Stan traduction Turc
10,365 traduction parallèle
Stan, he's - - he's working so hard to be good.
Stan, iyi biri olmak için çok çalışıyor.
Now Stan's life is a mess, Jimmy's got a gambling problem, and God only knows what Tommy's up to.
Şimdi ise Stan'ın hayatı mahvolmuş, Jimmy'nin kumar sorunu var ve Allah bilir Tommy neler yapıyor.
You knew exactly what was going on - - with Stan and Jimmy and the guy at the house.
Stan, Jimmy ve evdeki adam arasında olanları çok iyi biliyordun.
I know you're in trouble, Stan.
Başının belada olduğunu biliyorum, Stan.
♪ Talking'bout Tajiki... both : Stan!
Taci kistan!
Oh, look. Yet another e-mail from Stan's teacher.
Bak, Stan'in öğretmeninden bir e-posta daha geldi.
♪ Ellie's son, his name is Stan ♪
Ellie'nin oğlunun ismi Stan
I didn't kick the habit, but I promise not to do it in front of you or Stan. Don't tell Trav.
Alışkanlığımdan kurtulamadım ama Stan'in önünde yapmayacağıma söz veriyorum.
Okay, for Stan's birthday, we need cake, ice cream, party hats...
Pekala, Stan'in doğum günü için pasta, dondurma, parti şapkaları lazım.
Stan is turning 7.
Stan 7 yaşına basıyor.
[Sighs] Let me plan Stan's party, and you can skip it.
Eğer Stan'in partisini planlamama izin verirsen, gelmeyebilirsin.
Great. Stan's gonna have the best birthday.
Stan bugüne kadarki en güzel doğum gününü yaşayacak.
He even bailed on teaching Stan's music class this week.
Stan'in müzik sınıfındaki öğretmenliği bile kaçırdı.
There's no music class this week because Stan's daddy is, um... Well, he's going through some things, so we don't have a music teacher.
Bu hafta müzik dersi yok çünkü Stan'in babası birkaç işle uğraşıyor, o yüzden müzik öğretmenimiz yok.
Um, yeah, uh, Stan's mom's best friend's husband.
Ben, evet, Stan'in annesinin en iyi arkadaşının kocasıym.
I didn't know you and Stan came to this park.
Stan'le bu parka geldiğinizi bilmiyordum.
Hey, Stan, get out of the sandbox!
Stan, kum havuzundan uzak dur!
Mr. Stan Park, youth pastor.
Bay. Stan Park, genç papaz.
Dad's name is Stan, Post General wussy
Babanın adı Stan Posta idaresi ödleği
You know, it's like when Stan Lee and Steve Ditko created Spider-Man.
Evet. Stan Lee ve Steve Ditko'nun Örümcek Adam'ı yaratması gibi.
Stan Lee may get all the credit, but Steve Ditko knows he was just as important.
Stan Lee bütün övgüleri alabilir ama Steve Ditko da kendi öneminin farkında yani.
Even though Stan Lee gets to be in all the Marvel movies. And-and he's far richer.
Stan Lee bütün Marvel filmlerinde oynayabilse dahi ve çok daha zengin olsa da.
Stan, I'm sorry, but you do not have any of the qualities that either I or Cinzano are looking for other than being cheaper.
Stan, kusura bakma maliyetinin düşük olması dışında benim ve Cinzano'nun aradığı nitelikler sende yok.
Pima Ryan, this is our art director Stan Rizzo.
Pima Ryan, bu sanat yönetmenimiz Stan Rizzo.
I like this one, but Stan doesn't.
Ben bunu sevdim ama Stan sevmiyor.
Stan already showed these to you?
Stan bunları sana gösterdi mi?
Stan called.
- Stan aradı.
- Hey, Stan.
- Selam, Stan.
Yeah, no, I got it, Stan.
- Evet, anladım Stan.
Knope, you're a softie, but on the inside, you're a straight-up boss.
Knope, dıştan yumuşacık bir şeysin ama için var ya... Tam patron kılıklısın.
Unless they're one of those eco-companies that makes, like, bamboo forks.
