English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ T ] / They tell me

They tell me traduction Turc

4,686 traduction parallèle
They tell me today's your first day as a profiler.
Bana, bugün sizin profil uzmanlı olarak ilk gününüz olduğunu söylediler.
they tell me. "We think she may be a danger to herself."
" Kendine zarar verebilir.
Not from what they tell me.
Bana söylendiği gibi değil.
That's what they tell me.
Öyle diyorlar.
They tell me to find the tapes and not to report it if she went missing.
Kayıtları bulmamı ve kaçırılırsa ihbarda bulunmamamı istediler.
15 years I put in, and then they tell me I need to take a pay cut.
15 yıl yanlarında çalıştıktan sonra maaşımda kesinti yapmaları gerektiğini söylediler.
They tell me you came back from the dead, Aaron... 2 1 / 2 hours without a heartbeat.
Ölümden döndüğünü söylediler Aaron. Kalbin 2.5 saat durmuş.
Tell me where they're holding her.
Sadece onu nerede tuttuklarını söyle.
No one would tell me, but I think they're... they're cutting their losses to protect Javadi.
Bana kimse bir şey söylemiyor ama Javadi'yi korumak için bağları koparacaklarını düşünüyorum.
They... they won't let me tell you.
Söylememe izin vermiyorlar.
Just tell me what they're planning.
- Ne planladıklarını söyle bana!
Tell me, how'd they do it?
Nasıl yaptıklarını anlatır mısınız?
All I have to do is... just sit up straight and go all wide-eyed, let you tell me about the menu and giggle at your jokes because they're funny.
Tek yapmam gereken şey düzgünce oturup, bana menü hakkında anlattıklarına gözlerimi faltaşı gibi açarak dinlemek ve komik oldukları için de gülmek.
If they're serious tell them to call me but unless their GMs themselves call
Yok eğer niyetleri ciddiyse beni arasınlar. Ayrıca bizzat genel müdürleri aramazsa kuvvetle ihtimal telefona bile çıkmam.
Tell him they're from me.
Ona benim verdiğimi söyle.
- Really? Tell me what they do. I'll give you $ 500.
Ne iş yaptıklarını söyle sana 500 $ vereceğim.
Tell me where they are, and everything will be OK!
Nerede olduğunu söyleyin ve her şey yoluna girsin.
They wanted me to tell them everything.
Herşeyi anlatmamı sağlamak istediler.
They not tell you about me?
Benden söz etmediler mi?
And, uh, they had some interesting things to tell me.
Ve.. Bana anlatacak bazı ilginç şeyleri vardı.
And when they appear, you'd better tell me.
Ortaya çıktıklarında da bana haber verseniz iyi olur.
Can you tell me what train they were headed to?
Hangi trene bineceklerini söyleyebilir misiniz acaba?
Please tell me they're done playing basketball.
Lütfen oynamayı bıraktıklarını söyle.
That won't happen again, but tell me, now that we've arrived at this point, now that they have come into our home, visited this upon our people, how would you counsel me to respond?
Fakat bana şunu söyle bu noktalara geldiğimize göre ve evimize bir ziyarette bulunup adamlarımıza bunu yaptıktan sonra nasıl bir karşılık vermemi beklersin?
Can you tell me how many hostages they've got up there?
Kaç tane rehinenin olduğunu söyleyebilir misin sana zahmet?
Centuries of science and they can't tell me what's wrong with my son.
Yüzyılların bilimi.. .. ve onlar, oğlumda ne olduğunu söyleyemiyor.
Hey, anyone want to tell me when they're getting my niece out of here?
Yeğenimin ne zaman buradan çıkarılacağını söylemek isteyen biri var mı?
I don't need a rubber ducky suit to tell me they're deploying in a specific pattern.
Belirli bir modele göre yayıldıklarını söylemesi için bir Oyuncak Ördek zırhına ihtiyacım yok.
Now you tell me what happens when they discover that Dr. Sanders is responsible for the blood thinner. They won't.
Şimdi bana kan incelticiyi Dr. Sanders'in verdiğini anladıklarında ne olacağını söyle?
Well, if they did, they're goddamned supermen, huh? Yeah, tell me about it.
- Yapmışlarsa Superman sayılırlar, ha?
Tell me something- - if these assassins, if they hadn't shown up, would you have ever let us know that you were alive?
Bana şunu söyle. Bu suikastçılar, onlar gelmeselerdi bize hayatta olduğunu söyler miydin?
Tell me what they're doing!
Ne yaptıklarını söyle!
Tell me what they're doing.
Ne yaptıklarını söyle.
"Complicated" is what all the married guys tell me when they want to sleep with me.
"Karışık" evli adamların benimle yatmak istediklerinde söyledikleri şey.
"Who did you tell? Why are they setting me up?"
Sonra da bana "Kime anlattın?" "Bana neden tuzak kurdular?" diye sorup durdu.
- So, tell me now : Where are they?
Söyle şimdi bana, neredeler?
They won't tell me anything!
Hiç bir şeye ulaşamıyorum. Bana hiçbir şey anlatmıyorlar!
They won't tell me the truth, and I... okay.
Bana gerçeği söylemiyorlar. Ben... Tamam.
You tell them they have one more hour to get me this file, or I press this trigger and we all die.
Artık zaman kalmadığını söyle. Ya bana dosyayı getirirler ya da tetiğe basarım hepimiz ölürüz.
They didn't tell me he had a girl.
Sevgilisi olduğunu söylememişlerdi.
i feel bad that i ruined their weekend, and i can tell they're pissed at me.
ve bana kızgın olduklarını anlayabiliyorum.
This may sound ridiculous, but I've had staff tell me they have no idea what's going on in my films.
Bu size saçma gelebilir ama... Filmlerimde ne olup bittiğine dair hiçbir fikirlerinin olmadığını söylemelerinden bıktım.
They don't tell me.
Bana söylemediler.
If you're asking me if his cover was blown, I can tell you this : the longer you leave an undercover out there, they get tired and depressed, sloppy.
Eğer gizliliğinin açığa çıktığını soruyorsanız, diyebilirim ki ; orada yaşadığın uzun süreli gizli hayat, seni yoruyor, baskı yaptırıyor, dikkatsizleştiriyor.
Now, listen, why don't you tell me about this crew that's been ripping you off- - who are they?
Şimdi, dinle, neden seni soyanlar hakkında bir şeyler anlatmıyorsun? Kim onlar?
They didn't tell me.
Bana söylemediler de.
Please, somebody tell me they killed that damn cat.
Lütfen biri bana o lanet olasıca kediyi öldürdüklerini söylesin.
So they weren't allowed to tell me anything.
O yüzden hiçbir şey söylemediler.
They don't tell me anything.
Bana bir şey söylemezler.
- I figured out what they were trying to tell me.
Bana ne demeye çalıştıklarını öğrendim.
- They-they don't want you to tell me the truth...
- Gerçekleri açıklamamı istemiyorlar...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]