English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ S ] / Step in

Step in traduction Turc

4,125 traduction parallèle
That process has been going on for almost the entire history of the universe, back 13 billion years, and it's the formation of stars that is the vital first step in the formation of life, because stars produce the heavy elements in the universe
Bu süreç neredeyse tüm evren tarihi boyunca yani 13 milyar yıldır sürüp gidiyor. Yaşamın oluşmasında olmazsa olmaz ilk adım yıldızların oluşumudur. Çünkü karbon gibi ağır elementleri sadece yıldızlar üretir.
THAT'S A STEP IN A POSITIVE DIRECTION, RIGHT?
Bu olumlu yönde bir şey, değil mi?
The first step in building an eye would need to take some kind of light-sensitive pigment, rhodopsin, for example, and build it on to a membrane.
Gözü oluştururken ilk iş olarak rodopsin gibi bir çeşit ışığa duyarlı madde alıyoruz ve onu bir zarın üstüne kaplıyoruz.
Oh, you could if London was right for the next step in your journey.
- Giderdin. Londra, yolculuğun bir sonraki adımıysa elbet gideceksin.
Please ask him to step in here.
- Buraya gelmesini söyle lütfen.
Did you step in dog shit or is that just you?
Köpek bokuna mı bastın yoksa bu senden mi geliyor?
That's gotta be step in the right direction. Hmm?
Bu doğru yönde bir adım değil mi?
No, no, I'Il just take a big backward-knee step in the opposite direction.
İşe bak sen. Ters yöne doru ters dizlerimle bir adım atayım madem.
Well, to quote a famous man from Seattle, identifying the killer's signature is the first step in making the hunter become the hunted.
Katilin imzasını tanımlamak için Seattle'dan ünlü bir adamdan alıntı yapmak avcıyı av yapmanın ilk adımıdır.
Remember, this is the first step in your adult life.
Unutma ; bu, senin yetişkin hayatına attığın ilk adım.
The video will be a useful first step in resolving the locals'conflict with predators.
Video yerel halkın yırtıcılarla olan mücadelesinin çözümünde faydalı bir ilk adım olacak.
You have to step into your past in order to reconnect with it.
Onunla tekrar bağlantıya geçmek için geçmişine adım atmalısın.
And Kellogg will never be able to step in front of a jury again without antagonizing them.
Kellogg jüriyi kendine düşman etmeden onların karşısına çıkamayacak.
The campaign just asked me to step in.
Kampanya benden katılmamı istedi.
So, for the next couple of weeks, due to some personal commitments with my daughter's school, I have asked Dr. Kate Wales to step in as your therapist.
Pekâlâ, önümüzdeki birkaç hafta kızımın okulundaki bazı şahsi sorumluluklarımdan dolayı Dr. Kate Wales'den yerime size terapistlik yapmasını rica ettim.
Just the last step in becoming truly demonic.
Gerçekten şeytani olma yolundaki son adım.
I'll step in.
Ben katılırım.
If you step in here saying the word'real estate', I'll shoot you
Buraya gelip'itibar'dan bahsedersen vururum seni
I slipped on an icy step in law school.
Hukuk fakültesindeyken buz tutmuş bir basamakta kayıp düştüm.
Must be hard for him to accept that I had to step in- -
İşi benim almam gerektiğini kabul etmek onun için çok zor olmalı.
George asking you to move in is one step closer to him ask...
Aynı eve taşınmak tekliften bir önceki adımdır.
Just step back in.
Sadece döneceksin.
From now on, we pool all our resources and we step up our patrols in Victoria Park.
Şu andan itibaren bütün kaynaklarımızı kanalize edip devriyelerimizi Victoria Park'a yerleştireceğiz.
So step up patrols in parks, schools, ball fields, even family events.
Bu yüzden park kenarlarında, okullarda top oynama alanları ve aile olaylarında fazla devriye olsun.
Dr. Reed, Dr. Castellano, I want to pull at a gas station and show you guys in the bathroom a step-by-step guide on how to tape your junk down.
