English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / There's always a way

There's always a way traduction Turc

197 traduction parallèle
You ought to know by now there's always a way.
Her zaman bir yol olduğunu şimdiye kadar öğrenmiş olmalıydın.
There's always a way to handle George.
Her zaman George'a istediğini yaptırmanın bir yolu vardır.
Because I've never allowed the word "can't" to exist, there's always a way, always!
Çünkü benim için asla "olmaz" kelimesi yeterli değildir, her zaman bir yol vardır!
There's always a way to bribe the police.
Her zaman polise rüşvet verilecek bir yol vardır.
- There's always a way.
- Her zaman başka bir yol vardır.
Not really, but there's always a way.
Tam olarak değil, ama her zaman bir yolu vardır.
There's always a way to win.
Tuzak kur. Kazanmanın her zaman bir yolu vardır.
No matter how bad, there's always a way out.
Ne kadar kötü olursa olsun, her zaman bir çıkış yolu vardır.
There's always a way
her zaman bir yolu vardır! evet!
There's always a way.
Her zaman bir yolu vardır.
There's always a way to talk to people.
Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
There's always a way, if you want one.
- İstersen her zaman bir yol bulursun.
There's always a way!
Her zaman bir yolu vardır!
There's always a way, Cora.
Her zaman bir çıkış yolu vardır, Cora.
It always rotates and there's no way of stopping it, because it's master is a three-headed dragon!
Orası sürekli döner ve onu durdurmanın bir yolu da yoktur. Çünkü oranın efendisi üç başlı bir ejderhadır!
But there's always a way out.
Ama her zaman bir çıkış vardır.
When that happens, when I look out there among those chairs... and see a young woman's face... and see me in her eyes... the way I always wanted to be, maybe once was...
Bunlar meydana geldiğinde, o sandalyelerin arasından oraya baktığımda ve genç bir bayan yüzü görürüm ve gözlerinde kendimi görürüm daima böyle olmak istedim, belki bir zamanlar...
Anyway, there's always a way to bend the law.
Her zaman kanunu delmenin bir yolu vardır.
But... there's always a way to take somebody down.
- Ama... birini indirmenin her zaman bir yolu vardır.
There's no way of responding. If somebody calls you an anti-Semite, what can you say? "I'm not an anti-Semite"? If somebody says, "You're a racist, you're a Nazi", you always lose.
Sadece nispeten daha az tartışmasız yönetilen serbest piyasa tahminleri ve onların ürünlerini belirlerken göz önünde bulundurdukları temel faktörler.
There is always a way.
Her zaman bir çıkış yolu vardır.
There's always a way.
Her zaman bir yol vardır.
But while we're doing nothing, there's a human werewolf out there, making fun of us. The way werewolves always do.
Biz burada hiçbir şey yapmadan otururken insan halindeki bir kurt adam ortalıkta dolaşıp bizimle alay ediyor olmalı.
Same way I came. There's always a time when no one's looking.
Gemiye herkes bir şeylerle meşgulken gizlice bineceğim.
There must be a way, there's always a way...
... Bir yol olmalı, Herzaman bir yol vardır...
- There's always a way.
- Her zaman bir yol vardır.
There's always a fucking way.
Her zaman vardır.
Hey, it ´ s one thing I know there ´ s always a way out of it. No matter what.
Bak, bildiğim tek şey hep bir çıkış yolu olduğudur.
There ´ s always a way out, isn ´ t there?
Herzaman bie çıkış yolu vardır değil mi?
There's always a way, Sally. Always.
- Her zaman bir yoIu vardır.
There's always a way.
Her zaman başka bir yol vardır.
- There isn't always a way out.
- Her zaman bir çıkış yoktur.
There was always a way out.
Hep bir çıkış yolu vardır.
There's always a way
Dayanmanın her zaman bir yolu vardır.
But there's always a way to finagle something.
Ama her zaman aldatmak için bir yol bulunur.
At a hospital, there's always one sure way to deal with boredom.
Hastanede sıkıldığınızda her zaman bununla başetmenin yolunu bulursunuz.
Though there will always be mysteries, ergaster's new way of seeing the world is a milestone on the journey that will lead to us.
Bazı yerleri daima bir sır olarak kalacak olmasına karşın ergasterlerin dünyaya bu yeni bakış açısı yolculuğumuzda bize önderlik edecek önemli bir yapıtaşıdır.
And there's always a way to get through them.
Ve her zaman onlara ulaşacak bir yol vardır.
There's always a obstacle in the way.
O harika kişiyle tanışsanız bile, doğru zamanda olmayacaktır bu.
You taught me there was always a way out.
Bana her zaman bir çıkış yolu vardır diye öğretmiştin.
Right. So if there's an emergency, we always have a way out of Manhattan.
Yani acil bir durum olursa her zaman Manhattan'dan bir çıkış yolumuz var.
There's always a way out.
Her yolun bir sonu vardır.
- There's always been a way out.
- Ne? Baştan beri bir çıkış yolu vardı.
Well, if I've learned anything from films like Executive Decision or Passenger 57, there's always a way into the cargo hold. You're weird.
"Kritik Karar" ve "57 Numaralı Yolcu" filminden öğrendiğim bir şey varsa bagaj bölümüne girmenin bir yolu her daim vardır.
There's always a way out.
Her zaman bir çıkış yolu vardır.
There's always a way...
Her zaman bir yol vardır.
So you can see there are no hard feelings... if you want your Incardination for your church so much... if you want it so badly, there's always a way.
Gördüğün gibi kötü hisler yok. Kilisen için enkardinasyonu çok istiyorsan bunu gerçekten istiyorsan, her zaman bir yolu vardır.
Yeah, and there's always a chance that she feels the same way, right?
Evet, ve herzaman için onun da aynı şeyleri hissetme şansı var, değil mi?
If there's one thing I know about love, it's that we'll always find a way...
Aşk hakkında bildiğim bir şey var varsa, biz her zaman bir yol bulmak olacak olmasıdır...
Lucas, there's always a way.
Lucas.
It's just there's a certain way that cars need to be put in and brought out, and other people, they don't always understand the challenges of valet parking!
Arabaların parka hangi şekilde gireceği ve çıkacağı açık bir şekilde belli ve diğer insanlar uşağın park etmesine karşı çıkmıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]