Speed up traduction Turc
2,526 traduction parallèle
I will speed up for the return route.
Eve dönmek için daha hızlı koşmalıyım.
And you could speed up a little. There's a guy right behind us.
hızını da biraz arttırabilirsin hemen arkamızda bir adam var.
Call Michael Jackson's doctor! That should speed up the process.
Michael Jackson'ın doktorunu ara İlerlemeye iyi gelebilir
And the key here is speed up the hill, not speed into St Devote.
Burada önemli olan, St. Devote yerine kavislerde hızlanmak.
Lester wanted to take an open-source approach... publish his research online, and then develop it with his peers to speed up the process.
Lester bu araştırmasını açık bir şekilde yapmak istedi. Tüm çalışmalarını internete koyup başkalarının katkılarıyla süreci hızlandırmaya çalışacaktı.
And I had hoped being near an open flame would help speed up the process.
Ateşin yanında duruyor olmanın süreci hızlandıracağını ummuştum.
Is there any way we can speed the tests up?
- Testleri hızlandırma şansımız var mı acaba?
Blake, I need you to bring me up to speed.
Blake, beni bilgilendirip harekete geçirmen lazım.
Can we please speed this up?
Biraz daha hızlanabilir miyiz?
Bring me up to speed.
Harekete geçmeliyiz.
Bring me up to speed.
- Bilgilendirin beni de.
He's up to speed on the whole Doomsday case.
Kıyamet Günü dosyasını anında kaptı.
You know, if we weren't friends, and you hadn't brought up that creepy pornography story, I'd be on you like the speed of light squared on matter to make energy.
Bak, biz arkadaş olmasaydık ve sen de o korkunç porno hikayeni anlatmasaydın sana deli gibi yazılırdım hatta enerji üretmek için maddeyle karesini alıp ışık hızına ulaşırdım.
Catch me up to speed. All the cops in the 27th District are ticket-happy.
27. bölgedeki bütün memurlar ceza delisi.
Getting her up to speed for the first time.
İlk kez bunu hızlandırıyorum.
Up to speed we go.
Hadi hızlanalım.
Stole a lamborghini, got into a high-speed chase, ended up... hitting a cab and killing the driver.
Bir Lamborghini çalmış, sonra da polislerle hız dalaşına girmiş sonunda da bir taksiye çarpmış ve o arada da taksiciyi öldürmüş.
I'd be happy to bring you up to speed.
Seni konuyla ilgili bilgilendirmek beni mutlu eder.
It's pretty awesome cos whenever you go round, you get all that speed in you and it builds up, and it's like, I want to go.
Bu tam anlamıyla harika çünkü her döndüğünüzde, içinizdeki tüm hızı hissediyorsunuz, toparlanıyorsunuz, bu şuna benziyor, gitmek istiyorum.
Can I assume you're up to speed with the hostage situation in Mexico City?
Mexico City'deki rehine durumunu hızlandıracağını varsayabilir miyim?
Yeah, uh, Auggie got me up to speed.
Evet, uh, Auggie beni hızlandırdı.
All right, Eve, bring Jennifer and Wyatt up to speed.
Pekala, Eve, Jennifer ve Wyatta tam bilgi götür.
What? Well, you said you want to speed things up, right?
İşleri hızlandırmak istediğini söyledin ya!
And everyone was still asleep when the car itself was tested because the only place where they could actually run it up to its 149 mph top speed was at 5am on the M1.
Herkes uyurken arabayı test etmişler çünkü arabanın 240 km / s hıza ulaşabileceği tek zaman ve yer sabah 5'te M1 yoluydu.
We're picking up speed.
Hızımızı artırıyorduk.
Speed it up. Stop.
Hızlanın.
- Yeah, speed it up.
- Evet hızlanın.
Call Dwight and Charlie White and bring them up to speed.
Dwight ve Charlie White'ı ara bu durumu bildir.
Let's get him up to speed.
Şerife bildiklerimizi anlatalım.
Believe me, if a black hole or an evil robot shows up at the warehouse, you're on my speed dial too.
İnan bana, eğer depoda kara delik ya da robot istilası olması durumunda sen de benim aranacaklar listemdesin.
But your help would speed things up.
Ama yardımınız işleri hızlandırır.
Well, I see that you're up to speed.
Görüyorum ki bayağı ilerlemişsin.
I know you've been going through the case files, getting up to speed.
Dosyaları gözden geçirdiğini, bize yetişmeye çalıştığını biliyorum.
No, as long as you're not beating people up, I am all for being whoever you have to be at your own speed.
Hayır. İnsanları dövmediğin sürece, kendi yolunda kim olman gerekiyorsa o olman gerektiği kanaatindeyim.
Get the speed back up
Hızı yeniden yükseltin.
All right. We need to bring Juice up to speed on this.
Juice'u bilgilendirmemiz lazım.
And you get her up to speed, okay, college boy?
Onu hızlıca hazırlamanı istiyorum, tamam mı, üniversiteli çocuk?
Eric, perhaps you can bring Ms. Michaels up to speed with where we are.
Eric, sanırım hızlıca Bayan Micheals'i bilgilendirebilirsin.
I'll have detective Ryan bring you up to speed.
Dedektif Ryan seni durumla ilgili bilgilendirir.
We must pick up speed.
Hızlanacağız.
You know that doesn't speed it up when you do that.
Onu yaptığında hızlanmadığını biliyorsun.
Stan was now back in the swamp, picking up speed, while I had a farm between me and the levee.
Stan hızlanarak tekrar bataklığa döndü ben de benim ve su setinin arasında bir çiftlikteydim.
If I call, he'll speed things up.
Onu ararsam her şey düzelebilir.
I'm up to speed.
Biliyoruz.
Well, you gotta get up to speed, man.
Güzel, biraz hız alman gerek, dostum.
Bringing up Baby, by the same director, took the speed, the mayhem, further.
Aynı yönetmenin "Tehlikeli Bebek" inde hız ve kargaşa daha da fazladır.
Maybe I can speed this up.
Belki bulmanızda yardımcı olabilirim.
Okay, so, these boxes got to be where the Suzuki came up to speed and stopped.
Pekala, o halde bu kutular... Suzuki'nin hızlanıp durduğu yer olmak zorunda. - Tamam.
But Tanner's tin-foil time machine never made it up to speed.
Ama Tanner'ın teneke-folyolu zaman makinesi o hıza hiç ulaşamadı.
Getting up to speed very quickly into the first corner, seeming very composed, heading actually into the Chicane with very little body roll.
İlk köşede çok çabuk hızlanıyor çok dengeli görünüyor çok az kaymayla beraber şigana ilerliyor.
And sure enough, not a hint of wheel spin, just putting every horsepower straight to the ground, building up very impressive speed.
Ve oldukça eminim ki patinaj izi değil her beygir gücünü tam olarak zemine koyuyor çok etkili bir hız oluşturuyor.
upsy 47
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
uppercut 41
upstate 42
upham 30
upper east siders 33
up you go 144
up next 81
up yours 130
upside down 57
up top 130
up to you 126
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50
up against the wall 84
up guy 119
up and at' em 72
up call 187
up the stairs 74
up north 49
up we go 50
up high 87
up now 50