Stab him traduction Turc
367 traduction parallèle
How many times did he stab him?
Kaç kere bıçakladı?
First you save a man's life, and then you stab him.
Önce adamın hayatını kurtar, sonra da yarala.
I'll stab him if you miss.
Başaramazsan ben bıçaklarım.
Sneak up and stab him.
Sessizce sokul ve öldür.
How many times did you stab him?
Kaç kez bıçakladınız?
- And how many times did you stab him?
- Onu bu bıçakla kaç kez bıçakladın?
- You only pretended to stab him!
- Sadece onu bıçaklıyormuş gibi yaptın!
Stab him in the back. Give him Jonah's toss.
Onu arkadan vurmak, denize atmak için.
Why don't you stab him while he's massaging you?
Neden masaj yaparken bıçaklamıyorsun?
Stab him through me!
Bıçakla onu, benim üzerimden onu bıçakla!
Stab him through me!
Benim üzerimden onu bıçakla!
I had no particular reason to stab him.
O bıçaklamak için dişe dokunur bir sebebim yoktu.
Stab him and rip out his guts!
Bıçakla ve bağırsaklarını deş!
So you tried to stab him?
Yani bıçaklamaya çalıştın öyle mi?
- Stab him!
- Sapla!
Why did you try to stab him?
- Sen onu bıçakla öldürmeyi denedin?
I saw her stab him!
Onu bıçaklarken gördüm!
7 young men each from a different family, my own son Ikrima is with them they will stab him together
Yedi tane genç seçildi, her biri başka aileden... oğlum İklime de aralarında Hep birlikte içeri girip O'nu bıçaklayacaklar.
Any man who can create this chamber of electronic marvels would be able to devise a machine to stab him in the back 12 times.
Bu elektronik mucizelerle dolu odayï yaratan biri kendisini sïrtïndan 12 kez bïçaklayacak bir makine de yapabilir.
He wants me to stab him.
Onu bununla hançerlememi istiyor.
If I didn't stab him in the back The two of us... are no match for him
Eğer sırtından yaralamasaydım ikimiz birden bile..
She told me to stab him with it.
O herifi bununla öldürmeliymişim.
" The stiletto was to stab him if I had to.
Şiş, mecbur kalırsam ona saplamak içindi.
I went to stab him in the balls, but he just cowered and said if I felt that way, we could split up.
Onu taşaklarından şişleyecektim ama tırstı ve köşeye sindi ve eğer gerçekten böyle hissediyorsan ayrılabiliriz dedi.
I ask him to come, then stab him, perhaps?
Önce gelmesini rica ederim, sonra da bıçaklarım, değil mi?
You want me to stab him?
Deli misin sen?
If that ogre dude pulled that crap on me I'd stab him!
Eğer o dev bana böyle bir numara yapsaydı... -... onu bıçaklardım! - Bekle.
When I went to pick him up, Mom was trying to stab him with a hat pin.
Onu almaya gittiğimde, annem şapka iğnesini ona saplamaya çalışıyordu.
- I am saying, Sondra... that you really have to hate a person to stab him that many times!
- Demek istiyorum ki, Sondra... Bir insanı o kadar bıçaklaman için ondan gerçekten nefret etmen gerekir!
I had a female ostrich stab him in the head with an ice pick.
Dişi bir devekuşu bir buz kıracağıyla kafasından bıçaklıyordu.
I wouldn't want to stab him though, because that was too weird.
Yine de onları bıçakla öldürmek istemezdim, çünkü çok tuhaf bir histi.
Shall we stab him as he sleeps? No.
Uyurken bıçaklayalım mı onu?
Mr Zinal how do we divert his attention? "Young Makhmalbaf" comes to stab him.
Zinal bey genç Makhbalbaf'ın gelip bıçaklaması için dikkatini nasıl dağıtacağız?
At that very moment, he can stab him.
ona soru sormalıyız. bu esnalarda, onu bıçaklayabilir.
If you don't do it, I'll have to stab him and I don't want to.
Eğer yapmazsan, onu biçaklayacağım. ve bunu yapmayı istemiyorum.
I can't stab him.
Onu bıçaklayamam.
I don't want to stab him.
Onu bıçaklamak istemiyorum.
I'll have to stab him and I don't want that!
Onu bıçaklayacağım ve bunu yapmak istemiyorum!
I would stab him 78 times with a butcher knife!
Bir kasap bıçağıyla onu 78 kez bıçaklardım!
I should... I should stab him.
Ben... ben onu bıçaklamalıyım.
She was gonna stab him with a letter opener and two guys shot her.
Zarf açacağını adama saplayacakken, iki kişi O'na ateş ettiler.
I'm not gonna lay around waiting for him to come stab me in the back.
Arkamdan bıçaklamasını bekleyerek gezinmeyeceğim.
Sure, I could see Muff stab him.
Kesinlikle, Muff'un onu bıçakladığını görebiliyordum.
For when the noble Caesar saw him stab, ingratitude, more strong than traitors'arms, quite vanquished him, then burst his mighty heart, and, in his mantle muffling up his face, even at the base of Pompey's statue, which all the while ran blood,
Vurduğunu görünce Brutus'un, nankörlük,.. ... hıyanetin kollarından beter yıktı bitirdi onu, yarıldı aslan yüreği. Kapayıp peleriniyle yüzünü koca Sezar düştü Pompeius heykelinin dibine, kanlarının oluk oluk aktığı yere.
If it suited him, Aschenbach would stab me in the back.
İşine gelseydi, Aschenbach beni sırtımdan bıçaklardı.
I didn't allow him to stab you in the back
Seni adil bir dövüşte öldürmesini istedim
- I'll stab him.
- Bıçaklayacağım.
A man was found next to a murdered body, he had the knife in his hand, thirteen witnesses had seen him stab the victim, and when the police arrived he said,
Adamın biri, bir cesedin hemen yanı başında bulunmuş, bıçak elindeymiş, onüç şahit adamın kurbanı bıçakladığına tanık olmuş, polis gelince de adam şöyle demiş :
He was going to stab us, so I shot him.
Seni bıçaklayacaktı, ben de onu vurdum.
You want me to sharpen it and have him stab the food?
Sivrilteyim de yemeğini çubuk saplayarak mı yesin?
Then I got the better of him in a piece of business, and he tried to stab me in the back.
Sonra bir işte ona üstün geldim, o da beni sırtımdan bıçaklamaya kalktı.
himself 154
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
stab me 18
stab wounds 22
himura 39
him again 23
him too 56
him and me 36
him or me 60
him who 26
stab me 18
stab wounds 22