Stephens traduction Turc
301 traduction parallèle
I can think of pleasanter pastimes than tangling with the Stephens-Macy crowd.
Stephens-Macy çetesi ile uğraşmaktan... -... iyi şeyler var.
- Oh, Mr. Stephens.
- Ah, Bay Stephens.
Now I'll see Stephens.
Şimdi Stephens'i göreceğim.
I'll tell Mr. Stephens.
Bay Stephens'a bildireyim.
- Mr. Stephens said you were to wait.
- Bay Stephens beklemeni söyledi.
Thank you, Mr. Stephens.
Teşekkürler Bay Stephens.
Mr. Stephens'desk is locked.
Bay Stephens'in masası kilitli.
I came up here to get Stephens'records and I found them in his desk in a black book.
Stephens'in belgelerini almaya geldim masasında, siyah bir defterin içindeydiler.
There's no book in Stephens'desk, on you or in Barrow's pockets.
Masada, sende ya da Barrow'un cebinde defter yok.
Ask Mr. Stephens.
Stephens'a sorun.
Mr. Stephens, do you mind telling us where you were from 9 to 10?
Bay Stephens, 9 ve 10 arası neredeydiniz?
That's the list that was in Stephens'ledger the one I found in the drawer.
Stephens'in defterindeki fiş çekmecede bulmuştum.
- Mr. Stephens.
- Bay Stephens.
Stephens, Macy, Claire Porter, Maguire, Molly, Paul Clarke Lieutenant Abrams, Asta, Nicky, you, me.
Stephens, Macy, Claire Porter, Maguire, Molly, Paul Clarke Teğmen Abrams, Asta, Nicky, sen ve ben.
Benny, after you saw Stephens in the office last night did you go back again?
Benny. Benny, dün gece Stephens'i ofisinde gördükten sonra oraya bir daha gittin mi?
What connection did Whitey Barrow have with Stephens and Macy?
Whitey Barrow ile Stephens ve Macy arasında nasıl bir bağ vardı?
I was standing in the lobby with Mr. Stephens when Whitey...
Bay Stephens'la lobide beklerken Whitey...
Then Mr. Stephens didn't take you home before the murder.
Öyleyse Bay Stephens'la erken ayrılmadınız.
Did Stephens knows about you and Barrow?
Barrow ile aranızdaki ilişkiyi Stephens biliyor muydu?
I took the risk of Stephens finding out.
Stephens öğrenebilirdi ama riski göze aldım.
If the police get it and Stephens finds out, I don't know what might happen.
Polisin eline geçerse ve Stephens öğrenirse kötü şeyler olabilir.
- You know the fella that the watchman saw running from Stephens'office?
- Bekçinin Stephens'in ofisinden kaçarken gördüğü var ya?
That swanky dame of Stephens'is a career girl.
Stephens'in kadını namlıymış.
True enough, you've established a great motive for the lady but we've got one equally good against Stephens, Macy Rainbow Benny and...
Kabul, kadının gerekçesi olduğunu kanıtladın ama başkalarının da gerekçesi var. Stephens'in Macy'nin, Rainbow Benny'nin ve...
The book Whitey took away from me in Stephens'office.
Whitey'nin benden aldığı defter.
This is Stephens.
Ben Stephens.
Is it all right if I tell Mr. Stephens that company is coming?
Bay Stephens'a konuk geldiğini söylememin sakıncası var mı?
Now then, Mr. Stephens.
Pekala Bay Stephens.
I suppose you wanted an alibi for the same reason, Mr. Stephens?
Bay Stephens siz de mi aynı nedenle bir tanığa ihtiyaç duydunuz?
You drove Mr. Stephens and Miss Porter home from the arena night before last?
Geçen gece Bay Stephens ile Bayan Porter'i salondan eve sen mi götürdün?
Mr. Stephens, was it your idea that Barrow and Miss Porter were merely casual acquaintances?
Bay Stephens, Barrow ile Bayan Porter'in tanışıyor olmaları sizin fikriniz miydi?
- It might have, as a hold on Stephens.
- Stephens hakkında bilgi.
Mr. Stephens, Benny was your betting commissioner, wasn't he?
Benny bahis oynatıcınızdı, değil mi Bay Stephens?
And representing Stephens, he did do some bribing of jockeys, didn't he?
Ve Stephens adına bazı jokeylere rüşvet vermişti, değil mi?
No wonder the Stephens-Macy syndicate was riding high with a special deputy for the state Legislature as a silent partner.
Eyalet meclisi temsilcisi sessiz ortak olunca, Stephens-Macy şebekesinin yükselmesine şaşırmamak gerek.
And in his fireplace, you planted Stephens'ledger which contained the records of the syndicate's crooked deals including your rake-off.
Ve şöminesine Stephens'in içinde şebeke ile ilgili bilgiler ve senin aldığın rüşvetin kayıtları bulunan defterini koydun.
Your partner, Mr. Stephens, settled this case when he said he stood outside Benny's apartment and saw the stairs.
Ortağın Bay Stephens, Benny'nin kapısından merdivenleri gördüğünü söyleyerek olayın çözülmesini sağladı.
- You must be very proud of your daughter, Mrs. Stephens. - Mmm.
Kızınızla gurur duyuyor olmalısınız, Bayan Stephens.
I'm Helen Stephens.
Adım Helen Stephens.
- How do you do, Mrs. Stephens?
- Memnun oldum, Bayan Stephens.
I hope so, Mrs. Stephens.
- İnşallah, Bayan Stephens.
Good night, Mrs. Stephens.
İyi geceler, Bayan Stephens.
I love you, Mrs. Stephens.
Seni seviyorum, bayan Stephens.
Miss Summers, I'm afraid Mr. Stephens is tied up...
Bayan Summers, bay Stephens şu an müsait değil...
- John, would do take Mrs Stephens'...?
- John, bayan Stephens'ın şeyini alırmısın...?
I never expected that anyone who was so successful in that field would be well, as young as you, Mr. Stephens.
Bu alanda sizin kadar genç ve başarılı biri olduğunu sanmıyorum, Bay Stephens.
I've made quite a study of you, Mr. Stephens.
Sizinle ilgili bayağı bir araştırma yaptım, Bay Stephens.
That is if Mrs. Stephens doesn't mind.
Yani, eğer Bayan Stephens için sakıncası yoksa.
Nice to have met you, Mrs. Stephens.
Bayan Stephens sizi tanıdığıma memnun oldum.
Is Mr. Stephens ready?
Bay Stephens hazır mı?
I'll give you my undivided attention, Mr. Stephens so we won't waste a moment. - See you later.
Tek bir noktayı bile kaçırmamak için tüm dikkatimi size vereceğim, Bay Stephens.