There are no words traduction Turc
142 traduction parallèle
There are no words that could describe it.
Anlatmaya kelimeler yetmez.
There are no words for it.
O'nun için kelime yok.
There are no words to describe the beauty of the lady you are about to meet.
Tanışmak üzere olduğunuz bayanın güzelliğini tarif edecek kelime yok.
There are no words to express my gratitude for your mercy.
Minnettarlığımı ifade edecek kelime varmı bilmiyorum.
Maria... there are things that must be said sometimes... for which there are no words
Maria, bazen söylenmesi gereken şeyler vardırki onları anlatacak kelimeler bulamayız.
For some moments in life, there are no words.
Hayatta bazı anlar için, kelimeler yoktur.
There are no words to express what you're going to become.
Neye dönüştüğünü ifade edecek bir kelime yok.
There are no words to describe what he really was.
Onun gerçekte ne olduğunu tarif edecek kelime yok.
There are no words.
Hiçbir sözcük yok.
There are no words.
Kelimeler kifayetsiz kalır.
There are no words in the English language for it.
İngilizce'de bunu tarif edecek kelime yok.
There are no words to describe the loss of a child.
Çocuğunuzun kaybetmenin acısını iyi bilirim.
There are no words to thank you.
Nasıl teşekkür edebileceğimi bilmiyorum.
There are no words, G'Kar.
Sözcüklerle anlatılamaz, G'Kar.
I wish I could explain but there are no words.
Keşke açıklayabilseydim ama uygun kelime yok.
"Monica, there are no words- -"
"Monica, hiç bir kelime yok ki..."
There are no words!
Hiç bir kelime yok.
It was... Well, there are no words, really.
O çok tarif edecek kelime yok.
There are no words, there are just... What is it you've drawn here?
İçi boş, sadece... buraya çizdiğin şey de ne?
I must say, this apartment, it's... there are no words.
- Söylemem gerek, bu daire... bu daire.. Tarif edecek kelime yok.
"There are no words when I'm with you".
"Seninleyken, kelimeler yetersiz."
Sydney, there are no words to make this easy.
Sydney, bunu kolaylaştıracak kelimeler yok.
CARRIE, THERE ARE NO WORDS.
- Kelimelerle anlatılmaz, Carrie.
But what I realized is, there are no words for it.
Ama anladım ki, kelimeler yetmez buna.
¢ Ü There are no words left to speak ¢ Ü
"Söylenecek başka bir şey yok."
There are no words.
Söyleyecek bir şey bulamıyorum.
And, of course, the consequences were so horrendous, there are no words to describe it.
Ve tabii ki anlatmaya kelimelerin yetmediği şu korkunç sonucuna bakın!
But there are no words to describe degrees of what he's feeling right now.
Fakat adamın çektiği ağrının şiddetini anlatabilecek kelime yok.
There are no words spoken between them.
İkisi de birbiriyle konuşmaz.
There are no words that could ever express that, but I am so sorry.
Bunu ifade edebilmek için hiçbir kelime yeterli değil ancak çok üzgünüm.
There are no words in my head.
Kafamda hiçbir söz yok.
It's so incredibly selfish, there are no words.
İnanılmaz derece bencilce, başka bir şey denemez.
There are no words!
Bu kağıtta hiç bir şey yazmıyor.
There are no words to describe how glad I am you're back.
Geri döndüğüne ne kadar sevindiğimi anlatacak kelime bulamıyorum.
Zach... there are no words that can begin to describe the depth of my gratitude.
Zach... Sana şükranlarımı sunacak kelime bulamıyorum.
There are no words for you.
Yatacak yerin yok, Ludo.
There are no words, man.
Söyleyecek kelime bulamıyorum, ahbap.
Miss Carlos, I know there are no words that could possibly make this easier to bear, but maybe helping us find who took her away might bring you some comfort.
Bayan Carlos, söylenecek herhangi bir sözün acınızı azaltmayacağını biliyorum ama onu bulunduğu yere kimin götürdüğü konusunda yardımcı olursanız belki bu, sizi biraz rahatlatabilir.
YELLOW HAND : There are no fair words in the mouth of a white man.
Beyaz bir adamın ağzında güzel söz olmaz.
You are to witness the punishment of this man so that there can be no doubt in your mind that the words he spoke to you were a gross breach of the law.
Bu adamın cezasına tanıksınız. Aklınızda hiç şüphe kalmasın ki... size anlattıkları tamamıyla kanuna karşı gelmekti.
"There's no passion. It's boring." Those are your words.
"Tutkusuz, sıkıcı bir evlilik" Bunlar da senin sözlerindi.
Ed, there are no secret tricks or magic words.
Bu, hokus pokus diyerek düzeltilecek bir şey değil.
There are no big words, just little heads.
Büyük laf diye bir şey yok, sadece küçük beyinler var.
If the witch's words are true... ... there'll be no running, hiding here!
Cadi dogru söylediyse kacis yok demektir.
The only words you'll say there are "No comment."
Söylemen gereken tek şey "Yorum yok."
There are no right words to take away the one illusion... every kid is entitled to.
Her çocuğun sahip olduğu tek hayali elinden almak için söylenecek doğru bir sözcük yok.
There are no other words for it, Fancy. It is love. Oh, Mr Shinar.
Doğruyu söylemek gerekirse Fancy... bu aşk..
There are no other words to complete this phrase.
Bu cümleyi sonlandırmak için birşey bulamadım.
There are really no words to describle the experience...
Gerçekten harika bir tecrübe olacak.
Sometimes there are things in my head that are so purely what they are. that when I try to turn them into words, they're either are no words, or I just don't know how.
Bazen kafamda öyle saf şeyler oluyor ki onları sözcüklere dökmeye çalıştığımda ya kelime karşılıkları yok ya da ben dökemiyorum.
Are there no words?
Söylenecek bir şeyler yok mu?
there aren't any 65
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no accidents 24
there are many 28
there are none 51
there are three 23
there aren't 60
there are 1232
there are no rules 58
there are some 34
there are no 25
there are no accidents 24
there are many 28
there are none 51
there are three 23