Dr. Reed, Dr. Castellano, arabayı benzin istasyonuna bırakmak ve size banyoda çöpünüzü nasıl atmanız gerektiğini adım adım göstermek istiyorum.
And then, you have to step back a long way in time.
Ve sonra, zamanda uzun bir yol gitmeniz gerekir.
you struggle from step to step just praying you find the one the love that you want disappears as the love that you need settles in for a run you think that you're down for the count but then just like a Phoenix you rise
* Bocaladın her adımda * * Hayatının aşkını bulmak için yalvardın * * İstediğin aşk yok oldu gitti *
Our program is a fully immersive step back in the 19th century. I oversee 20 performers.
Programımız insanları 19. yüzyıla geri götüren tamamen sürükleyici bir oyundan oluşuyor. 20 kişilik oyuncu kadrom var.
You step back, old man! Okay, uh, uh, uh! If you want what's best for Caitlyn, you need to call a truce.
Pekâlâ, Caitlyn'in iyiliğini istiyorsanız ateşkes ilan etmelisiniz.
And when a cop has a personal stake in something, you take a step back or get bit.
Ve bir polis, bir konu ile özel olarak ilgilendiğinde ya ondan bir adım geride durursun ya da sonuçlarına katlanırsın.
You can't be in here Please step outside
Burada bulunmamalısınız. Dışarıda konuşalım.
And also I didn't want to step on Jim's date.
Jim'in randevusunu mahvetmek de istemiyordum.
I sat outside here for an hour and watched three ladies enter with three gentlemen, each of whom departed with a spring in his step and probably 200 bucks poorer.
Dışarıda oturduğum bir saat içinde içeriye üç kadın girdi ve hepsinin yanında bir erkek vardı. Adamlar binaya neşe içinde girip binadan muhtemelen 200 dolar fakirleşmiş olarak çıktılar.
I really need you to step up while Callie is in this house, all right?
Callie bu evdeyken ondan korkmadığını göstermeni istiyorum, tamam mı?
We want them... [laughs ] We want them involved in every step... [ cheering, clapping]
Onların her adımda bulunmasını istiyoruz...
Step out of the vehicle with your hands where I can see them!
Arabadan in ve ellerini Görebileceğim bir yere koy
A frock to step out in?
Giyebileceğin bir frak mı?
Why would I ever step foot in it again?
Neden bir daha o dünyaya adım atayım?
I want to step up in all aspects of my career.
Kariyerimde her safhada adım atmak istiyorum.
You know, I was thinking, since we're in London, this might be a good opportunity to work on step nine.
Düşünüyorum da, hazır Londra'dayken dokuzuncu adımı atma konusunda çalışmak faydalı olabilir.
Step right in.
Buyurun.
Here's the deal. If you guys win, we'll never step foot in this place again, but if we win, then we get the choice of joining up here.
Anlaşmamız şu ; eğer siz kazanırsanız, bir daha bu mekana adım atmayız, ama biz kazanırsak, buraya katılma hakkını da kazanırız.
He's got some pep in his step. - I don't know.
Adımlarında bir kararlılık vardı.
Once you're at the structure the next step is getting in.
Bir kere binaya geldiyseniz, gelecek adımınız içeri girmektir.
SHOES WILL STEP ON YOU, KIDS WILL TIE YOU TO FIRECRACKERS, AND SOME REAL SICKOS MAY STICK YOU IN A TRUNK
Üzerinize ayakkabılar basacak, çocuklar sizi maytaplara bağlayacak ve bazı sapıklar sizi bir bagaja tıkıp eyalet sınırının dışına çıkaracak.
I want all my ducks in a row by the time I step away from Grayson Global.
Grayson Global'dan çekilene kadar tüm işlerimin yoluna koyulmasını istiyorum.
She's got a spring in her step.
Karnında kelebekler uçuşuyor.
Energy-efficient lightbulbs, step one in conservation.
Enerji tasarruflu ampüller, tasarrufun ilk adımı.
Step down from the ledge.
Aşağı in.
It'll send me into the conference room with a little spring in my step.
Seke seke toplantı odasına uçuveririm.
I had a spring in my step like that once.
Bir zamanlar ben de böyle umursamazdım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]