Tabii, kamıştan çatal yapan çevre dostu firmalardan biri değilse.
Everyone knows you got to make two out of three.
Herkes 3 atıştan 2'sini atmak zorunda olduğunu bilir.
A trial will be held for each of them to determine if they're guilty of any acts that might constitute a violation of the tenets of the faith.
İnanç'ın ilkelerini ihlal edebilecek bir davranıştan suçlu olup olmadıklarını belirlemek adına ikisi için de bir duruşma gerçekleştirilecek.
You wanted to sideline me.
Beni yarıştan düşürmek istedin.
But a few days before the launch, they dropped him.
Ama kalkıştan birkaç gün önce, onu görev dışı bırakmışlar.
I just thought you and I would always be more than another six-dollar sale.
Altı dolarlık bir satıştan daha fazlası olduğumu sanıyordum sadece.
you don't take the warrant, I charge you for letting an illegal step off your ship... and...
Warrant'ı almazsan seni geminden yasadışı çıkıştan dolayı görevden alırım.
Oh, I don't think they know what peace is.
Barıştan anladıklarını zannetmiyorum.
You sent my SVP of Sales, my friend John Bosworth, to prison, and for what?
Satıştan Sorumlu Başkan Yardımcımı, dostum John Bosworth'u, hapse yolladın. Peki ne için?
The charges are pandering and prostitution and that Dr. Masters is also being questioned in relation to improprieties with a minor.
Fuhuşa teşvik ve seks işçiliğiyle suçlandığını ve ayrıca Dr. Masters'ın reşit olmayan birine uygunsuz davranıştan dolayı sorgulandığını da söyledi.
People get killed over a wrong look around here.
İnsanlar burada yanlış bakıştan öldürülür.
And, I presume, alcohol wasn't available after the race.
Ve sanıyorum, yarıştan sonra alkol servisi yoktu.
Now, you and Dennis had something of a to-do after the race, I gather.
Şimdi, galiba yarıştan sonra seninle Dennis arasında bir mesele olmuş.
Did he ever talk to you before the race about deliberately losing?
Hiç yarıştan önce bilerek kaybetmeniz için sizinle konuştu mu?
That's why I put the vodka in his drink after the race.
İşte onun için yarıştan sonra içeceğine votka koydum.
Arnie, did Dennis ever talk to you about things looking strange or about feeling dizzy, perhaps, after a race?
Arnie, Dennis hiç sana bazı şeylerin garip görünmesinden ya da belki yarıştan sonra baş dönmesinden söz etti mi?
I... I think Arnie was the only one who suspected it was you and he didn't know for certain until he saw you arguing outside after the race.
Sanırım sizden şüphelenen tek kişi Arnie idi ve yarıştan sonra sizi tartışıken görünceye kadar da tam emin değildi.
Used to know right from wrong...
Eskiden doğruyu yanlıştan ayırırdık.
Joy comes from the outside in.
Zevk dıştan içe giriyor.
You have to work from the outside in.
Dıştan içeye çalışmalısın.
Listen, outside-in doesn't work.
Bakın, dıştan içe taktiği işe yaramıyor.
standard 64
stand 299
stanley 1024
standing 87
standards 19
standish 33
standby 89
stanford 117
stand up 1282
stand by your man 18
stand 299
stanley 1024
standing 87
standards 19
standish 33
standby 89
stanford 117
stand up 1282
stand by your man 18
stanton 115
stand by me 33
stand up for yourself 17
stand your ground 55
stand up straight 94
stand by 925
standing room only 19
stand here 61
stand clear 68
standing here 19
stand by me 33
stand up for yourself 17
stand your ground 55
stand up straight 94
stand by 925
standing room only 19
stand here 61
stand clear 68
standing here 19
stand over there 44
stand down 832
stand right there 37
stand aside 185
stand straight 39
standing by 214
stand fast 51
stand still 218
standard procedure 51
stand right here 22
stand down 832
stand right there 37
stand aside 185
stand straight 39
standing by 214
stand fast 51
stand still 218
standard procedure 51
stand right here 22