Strange how traduction Turc
852 traduction parallèle
Strange how the wind blows tonight.
Rüzgar bugün ne garip esiyor.
It's strange how women listen to what men tell them
Kadınların erkekleri dinlemeleri ne tuhaf! Sen de beni dinlerdin.
It is strange how the fate of one governess could so affect history.
Bir mürebbiyenin hikayesinin etkili olması kader, ne kadar tuhaf.
Mmm. Strange how an unpleasant child can be a decent dog.
Öyle sevimsiz bir çocuğun böyle terbiyeli bir köpek olması ilginç.
You know, it's strange how wrong you can be about things and people.
Biliyor musunuz insanlar ve olaylar konusunda çok yanïlïnïyor.
Isn't it strange how you can know someone for quite a long time and never quite...
Garip değil mi? Birini bu kadar uzun zamandır tanıyorsun... -... ve hiçbir zaman...
It is strange how things appear and disappear.
Görüntünün var olup sonra da yok olması ne ilginç.
Fear of death. Strange how my whole body seems to quiver around one point in my breast.
ÖIüm korkusu,... tüm kanımın göğsümdeki bir nokta etrafında dönmesi ne kadar ilginç.
I was thinking : it's strange how those people seem so resigned.
Düşünüyordum da... Şu ailenin o teslim olmuş hali ne kadar da garip...
Strange how you always choose our topic of conversation.
Sohbetimizin konusunu her zaman senin seçmen tuhaf.
Strange how fascinating death can be, isn't it?
Ölüm ne kadar büyüleyici olabiliyor değil mi?
With your friend Smith trying to kill me it's... strange how a man will cling to the Earth when he feels he isn't going to see it again.
Ama arkadaşınız Smith beni öldürmeye kalktı. İnsanın, bir daha göremeyeceğini anlayınca dünyaya daha sıkı tutunması ne garip.
It's strange how that fence just shorted out.
Çitin kısa devre yapması çok tuhaf.
VANCE : Strange how things work out.
Hayat ne garip.
But look at how all the other girls in the picture came out clearly. And don't you think that the position that the girl is standing is strange?
Ayrıca bu kızın durduğu yerde bir tuhaflık yok mu?
How strange, Lagertha, that you should play the usurper.
Ne tuhaf Lagertha sen tahtı gasp eden konumundasın. Bir kadın, diğerine karşı.
It's here in this strange volcanic world that scientists have discovered the key to how the surface of our planet was created.
Burada, bu tuhaf volkanik dünyada, bilim insanları gezegenimizin yüzeyinin nasıl oluştuğunu keşfetmeye açılan anahtarı buldular.
How strange that I, who suffered by an Evremonde must go to save an Evremonde.
Ne gariptir ki, Evremonde yüzünden acı çeken ben bir Evremonde'u kurtarmaya gitmeliyim.
- How could he say that? - Strange.
- Bunu nasıl söyleyebilir?
How can we do that when your science and inventions... are perpetually changing life for us... when you're everlastingly contriving strange things... when you make what we think great seem small... when you make what we think strong seem feeble?
İlmin ve icatların hayatımızı daima değişime uğratırken sen durmadan tuhaf şeyler tasarlarken, büyük sandığımız şeyleri un ufak ederken güçlü sandığımız şeyleri dermansız bırakırken bunu nasıl yapabiliriz?
How strange!
- Ama burada olması gerekiyordu!
It's funny how simple people get strange ideas about women.
Sıradan insanların kadınlar hakkında kapıldığı fikirler ne tuhaf.
But, how strange!
Ama, Ne garip!
And let me tell you, Favell, blackmail is not much of a profession, and we know how to deal with it in our part of the world, strange as it may seem to you.
Şunu da söyleyeyim ki, Favell, şantaj, bir meslek sayılmaz ve sana tuhaf gelse de, kendi dünyamızda onunla nasıl başa çıkacağımızı biliriz biz.
I'm just wondering how your story will sound to 12 strange men.
Sadece 12 yabancı adamın hikayeni nasıl bulacağını düşünüyorum.
She pictured to herself how she would keep through all her riper years the simple and loving heart of her childhood and how she would gather about her other little children and make their eyes bright and eager with many a strange tale.
