Unfinished business traduction Turc
804 traduction parallèle
Come to think of it, Godfrey and I have a little unfinished business.
Bunu iyi düşün, Godfrey ile bitirilmemiş bir işimiz var.
I've got some unfinished business to take care of.
Onunla görülecek işim var.
I've got some unfinished business with him.
Onunla işim henüz bitmedi.
You see, I had some unfinished business here and I...
Gördüğünüz gibi henüz bitmemiş bir işim var ve ben...
I had some unfinished business, too.
Benim de henüz bitmemiş bir işim var.
Unfinished business of no importance.
Bir önem arz etmeyen yarım işler.
We still got some unfinished business.
Seninle bir hesabımız var.
- Oh, I left some unfinished business.
- İşin bir kısmını bitirmeden çıkmıştım.
Any unfinished business that you want me to take care of for you?
Yapmamı istediğin yarım kalmış bir işin var mı?
We got some unfinished business.
Onunla bitmemiş bir işimiz var.
I got unfinished business down here first.
Önce burada bitirmem gereken bazı işlerim var.
There's unfinished business here.
Bitirilecek işlerimiz var burada.
I got a little unfinished business with you and I'm just in the mood to finish it.
Bitirilmemiş küçük bir işimiz vardı, sonlandırmak için keyfim yerinde.
Now, I could expand on that, but I think Janey still has some unfinished business.
Sana bunu daha detaylı açıklayabilirdim ama Janey'nin henüz bitmemiş işi olduğunu düşünüyorum.
But we've got some unfinished business.
Fakat hala bitirilmemiş bir işimiz var.
- In this case, Meaning some unfinished business called Rienzi.
- Bu olayda Rienzi diye yarım kalmış bir iş.
We're spilling over with unfinished business.
Kapanmayan dosyaların içinde boğuluyoruz.
I have unfinished business at the bank.
Bankada. Ufak bir hesabım kaldı.
You and I still have unfinished business.
İkimizin hâlâ bitmemiş bir işi var.
Some unfinished business I had to attend to.
İlgilenmem gereken bazı bitmemiş işler var.
I left some unfinished business
Bitmemiş birkaç işim var.
- He has unfinished business.
- Yarım kalan işleri var.
What sort of unfinished business?
Ne tür yarım kalan işler?
No, baby. - Princess, I got unfinished business.
Ben de Chance Wayne'i hayatından sonsuza kadar çıkarırım.
What happened to your unfinished business?
- Charlie, ne dersin? - Geliyor.
Now, look, i have some unfinished business.
Bak... görülmemiş bir hesabım var.
- I'll be on it, but first I have some unfinished business to attend to.
- Onda olacağım, ama önce yapmam gereken bir işim var.
Yeah, we got unfinished business!
Onunla yarım kalmış bir işimiz var.
I got some unfinished business to take care of.
Halletmem gereken yarım kalmış işim var.
I have some unfinished business.
Bazı bitmemiş işlerim var.
We have some unfinished business.
Yarım kalan bir meselemiz vardı.
Got some unfinished business.
Yarım kalmış bazı işlerimiz var.
Mr. Anderson and I have unfinished business.
Bay Anderson ile ikimizin bitmemiş bir işi var.
I got unfinished business in Deaddog.
Deaddog'ta tamamlanmamış işlerim var.
You'd all have wanted to pile out, and I had that unfinished business to attend to.
Öylece oturmak istiyordun, benim de ilgilenmem gereken işlerim vardı.
I got me some unfinished business there.
Orada bana bazı bitmemiş iş var.
Leaving me to finish your unfinished business, huh?
Bitirlmemiş işini bitirmeyi bana bırakarak, ha?
But the Commodore had a lot of unfinished business.
Fakat Kaptanın bitirilmemiş bir çok işi vardı.
I've got some unfinished business in Missouri.
Missouri'de bitirecek isim var.
She's like the unfinished business of all that.
O kız tüm bunların içinde yarım kalmış bir iş gibi.
We have a little unfinished business.
Bitmemiş bir işimiz var.
I had some unfinished business.
Bazı işlerimi bitiremedim.
We gotta take care of some unfinished business.
Bazı yarım kalmış işlerle ilgilenmemiz gerekiyor.
And if I'm not mistaken, you and I have some unfinished business to take care of.
Eğer yanılmıyorsam seninle yarım kalan bir işimiz vardı.
There's unfinished business over there, MajorJohnson.
Orada yarım kalmış çok iş var Binbaşı Johnson.
Maybe I do have a little unfinished business.
Belki de bitmemiş küçük bir işim var.
Maybe it's for some unfinished business.
Bitmeyen bir iş içindir belki.
Looks like there's some unfinished business floating around here, huh?
Sanki bitmemiş bir meseleleri var gibi, ne dersin?
Kind of pride ourselves we leave no business unfinished.
İşlerimizi yarım bırakmak bizim için bir çeşit gurur meselesidir.
Our business must remain unfinished.
Projemiz yarım kalmak zorunda.
- But this business is unfinished.
- Ama bu iş henüz bitmedi.