English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Speed it up

Speed it up traduction Turc

452 traduction parallèle
Speed it up, Rocky.
Acele et, Rocky.
We'll speed it up as much as we can... and if we get him while he's still alive, well, fine.
İşleri olabildiğince hızlandırırız ve eğer onu hala sağken çıkarabilirsek ne ala.
Speed it up!
Devam et!
- Speed it up.
- Acele et.
Okay, let her grab what she needs, but speed it up.
Tamam, bırakın kız ne ihtiyacı varsa görsün, fakat acele edin.
Come on, speed it up.
Hadi, biraz hızlı ol.
Right, speed it up, lads.
Tamam, çabuk olun gençler.
Come on Joe, speed it up.
Hadi Joe, hızlan.
So I speed it up.
O yüzden hızlandıracağım.
Speed it up, men.
Daha hızlı.
Come on, speed it up.
Haydi, daha hızlı.
Speed it up all the way.
İyice hızlandıralım bakalım.
Can't you speed it up, please?
Çabuk olur musunuz, lütfen?
Well, first, someone has to get a look at the mechanism to see if we can speed it up the same way we do a watch.
İlk olarak birisinin mekanizmaya bakması gerekiyor ki saate yaptığımız gibi onda da zamanı hızlandırabilelim.
( in Spanish ) Speed it up.
Daha hızlı.
Come on, speed it up.
Hadi, çabuk olalım.
Could you possibly speed it up a little?
Biraz hızlanabilir misiniz?
Speed it up or we're never going to get to Rock Ridge!
Çabuk olun, yoksa asla Rock Ridge'e ulaşamayız.
Couldrt you speed it up a bit, Lieutenant?
Biraz hızlandıramaz mısınız, Komiser?
Speed it up!
Bas gaza!
Speed it up!
Bas gaza hadi!
Speed it up.
Acele et!
Wilbur, Celeste, speed it up, will you?
Wilbur, Celeste, acele edin.
I think you better try to speed it up some if you can.
- Harikasın, baba. Açıkçası, eğer yapabiliyorsan daha hızlı olmayı denemelisin.
Yeah. We'll speed it up. Take care of Garber and get out of town.
Çabucak Garber'ın icabına bakıp kasabadan ayrılacağız.
Come on now, speed it up.
Hadi, acele edin!
Speed it up.
Acele edin.
Speed it up. - Move it!
- Hadi kipirda!
Speed it up.
Hızlandırın şunu, hızlandırın şunu.
You two! Will you speed it up?
Siz ikiniz biraz çabuk olur musunuz, lütfen?
And speed it up a little bit.
Ve hızı biraz arttır.
I have a bit of sick feeling it was something to speed up the change going on inside him.
İçindeki mutasyonu hızlandırmak için kullandığı bir şey olabilir.
Speed it up!
Daha hızlı!
It helps to speed the game up and make it faster and it means she isn't left out.
Oyunu hızlandırır ve o da dışarıda kalmamış olur.
For many Greeks, what it made was to speed up it.
Yunanlılar bunu hızlandırmak istiyordu.
I know it won't speed up the Russian advance.
Söylediklerimin Rusları hızlandırmayacağını biliyorum.
We should speed it up.
- Şöyle mi?
If it's OK to burn up half my fuel, I'll bring it up to light speed.
Sakıncası yoksa yakıtımın yarısını yakarak onu ışık hızıyla getireceğim.
It's forstoring information so as to speed up government business so thatwe need not take on an enormous influx of clerical staff.
Amaç bilgi depolamak. Böylelikle hükümet işleri hızlanacak ve yoğun büro işleriyle uğraşmak zorunda kalmayacağız.
In the unlikely event that Beta Andromedae blew itself up a week ago Tuesday we will not know of it for another 75 years as this interesting information, traveling at the speed of light crosses the enormous interstellar distances.
Bu yıldız bir hafta önce patlamış olsa bile biz bunu ancak ışık hızıyla gelen bir veri olmasına rağmen muazzam uzaklığından dolayı 75 yıl sonra görebiliriz.
- It'll speed things up.
- Bu bazı şeyllerin süratini arttırır.
It opens up to 2.8... which, with 700-foot candles at say, uh... 100 yards... a film speed of 360... and a forced processing of about 1.5 stops, it...
100 metre... 360 derecelik film hızında... ve 1,5 durak işleme gücü var.
Now push it over and pick up speed.
Şimdi peşimi bırakma ve hızlan.
Lisa, it's starting to speed up.
Lisa, gittikçe hızlanıyor.
All that time it's going down slow but it picks up speed and force by going into a thinner pipe.
Aşağıya doğru yavaşça akıyor... ama boruların çapı küçüldüğü için... gittikçe hızlanıyor.
OK, everybody, remain calm, Try to bring it back up to speed,
OK, herkes sakin kalsın, Hıza bağlı olarak onu geri getirmeye çalış.
Speed it up a little!
Hızlandır biraz.
Since the atmosphere would keep you from maintaining this speed you have to fly way up high and actually get out of it.
Atmosfer sizin bu hıza ulaşmanızı engelleyeceği için iyice yükseğe çıkıp atmosferden kurtulmanız gerekir.
It will make her much easier for her to get used to the school leaving this house. We can now speed up our English lessons.
Çocuğun hem okula intibakını kolaylaştıracak bu evden çıkmak hem İngilizce'ye de iyice hız veririz artık.
Yeah, you want to speed it up, Chief?
Evet, onu çabuklaştırmak mı istiyorsunuz, Şef.
It would speed things up if we work in parallel.
Eğer beraber çalışırsak işler hızlanabilir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]