English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / That was good

That was good traduction Turc

7,255 traduction parallèle
That was good.
İyiydi.
That was good, right?
- İyi iş çıkarmışım, değil mi?
That was good.
Bu iyi oldu.
- That was good.
- Bu iyi oldu.
That was good.
- Bu iyiydi.
Everyone else, that was good.
Diğer herkes, gayet iyiydiniz.
- That was good.
- Harika gidiyor.
- That was good.
- Fena değil.
That was good.
Bu iyiydi.
No, that was good.
Deme öyle, güzeldi.
That was good TV.
İyi programdı.
That was good.
Süperdi.
I was told that the only way that I could get funds for my colored glues and for good school stuff was if I put it aside in some private development deal, which I now realize was a factory for handguns.
Renkli yapıştırıcıları ve kaliteli okul malzemelerini alabilmemin tek yolu olarak özel bir gelişim anlaşması yapmam gerekiyormuş. Bu fabrikanın tabanca fabrikası olduğunu şimdi öğreniyorum.
Oh, that was mighty good for me and William Ernest.
Bana ve William Erneste hava hoş.
What the fuck was in your mind when you decided that your girlfriend's daughter, who happens to call you "daddy," was a good choice to suck your cock?
Sana baba diyen, kız arkadaşının kızına sakso çektirmeye karar verirken aklından ne geçiyordu amına koyayım he?
And then one day the King received word that his dominion was being ruled over by some curly-headed Step King with good credit?
Ve sonra bir gün Kral haberini aldı Egemenliği hükmetmesine edildiğini Bazı kıvırcık kafalı Adım Kral tarafından iyi kredi ile?
I just thought that shit was getting kind of personal, so it'd be good to close the door.
Ben sadece bu bok düşündüm Kişisel tür başlamıştı, yüzden kapıyı kapatmak için iyi olurdu.
I wanted to prove that I was a good dad, too, but I'm not.
Bunu kanıtlamak istedim Ben de iyi bir baba oldu, ama ben değilim.
That was a good take for me.
Caitlyn, benim için iyi bir çekim oldu.
That was a good one.
Bu iyiydi.
Travis, here, he's got a real good eye for things like that, and h-he said you looked like one of them guys that, uh... w-what was it you said again, Travis?
Travis tam bir insan sarrafıdır ve senin şeylere benzediğini... Ne demiştin Travis?
That was real good right there.
Bu mal fena.
This was a good one : "Let there be no good reason to make war on anyone anymore." How could that go wrong?
Bu iyi bir oldu : "iyi bir neden savaş yapmak orada olalım artık kimseye." Bu nasıl yanlış gidebiliriz?
That was a really good speech, Ben.
- Cidden iyi konuşmaydı Ben.
- Oh, that was so good.
- Bu çok iyiydi.
Well... at least that schmuck was good for something.
- Enayi en azından bir işe yaramış.
That boy was no good for you.
O çocuk sana göre değildi.
Some said maybe that was why you were so good.
Bazıları bu yüzden bu kadar iyi olduğunu söylüyorlardı.
Maybe that's why I was so good on the slopes.
Belki de bu yüzden yokuş tırmanırken bu kadar iyiydim.
He was that good.
O kadar iyiydi.
I'm sure the thinking was that since the computer is Man of the Year that that's good for our business, but like I said, I'm having them removed from the building.
Bu düşüncenin yılın bilgisayar adamı ödülünden beri var olduğuna eminim ve bu da bizim işimiz için yeterince iyiydi, yine de söylediğim gibi onları binadan çıkartıyorum.
That was a good idea.
İyi fikirdi.
- But the first one, that was very good.
İlki çok güzeldi, gerçekten.
That's why he was so good in New York!
Bu yuzden New York'ta o kadar iyiydi.
Dan Thompson was a good man, died'cause of that one's foolishness.
Dan Thompson iyi adamdı. Şunun salaklığı yüzünden öldü.
That was a good one.
Bu iyiydi işte.
That was pretty good, actually.
Aslında bayağı iyiydi.
And once I heard that, I was as good as his.
Bunu ilk duyduğumda kendimi ona yakın hissettim.
When I heard that, I was like, "good, because I definitely wasn't eating lunchables before."
onu duyduğum zaman hoşuma gitti, çünkü açıkçası daha önce hiç beslenme yememiştim
Well, this is good times, boss, but I was kind of hoping when I saw you, you'd have more than that.
Bunlar iyi şeyler patron ama seni gördüğümde bunlardan daha fazlasının olmasını umuyordum.
That was a good movie.
İyi bir filmdi.
The only one that ever saw any good in me was your mother.
İçimde iyi bir insan gören tek kişi annendi.
Tommy, I've been stealing from folks since I was nine years old... and that's the way I've amassed a good little fortune.
Dokuz yaşımdan beri insanları soyuyorum Tommy bu sayede küçük bir servet elde ettim.
- That was pretty good.
- Harikaydı.
Someone told you when you were very small that you were good and the world was good, and everything naturally would be good. And then the serpent served you a bad apple, and for all your bullshit, you can't take bad.
Sen küçükken birileri sana güvende olduğunu, dünyanın güzel olduğunu ve her şeyin doğal haliyle güzel kalacağını, ardından ise senin başarısızlıkların yüzünden yılanın kötü elmayı sana... servis edeceğini ve bundan kaçamayacağını söylemiş olabilir.
- I was really just thinking of you, and you know, I just want to respect you and shit, and I don't think I'm doing a good job at that.
Gerçekten seni düşünüyordum. Şu boktan olaya saygı duymak istiyorum ve bu işte iyi olduğumu düşünmüyorum.
Was that massacre also for the good of the country?
O katliam da ülkenin iyiliği için miydi?
[Jimmy] That was a good place to fall.
[Jimmy] Yani düşmek için iyi bir yer oldu.
A book so bad it makes you wonder if Jake Davis was really ever that good.
"O kadar kötü bir kitap ki, acaba Jake Davis iyi yazar mıydı dedirtiyor."
That was such a good dinner, Tami-Lynn.
Çok güzel bir yemekti, Tami-Lynn.
That was a good day.
Güzel gündü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]