınıza, Ailen ve Milyonlarca masum insan, Buna hakkı var mı?
Why do you always have to be so mean?
Neden hep bu kadar vahim olmalısın?
I mean, it's so exciting when you think you have the power to awaken something good inside him.
Onun içindeki iyiliği ortaya çıkarabileceğini düşününce heyecanlanıyorsundur.
Why do you have to be so fucking full of shit?
Ne den bu kadar sorgulayıcısın?
We do not have all the resources possible, so you have to bear with us.
Gerekli tüm kaynaklara sahip değiliz, yani bu duruma katlanma zorundasınız. Araya girmeme izin ver.
Jorge definitely has a cell phone, so the only way I'm gonna give myself up is if you... you trace his calls you get him, you bring him to Main Square at noon and you have yourself, the police, and a translator.
Jorge'nin kesinlikle bir telefonu var, teslim olmamın tek yolu... yerini tespit edin ve öğlen ana meydana getirin. Seninle beraber polis ve bir tercüman da gelsin. Sadece bu şartla teslim olurum, anladın mı?
"Well, if you're so famous, what have you written?"
"Pekâlâ, madem o kadar ünlüsün, neler yazdın?"
Wait, I have to park well so you do not laugh too much at me.
Arabayı iyi park edeyim de benimle fazla dalga geçmesin.
When you have kids, so... - I agree.
- Ben de katılıyorum.
So I never should have asked you to do this.
Bu yüzden senden bunu yapmana asla izin vermemeliydim.
Lucy's my daughter, so you don't have to worry.
Lucy benim kızım, endişelenmene gerek yok.
So, if you have a question, you Google it.
Soruların varsa, Google'dan ararsın.
So, Brian, I heard you have a really awesome friend.
Brian, harika bir arkadaşın olduğunu duydum.
You have a flight, Cuba has no flight since 1940, so does the pilot.
Küba'daki havayolları 1940'lardan kalma. Pilotlarıda öyle.
It's not the same exact situation, Neil, because you don't have a wife and kids, so you don't know what the fuck you're talking about.
Tam aynı durum değil, Neil, çünkü bir eşin ve çocuğun yok, Bu yüzden neden bahsediyorsun anlamıyorum.
Yeah, so there you have it.
Evet, elinizde.
What we have is so amazing and to not be grateful, you know I am, I'm so grateful but...
Sahip olduğumuz şey harika ve buna şükretmemek... Minnetarım, şükrediyorum ama...
- So, Katie I just realized I have no idea where you're from.
- Katie, nereli olduğunu bilmediğimi farkettim.
I have you on our database, so the trip wasn't for nothing, OK?
Sizi veritabanımızda buldum, bu yüzden sorular önemli değildi, tamam mı?
That also means it doesn't have a great range, so... you know, don't get scared if nobody answers.
Bu da büyük bir aralığı olmadığı anlamına gelir, yani... Biliyorsun kimse cevap vermezse korkma.
training on the newest cutting-edge simulators these machines create a virtual racing experience so real racers never even have to go outside storms ability to hold that line is like nothing we had ever see four rows.. are you kidding me
Storm kendine has bir clası vardır Bunun en büyük nedeni de En gelişmiş simulatörlerde çalışıyor olması Bu makineler öyle bir sanal yarış deneyimi yaşatıyor ki yarışçıların dışarıya çıkması bile gerekmiyor
So you have to open that one last.
Yani onu en son açman gerek.
Because you know that the authorities have actually shut the game down in the past because it is so violent.
Çünkü geçmişte yetkililerin.. ... maç çok şiddetli oldu diye.. ... maçı bitirdiği olmuştu.
So, when I tell you that this is the most dangerous, the most despicable human being that I have ever encountered, when I tell you that this, this monster must be ended, please remember where you are standing, because you're standing exactly where I said you would be two weeks ago.
Bu yüzden bu adamın karşılaştığım en tehlikeli en iğrenç adam olduğunu söylediğimde, bu canavarın işinin bitirilmesi gerektiğini söylediğimde, lütfen nerede durduğunu hatırla, çünkü tam olarak iki hafta önce duracağını söylediğim yerde durmaktasın.
Basically, he trashed himself on drugs so that you'd help him, so that you'd have something to do, something doctory.
Aslında, ona yardım etmen için kendini uyuşturucuya verdi böylece yapacak bir şeyin olacaktı, doktorluk bir iş.
I don't have very long with you, so I just need you tell me what you can see outside the plane.
Çok konuşamayacağım uçağın dışında ne gördüğünü söylemeni istiyorum.
I have one job to do, and you make it so difficult.
Bir tane işim var, onu da zorlaştırıyorsun.
Why do you have so much luggage?
Neden bu kadar çok eşyan var?
I have searched for you for so long.
Seni çok uzun zaman aradım.
Too many cars, too much going on, and Dougie's been under a lot of stress lately, and if you want to know the truth, so have I.
Bir sürü araba, bir sürü dert tasa. Dougie son zamanlarda büyük stres altında ve açık konuşmak gerekirse ben de öyle.
Well, it said in the application that you can't have a medical condition, so you might wanna delete that.
Evet, başvuruda söyledi Bir sağlık durumunuz olamaz, Bu yüzden silmek isteyebilirsiniz.
But I have you for 72 hours, so I think we should make the most of it.
72 saatliğine buradasın, bence bu vakti iyi değerlendirmeliyiz.
And I thought you were dead, so I guess that's something we have in common.
Ben de senin öldüğünü sanıyordum. Sanırım ikimizin ortak noktası bu.
So as much as you don't have a say in the day-to-day business...
Günlük işlerde söz sahibi olmasan da...
So, um, if I wanted you to go out and buy me, say, a box of Fruit Roll-Ups... you'd have to do it.
Peki senden markete gidip bana bir kutu sakız almanı istesem yapman gerekir, değil mi?
That must have been tough with you being so young.
Çok zor olmalı. Hele de genç yaşında.
So do you have to kill it?
Peki öldürmen mi gerekiyor?
So you have some problems of your own to focus on.
Yani sen önce kendi derdini düşün.
so have i 254
have you eaten yet 24
have you eaten 167
have you seen this man 54
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been there 61
have you been 50
have you eaten yet 24
have you eaten 167
have you seen this man 54
have you ever seen 18
have you been here before 40
have you got it 61
have you seen my 26
have you been there 61
have you been 50
have you lost your mind 347
have you seen my keys 18
have you ever tried it 24
have you seen him 259
have you 2570
have you seen it 165
have you got that 66
have you ever 103
have you been drinking 218
have you been well 68
have you seen my keys 18
have you ever tried it 24
have you seen him 259
have you 2570
have you seen it 165
have you got that 66
have you ever 103
have you been drinking 218
have you been well 68