Büyüyünce çocukluğun o masum ve sevgi dolu yüreğini nasıl koruyacağını etrafına çocuklarını toplayıp onları garip hikayelerle nasıl heyecanlandıracağını düşündü.
"How she would keep through all her riper years the simple and loving heart of her childhood and how she would gather about her little children and make their eyes bright and eager with many a strange tale".
"İleriki yıllarda çocukluğun o masum ve sevgi dolu yüreğini nasıl koruyacağını etrafına çocuklarını toplayıp onları garip hikayelerle nasıl heyecanlandıracağını düşündü."
I don't know exactly how it happened, but somehow i found myself trying to trace his strange career.
Nasıl oldu bilmem, kendimi onun garip kariyerini izlerken buldum.
How strange. When I'm not home you sing, but when I come in, you fall silent.
Ne tuhaf, ben evde yokken şarkılar söylüyorsun ama eve geldiğimde sessizleşiyorsun.
How strange you are...
Ne ilginçsin...
How strange to find you here.
Seni gökte ararken yerde buldum.
How strange.
İlginç.
How could you leave him alone with a strange woman?
Onu yabancı bir kadınla nasıl yalnız bırakabildin?
How strange.
Ne kadar garip.
"How shall we sing the Lord's song... " in a strange land? "
Bu yabancı topraklarda Tanrı'nın şarkısını nasıl duyacağız?
Strange, isn't it, how one person can become so important in your life... that without them nothing seems to matter.
bir kişi hayatında o kadar önemli olabilir ki... Onlar olmaksızın hiçbir şey önemli görünmüyor.
How strange.
Ne garip!
But come, never, so help you mercy, how strange or odd soe'er I bear myself - as I perchance hereafter shall think fit to put an antic disposition on - that you at such time, seeing me,
Ama gelin, yeniden, ant için Tanrı'nın önünde. Hiçbir zaman, davranışlarım ne kadar garip olursa olsun, çünkü olur ya, bundan sonra, kendimi deli göstermek isteyebilirim, beni bir başka türlü görünce, sakın kuşku uyandıracak laflar etmeyin : "Ha, ha, anlıyorum." gibi.
How strange love is.
Aşk ; ne tuhaf bir şey.
Oh, strange, isn't it, how things turn out?
Ne tuhaf değil mi, olayların aldığı hâl?
... how strange that he likes to dance with that funny girl so much.
Komik bir kızla dans etmekten hoşlanması ne kadar tuhaf
Imagine how strange it would have seemed during the Pliocene age to forecast that worms, fish, lizards that crawled over the Earth would evolve into us.
Pliyosen çağında ne kadar tuhaf görünürdü. ... solucan, balık, kertenkele gibi yaratıklar evrim sonucu bize dönüştüler.
How strange we should meet like this.
Bu şekilde tanışmamız ne kadar garip.
How strange.
Çok garip.
How strange is the human heart.
insan kalbi ne kadar da garip.
How strange.
Ne kadar garip...
How strange, to be painted with a little boy and a sword
Çok garip, küçük bir çocuk ve kılıçla resmedilmiş.
But how can you go on and sing with a strange band?
Yabancı bir orkestrayla nasıl şarkı söylersin? Yabancı değil.
How strange things turn out.
Olaylar ne kadar tuhaf gelişti.
It may seem strange, but for so long now I've been cut off... how should I say?
Biraz garip gelebilir ama uzunca bir süredir - Nasıl desem?
How strange.
Çok tuhaf.
how are you 11198
how are you doing today 43
however 5994
how old is she 218
how you doing 4787
how's your mum 19
how do you feel 1011
howard 1588
how's your day going 43
howdy 685
how are you doing today 43
however 5994
how old is she 218
how you doing 4787
how's your mum 19
how do you feel 1011
howard 1588
how's your day going 43
howdy 685
how i met your mother 57
howl 66
howie 187
howell 35
how are you today 265
how are you doing 1681
how old are you 1488
how was your weekend 70
how was your night 86
how was your day 546
howl 66
howie 187
howell 35
how are you today 265
how are you doing 1681
how old are you 1488
how was your weekend 70
how was your night 86
how was your day 546