The poor thing traduction Turc
511 traduction parallèle
Take a good look at her, because in half an hour, the poor thing will be Mrs. Robert Strike.
Ona çok iyi bakın, çünkü yarım saat sonra bu zavallı şey, bayan Robert Strike olacak.
The poor thing has had her life all mixed up but I've come over expressly to straighten it all out for her.
Zavallı şeyin bütün hayatı allak bullak ama hayatını rayına koymak için ben geldim.
I think the poor thing is broke.
Sanırım o fakir şeyde metelik kalmadı.
Only now the poor thing will have to lie in Potter's Field.
Ama şimdi zavallı kız yoksullar mezarlığına gömülmek zorunda.
Yes, but the poor thing was in a hurry.
Evet ancak zavallı kızcağızın acelesi vardı.
The poor thing has gone many times to Rome for news...
Zavallı asker, bir haber alabilmek için iki kez Roma'ya gitmek zorunda kalmış.
The poor thing shouldn't have to live.
Zavallı şey artık yaşamamalı.
Look at the poor thing.
Şu zavallı şeye bir bakın.
Here she is, the poor thing.
İşte burada, zavallıcık.
She is dead, the poor thing!
Zavallı, öldü!
I could have told you playing around yachts. The poor thing.
Evet, yatlarda oynaşmanın ucuz bir şey olduğunu size söyleyebilirim.
Now that the poor thing is dead...
Ve sevgilisi öldükten sonra...
The poor thing is waiting for a letter.
Mektup bekliyor zavallıcık. Kimden?
Oh. The poor thing.
Zavallıcık.
Oh, the poor thing!
Oh, zavallı şey!
The poor thing is sitting in Madeira and probably thinks about her sickness all day.
Zavallıcık, Madeira'da bütün gün oturup hastalığından başka şey düşünmüyordur.
I pitied the poor thing!
Bu bana çok acı verdi!
Given to her by the man she loves whose love is obviously beginning to cool and the poor thing doesn't know it.
Sevdiği erkek tarafından verilmiş Belli ki aşkı sönen bir erkek. Ama o bunu bilmiyor.
The poor thing doesn't know it.
Zavallı şey bilmiyor.
The poor thing is in pain.
Zavallı şey acı çekiyor.
The poor thing.
Zavallı şey.
The poor thing must be ravenous!
Onu çok fazla bekletme. Zavallı şey kurt gibi acıkmış olmalı!
Aw, the poor thing.
Zavallı şey.
The poor thing is full of them.
Zavallı şey onlarla dolu.
The poor thing ought to be dead.
Zavallı şey ölmek üzereymiş.
The poor thing must have a crush.
Zavallı şey, bana tutulmuş olmalı.
They hurt his eyes, the poor thing.
Adamın gözlerini yaralarlar, zavallı adam.
He's unhappy, the poor thing.
Çünkü o çok mutsuz zavallının biri.
The poor thing caught him negotiating :
Zavallıcık çocuğu pazarlık ederken yakalamış...
Ah, the poor thing!
Zavallı şey.
The poor thing has never even mentioned my wife, my family, never a reproach.
Zavallım, karımın, ailemin sözünü bile etmiyor bana... hiç yakınmadı biliyor musun?
I won't say anything about the other thing, because i think it's beneath dignity to notice it, but to turn poor people out of their cottage is a shame.
Diğer şey hakkında tek kelime bile etmem. Çünkü bence onurun ötesinde bir şey. Ama fakir insanları kulübelerinden çıkarmak büyük bir utanç.
It's just struck me, i have the very thing for your poor ill husband.
Birden bire aklıma bir çare geldi. Zavallı kocanız için.
- I just picked off the ground the thing that was there... and now you all say I stole it. I'm a poor man, Your Honor. I
Fakir biriyim, sayın yargıç.
The main thing is to take care of these poor men and women.
Önemli olan, bu zavallı insanları güvence altına almaktı.
The poor little thing's hungry.
Zavallıcığın karnı aç.
Perhaps our Timba will adopt the poor little thing.
Belki de bizim Timba o zavallıcığı sahiplenir.
What right to throw love away for the poor fancy thing you felt for him?
Onun için hissettiğin zavallı istekler için aşkı fırlatıp attın.
Poor thing, she was a huge loss to the family.
Zavallı... Bütün aile için çok büyük bir kayıp oldu.
Should learn to shoot and ride. But I am short I hate the sight and horses. - Poor thing.
At binmeyi sevemem gerekir, ama ne yazık ki ben kısa kalıyorum ve atlardan nefret ediyorum.
Oh, the poor little thing's scared to death.
Ah, zavallı küçük şey, çok korkmuş.
The rumor gets started, the first thing you know, all the poor boobs are trying to hock their undershirts.
Söylenti yayılır ve bir bakarsın tüm fakir ahmaklar atletlerini rehin vermeye çalışır.
One works like a man but the other, poor thing, is crippled!
Bir tanesi ırgat gibi çalışır, ama diğeri, zavallı kız kötürüm.
AS ONE ROUND SAYS, THE FIRST THING TO DO IS TO LOSE THE POOR OLD MAJOR.
Tek atışın dediği gibi yapılması gereken ilk iş zavallı albayı ortadan kaldırmak.
The thing that you do to that poor stomach of yours.
O zavallı midene eziyet ediyorsun.
Last thing the poor devil wanted, Carson dead.
Olan bu. Şu şeytanın son isteyeceği şeydi, Carson'un ölümü.
Let those poor jokers see what a phoney-baloney the whole thing is.
Zavallı soytarılara dolandırıcılık neymiş göstermeli.
Tell you the first thing that comes into my mind, my poor deranged mind.
Aklıma, zavallı deli aklıma gelen ilk şeyi size söyleyeyim.
And now you've come here to take from me the one thing I love... to take this poor child away with you!
Şimdiyse siz sevdiğim tek şeyi elimden alacak... zavallı çocuğu buradan götüreceksiniz!
I don't blame the poor soul for how he looks but a thing like that has been known to unsettle a man's mind.
Görünüşünden dolayı zavallıyı suçlayamam... ama böylesi bir insanın aklını karıştırır, değil mi?
Let me have the poor wee thing.
- Şu ufaklığı bana verin.
the poor 64
the poor guy 24
the poor man 23
poor things 42
poor thing 558
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
the poor guy 24
the poor man 23
poor things 42
poor thing 558
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things to do 42
things have changed 201
things could be worse 16
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things to do 42
things have changed 201
things could be worse 16
things are looking up 44
things are going well 18
things are great 27