English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / Tak

Tak traduction Turc

113,279 traduction parallèle
And I should've quit then, but I didn't, because I was so obsessed with going after The General.
O zaman bırakmam gerekirdi, ancak yapmadım. çünkü General'i takip etmeye takıntılıydım.
I mean, you're still obsessed with doing the right thing.
Kastettiğim, hala doğru şeyi yapmayla ilgili takıntıların var.
Now, I located the account, but it's in some kind of handwritten code.
O kısmı buldum, ancak bir takım el yazısı kodlarıyla şifreli.
I don't run with a pack.
Bir sürüyle asla takılmam.
Just hang out.
Sadece takıl
Put simply, yakitori is anything pierced onto a skewer.
Basitçe, bir şişe takılmış her şeye yakitori denir.
[man speaking in English] Getting cheeky to each other is...
Birbirine takılmak...
Yeah, it's just getting cheeky...
Evet, takılmak.
I don't know what ladies you're hanging out with.
Nasıl hanımlarla takıldın bilemiyorum.
You girls have two minutes, and remember, this is a hospital, so no messing around.
İki dakikanız var kızlar, burası hastane, burada takılmak yasak.
Why do you want to hang out with these ladies?
Neden bu kadınlarla takılıyorsun ki?
[insects chirping ] [ liquid pours ] [ server] From Chef.
Sonra Sandicot'un gelişimine önayak olur merkezinde yeniden yapılanmaya gideriz. Büyük bir yiyecek marketi açar alt liglerden takım getiririz.
[scoffs] Bobby, you act like we're in this together.
Şunu unutma. Azrail kendi ilçeleri için gelene dek herkes özgürlükçü takılır.
This isn't an indulgence. It's an obsession.
Boyun eğme değil bu, bir takıntı.
But that obsession nearly had me out on the street.
Ama bu takıntı beni neredeyse sokağa koydu.
Besides, you know I wanna be on the outside, rocking with the marauders.
Ayrıca, dışarıda haydutlarla takılmak isteyeceğimi biliyorsun.
She helped them clean out their closets, and you wouldn't think that that was the toughest thing, but the way they wept when they found a favorite t-shirt or an old varsity jacket or a wedding suit.
Gardıroplarını boşaltmalarına yardım etti. Bunun zor bir şey olmadığını sanıyor insan ama çok sevilen bir tişört, eski bir okul takımı ceketi veya düğün takımı bulduklarında öyle bir ağladılar ki bir hafta sonra aklına bir şey geldi.
You wanna hang out with us later?
Bizimle bir ara takılmak ister misin?
You flying solo?
Tek mi takılıyorsun?
- I'm going out with the family.
- Ben biraz onlarla takılacağım.
Just, uh, messing around.
Takılıyordum sadece.
Because you need to whip this team into shape.
Çünkü bu takımı kırbaçlayıp şekil vereceksin.
Time to meet your team.
Takımınla tanış.
I'm going to get the team to come up with a big idea.
Büyük bir fikirle gelip takımımla yakacağım ortalığı.
Well, I'm not giving up. I believe in this team.
Pes etmiyorum Takıma inanıyorum.
To the RD team.
RD takımına.
It has a new trash compactor, just installed.
Çöp sıkıştırısı daha yeni takıldı.
She was kicked in the stomach by her Guatemalan swim coach who was jealous she lost her virginity to the captain of the diving team.
Dalış takımı kaptanıyla bekâretini kaybettiği için kendisini kıskanan Guetemalalı yüzme antrenörü, midesine tekme atmış.
Silverware?
Gümüş yemek takımı.
Did you see the starting lineup of a baseball team murder someone?
Bir beysbol takımının birilerini öldürdüğünü mü gördün?
You hang out with a lot of plumbers? That was rhetorical.
- Bir sürü tesisatçıyla takılıyor musun?
Put this in. Clive's been driving me crazy.
Tak şunu, Clive başımın etini yedi.
You already picked out the White House china.
Beyaz Saray'ın porselen takımlarını bile seçtin.
He is not, and if I had my way, I would not be here.
Değil ve kafama göre takılsaydım ben de burada olmazdım.
Stuck in the mud.
Bataklığa takıldım.
Uh, I'm not on your team, Coach.
- Ben takımında değilim koç.
Sorry. Dereca got me caught up.
Affedersiniz, Dereca'ya takılmışım.
Friends, in American popular culture, many black men seem obsessed with white girls.
Arkadaşlar, Amerikan popüler kültüründe birçok siyah erkekte beyaz kadın takıntısı var gibi.
All right, what team came to the US in 19...
Pekâlâ, hangi takım 1982'de...
Hey, man, now that we're neighbors, we can bro down, hang out, Chill-doh Baggins.
Hey dostum, madem komşu olduk, daha sık takılırız, büyücü-torun gibi.
How did Sunny hook up with an asshole like you in the first place?
Nasıl oldu da Sunny en baştan senin gibi bir puştla takıldı acaba?
You know, something else has been bugging me.
Kafama takılan bir şey daha var.
Kind of a killing tag team.
- Bir nevi cinayet takımı.
Question is, why did he become one-half of a killing team?
Peki niye cinayet takımının bir parçası haline geldi?
And bedridden, unable to move would have given Giannis plenty of time to obsess over his circumstances.
Kıpırdamadan yatmak zorunda kalınca da durumunu takıntı haline getirecek zamanı olmuştur.
The eight surviving members of MacLeish's army unit have all been lying for a decade.
MacLeish'in takımından hayatta kalanlar, yıllardır yalan söylüyorlar.
Yeah. Three squads.
Evet, üç takımdık.
Agent Wells is sitting on one of MacLeish's old Army buddies, just waiting for him to make a move.
Wells, takım arkadaşını gözlüyor, MacLeish'in harekete geçmesini bekliyor.
Bobby, take the fucking call.
Ekstra şık kravatlar, yeni takımlar.
If you think my dinner suit was trying too hard, this must look ridiculous.
Akşam yemeğinde giydiğim takımı aşın bulduysan...
Right into his face. Was he wearing a mask?
Maske takıyor muydu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]