English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / That wasn't bad

That wasn't bad traduction Turc

923 traduction parallèle
That wasn't so bad, was it, now?
Artık o kadar kötü değil, değil mi?
That wasn't so bad.
O kadar kötü değildi.
That wasn't so bad, was it?
Çok acımadı değil mi?
It wasn't that bad, was it?
O kadar da kötü değildi, değil mi?
There, now that wasn't so bad.
- Çok da kötü değilmiş, değil mi?
It wasn't as bad as all that.
O kadar da kötü değildi.
That wasn't a bad fella, as them fellas goes.
Müfettiş kötü biri değil.
- It wasn't that bad.
- O kadar kötü bir durum yoktu.
That wasn't so bad. was it?
Çok kötü değildi değil mi?
That fellow wasn't so bad.
- Evet, o kadar da kötü değildi.
The boys called it the Flamethrower, but it wasn't really that bad.
Bizim çocuklar ona Kalaşnikov adını taktılar, ama o kadar da kötü değildi.
Well, at first it wasn't so bad, because I had hopes that the trouble I was having was only temporary,
İlk başta o kadar da kötü değildi, çünkü çektiğim sorunların geçici olduğundan ümitliydim.
He wasn't a bad kid, that Joey.
Joey kötü bir çocuk değildi.
It wasn't that bad before they got married.
Evlenmeden önce durumları bu kadar kötü değildi.
Actually, it wasn't that bad.
Aslında, o kadar kötü değildi.
That wasn't so bad, was it, son?
O kadar da kötü değilmiş, değil mi oğlum?
She got his name and address. That wasn't too bad.
Adını ve adresini almış, kötü sayılmaz.
That wasn't too bad.
Kötü bir şey olmadı.
- I wasn't that bad.
O kadar da kötü değildim.
Well, that wasn't so bad, but when I walked in the back room and saw what you had stacked there.
Arka odaya girip, oraya yığdığın eşyaları gördüğümde, durum çok da kötü değildi.
Well that wasn't bad.
Fena değildi.
- That wasn't bad.
- Fena değildin. - Teşekkür ederim efendim.
That wasn't a bad picture.
Fena film değildi.
It wasn't all that bad.
16 sene o kadar da kötü geçmedi.
The kid wasn't hurt that bad.
Çok kötü yaralanmamıştı.
That wasn't bad. I got whistled at by a bird.
Bir kuş bana ıslık çalmıştı.
That wasn't so bad, was it, beanpole?
Gördüğünüz gibi, hiç de zor olmadı.
- That wasn't bad, was it?
- O kadar da kötü değildi, değil mi?
I had to admit it was possible that man wasn't created good or bad once and for all.
İnsanların, kesin olarak iyi veya kötü olarak yaratılmadığının mümkün olduğunu kabul etmek durumundaydım.
I wasn't that bad, was I?
O kadar kötü müydüm?
Well, that wasn't so bad.
O kadar kötü değildi.
Oh, hey that wasn't bad.
Oh, hey bu kötü değildi.
That wasn't so bad, was it?
O kadar da kötü değil di ha?
- That wasn't too bad.
- Bu çok kötü değildi.
That wasn't bad.
Pekala, fena değildi.
That wasn't bad...
Fena değildi.
Well, that wasn't bad.
Fena değildi.
That wasn't bad.
Fena değildi.
- Phyllis, that wasn't so bad, was it?
- O kadar da kötü değildi, değil mi?
I found it in that little room that we thought was a cupboard, so Mrs. Viney wasn't so bad after all.
Şu ilerdeki küçük odada buldum. Yani Bayan Viney o kadar da kötü değilmiş.
Well, that wasn't bad at all.
Pekâlâ, hiç de fena değildi.
It wasn't that bad, that jacket.
O kadar da kötü değildi.
Even if I wasn't in a bad mood, saying that would put me in one.
Hem bozuk çalıyor olmasaydım bile bunu söylemek keyfimi kaçırırdı.
That wasn't too bad, eh?
Çok da kötü değilmiş ha?
That wasn't so bad, was it?
Canın acımadı, değil mi?
You see, that wasn't so... bad.
Gördün mü, zannettiğin kadar...
I know this wasn't easy and this is a bad time for you, but it's gotta be done, you can understand that, right?
Kolay olmadığının ve kötü anlar geçirdiğinin farkındayım. Ama bunları sormamız gerekiyordu. Anlıyorsun, değil mi?
That wasn't so bad.
Annem etrafındayken olay neydi acaba?
I'm beginning to think my Richard wasn't that bad.
Benim Richard performansım o kadar da kötü değilmiş diye düşünüyorum.
That wasn't too bad, was it?
Çok kötü değildi, değil mi?
Hey, do that again. That wasn't half bad.
Yine yap, hiç fena değildin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]