Temperamental traduction Turc
183 traduction parallèle
- Look, he's temperamental.
- Çok da sinirliymiş.
Someday I shall get temperamental and object when doorbells ring when I play.
Bir gün piyano çalarken kapı çaldığında sinirlerim bozuluverecek.
- Temperamental artist, eh?
- Kaprisli bir sanatçıyız, öyle mi?
Big stars are always temperamental and hard to get along with.
Büyük yıldızlar huysuz olur ve anlaşması zordur.
- temperamental?
- Tepkili bir at gibi.
They can afford to be temperamental.
Onun gibiler biraz gergin olabilir.
I'm temperamental.
Sağım solum belli olmaz benim.
Will it be Gallant Lady, the temperamental favorite,
Herkesin favorisi Gallant Lady mi?
My stomach is very temperamental.
Midem çok hassas.
- It's temperamental.
Huyu böyle galiba!
- Temperamental, moody...
- Dengesiz, karamsar...
But they think I'm such a fool, or temperamental- -
- Çok çalışmışsın - Onlar benim bir aptal yada maymun iştahlı olduğumu düşünüyor
THE TEMPERAMENTAL ONE. OH.
Grubun huysuzu.
Can I help it that I am temperamental?
Değişken doğalı olmam benim suçum mu?
You mean to tell me the success of my show depends on one self-important, neurotic, temperamental female?
Şimdi, bana gösterimin başarısının, kendini önemli gören nevrotik, dengesiz bir kadına bağlı olduğunu mu söylüyorsunuz?
Actors are so temperamental
Oyuncular çok kaprisli oluyorlar.
The lock is temperamental.
Bu kilidin sağı solu belli olmaz.
But I'm a temperamental guy, doctor.
Ama ben hislerime güvenirim doktor.
- He's still temperamental, but let's risk it.
- Hala huysuz ama deneyelim.
There are 2500 head of Mexican range-bred steers on that plantation stupid, temperamental and a lot more vicious than anything you've got here.
O çiftlikte 2.500 baş Meksika çiftlik sığırı var. Aptal, huysuz ve buradaki her şeyden daha saldırgan.
- No, just temperamental. Try again.
- Yok, ancak canı istediğinde çalışıyor.
When a woman says it, she's temperamental.
Aynısını kadın yaparsa kaprisli diyorlar.
I've got more important things on my plate. ... than chasing temperamental film stars.
Sağı solu belli olmayan film yıldızlarının peşinde olmaktan daha önemli işlerim var.
- Women are very temperamental.
- Kadınlar çok değişken mizaçlı.
He's the best here, but he's temperamental.
Burada en iyisi o dur. Ama asabidir.
The geese are temperamental.
Kazlar çok dengesizdirler.
Brilliant, but temperamental.
Böyle biridir. Dahidir ama sağı solu belli olmaz.
They give you a temper of the will, a quality of the imagination, a vigor of the emotions, a freshness of the deep springs of life, a temperamental predominance of courage over timidity, an appetite for adventure... over love of ease.
Sizlere irade gücü, hayal gücü... kuvvetli arzular... taze hayat kaynakları... korkaklığı alt eden üstün bir cesaret... ve rahatlık sevdasını bastıran bir... macera hevesi verir.
Well, these babies are a little temperamental sometimes.
Bu bebekler bazen huysuzluk yaparlar.
These little sods can be temperamental.
Bu küçük şeytanların ne yapacağı belli olmaz.
It's temperamental, I'll do it.
Huyu böyle, ben hallederim.
Musicians are very temperamental.
Müzisyenler çok kaprisli oluyor.
Lou Canova's a dumb, fat, temperamental has-been with a drinking problem.
Lou Canova aptal, şişman herifin teki. Ayrıca çok içki içiyor.
We're all temperamental.
Hepimiz çok çabuk kızıyoruz.
Aortic valves are a temperamental group so could you read your paper tomorrow at 3 : 00?
Aort kapakçığıyla ilgilenenler biraz sorunlu bir grup. Acaba siz sunuşunuzu yarın 3 : 00'de yapabilir misiniz?
Let me be the first to apologize... for our temperamental Irish weather.
Doğası gereği olan İrlanda havamız için ilk özürü ben dileyeyim.
I thought his playing was a little too temperamental, but that's youth.
Bence biraz fazla sinirli çaldı ama gençlik işte.
He knows it too. Temperamental.
Huysuzun teki.
Elevators Are Very Temperamental Things.
- Söylemesi zor. Asansörler çok kaprisli şeylerdir.
- It's a little temperamental.
- Biraz çabuk sinirleniyor.
He's irresponsible and temperamental.
Sorumsuz, değişken mizaçlı biri.
- The detectors get temperamental.
- Detektörlerin sağı solu belli olmuyor.
Maybe because an engine is both temperamental and powerful.
Belki sağı solu belli olmadı ve güçlü olduğu içindir.
Ambassador Byleth is demanding, temperamental and rude.
Büyükelçi Byleth talepkar, sağı solu belli olmayan ve kaba biri.
- Oh, look at you, Mr. Temperamental.
- Şu haline bak, Bay Kapris.
- You're being temperamental.
- Kapris yapıyorsun.
Very temperamental!
Çok kaprislisin!
She's dead temperamental.
O çok huysuzdur.
These do-it-yourself 100s are kinda temperamental.
Elektrikle geberecektim neredeyse!
She's getting a little temperamental, isn't she?
Biraz huysuzlaşmaya başladı.
Temperamental?
Kaprisli.