Vital traduction Turc
2,816 traduction parallèle
You can see his vital points, but there is no way to hit them...
Can damarını görüyorum ama karşılık veremiyorum.
I also traveled to foreign countries on secret missions to find vital intelligence.
Ayrıca istihbarat edinme amacıyla gizli görevle yabancı ülkelere gittim.
Just more of the same. just keeping her kidneys and other vital organs working, And hoping for the best.
Böbreklerinin ve hayati organlarının işlevini korumaya çalışıyoruz ve en iyisini umuyoruz.
But happenstance and instinct are just as vital.
Fakat tesadüf ve içgüdü ise hayati önem arz eder.
I'm sorry, but that information is vital to the ongoing investigation.
Özür dilerim ancak bu bilgiler devam eden araştırma için hayati öneme sahip.
We're building something vital here together.
Hep birlikte hayati önemli şeyler inşa ediyoruz.
I said that she claimed to have information vital to the safeguarding of the Circus.
Kavşak'ın güvenliği ile ilgili hayati bir bilgiye sahip olduğunu iddia ettiğini söyledim.
Ricki Tarr claims to have information vital to the safeguarding of the Circus.
Ricki Tarr, Kavşak'ın güvenliği için önemli bilgilere sahip olduğunu iddia ediyor.
" Quote, information vital to safeguarding of the Circus, unquote
Alıntı... "Kavşak'ın güvenliği için hayati bilgi..." alıntı sonu.
Doing vital work in maintenance.
Bakımda hayati bir iş yapıyor.
- Really vital.
- Gerçekten hayati.
So young and vital
Gencecik ve dipdiriydim
- It stimulates the vital organs.
- Hayati organlarını canlandıracaktır.
She's using up all the vital supplies.
Bütün önemli eşyalarımızı sonuna kadar kullanıyor.
We've been monitoring your vital signs.
Bir süredir yaşamsal belirtilerini gözlemliyoruz.
It was considered to be the vital nutrient.
Hayati gıda olarak görülüyordu.
Now well into their 70s, doctors Campbell and Esselstyn are both vital and active.
Şu anda 70'lerinde olan Doktor Campbell ve Esselstyn hayat dolu ve aktif.
And it is vital that we move Quickly and invisibly as a team
Ve bu hareket çok önemlidir Hızlı ve görünmez olarak bir takım
Since then the discretion It is vital.
İhtiyatlı olmak çok önemli.
Did you get my e-mail about how vital it is that parents play and interact with them at home?
Ailelerin evde çocukları ile oynamasının ne kadar önemli olduğunu içeren e-maili mi almış mıydınız?
It's a completely different story when you hide vital information from me.
Benden hayati bir bilgiyi saklaman ise bambaşka bir olay.
Amir did vital research for us.
Amir bizim için hayati araştırmalar yaptı.
J Rod, have you seen Patient Zero's vital screens?
J Rod, Hasta Sıfır'ın hayati değerlerini gördün mü?
A very vital situation.
Çok hayati bir durum.
It is vital that we get China onside.
Çin'i kendi tarafımıza çekmemiz çok önemli.
And perhaps Ms. Gray has found a way to capture some vital portion of another person's essential energy and therefore has extended her own life.
Belki Bayan Gray diğer kişinin başlıca enerjisinin büyük bir kısmını almanın yolunu bularak kendi hayatını uzatmanın yolunu bulmuştur.
The sale of Bass Industries is in a delicate stage and it's vital that we at least present a unified family front.
Bass Sanayi'nin satışı oldukça hassas bir safhada ve en azından bir arada bir aile görüntüsü vermemiz çok önemli.
I thought maybe you'd start chaining them down. Although yanking out vital organs is a good way to keep the clients.
Gerçi müşterileri kaçırmamanın en iyi yolu hayati organlarını çıkarmak.
Your cover is vital to us, and I need to keep our meetings very private.
Gizliliğin bizim için çok önemli, buluşmaları gizli yapmalıyız.
It was developing in their own vital signs.
Kendi kendine rahatça gelişebiliyordu
Patient vital signs are consistent with those of addiction which convinced me that the relationship between patient dependency is interdependent, even symbiotic.
.. yapıldıklarında doğa ile aralarında harika bir bağ olacak Ve bu da bağımsızlığın sebebi olacak
Don't lie now, this is vital.
yoksa aynı mı kalıyor? Yalan söyleme, bu önemli!
Now, whatever it is might give us a vital clue as to how and why they appear.
O şey her ne ise, anomalilerin nasıl ve neden ortaya çıktıklarına dair hayati ipuçları verebilir bize.
The Department of Defence felt that the information in those documents was vital to national security.
Savunma Bakanlığı bu belgelerdeki bilgilerin ulusal güvenlik için hayati önem taşıdığını düşünmüş olmalı.
Dust Devil can't be both trivial and vital at the same time.
Dust Devil aynı anda hem önemsiz hem de hayati derecede önemli olamaz.
He's lucky. No vital organs were hit but he lost a lot of blood.
Organları etkilenmemiş ama çok kan kaybetti.
Well, I'm giving you a vital organ.
Önemli bir organımı veriyorum.
Guys, it's a vital organ.
Bu hayati bir organ.
The jedi are in control of a vital outpost on the jungle planet of Devaron, a temple.
Jedi, orman gezegeni Devaron'da önemli bir ileri karakolu, tapınağı, kontrol ediyor.
Seeking vital information he carries about secret hyperspace lanes called the Nexus Route, Separatist forces have taken him alive.
Nexus Rotası diye adlandırılan gizli Hiperuzay yolları hakkında taşıdığı önemli bilgileri isteyen Ayrılıkçı güçler onu sağ olarak ele geçirdiler.
They could prove vital in maneuvering our forces deep into remote Separatist sectors.
Kuvvetlerimizin, uzak Ayrılıkçı sektörlerin derinliklerine manevra yapmalarında önem arz edebilirler.
Carrying secret information vital to the Republic's war effort, Jedi Master Even Piell and Captain Tarkin were taken prisoner by the Separatists.
Cumhuriyetin savaştaki başarısı için çok önemli gizli bilgiler taşıyan Jedi Üstadı Even Piell ve Yüzbaşı Tarkin, Ayrılıkçılar tarafından yakalandılar.
Sorry to interrupt such vital work, girls, but it appears we're in a state of emergency.
Hayati çalışmanızı böldüğüm için üzgünüm kızlar ama şehirde acil bir durum var gibi görünüyor.
And taking a look at these numbers, Buzz, the fighters line up very closely with one another, both being ancient undead icons with very similar vital stats.
Şu sayılara bir göz at, Buzz dövüşçülerin verileri birbirine çok yakın ikisi de benzer hayati istatiskleri olan ölümsüz ikonlar.
We skip over this galaxy, then who's to say we won't skip over some vital piece of the puzzle, and then all of this, everything we've been through, will be for nothing.
Bu galaksiyi atlamamız durumunda bilmecenin çok önemli bir kısmını da atlamış olmayacağımızı kim söyleyebilir ki? Böyle bir durumda en başından beri yaşadığımız her şey boşa gitmiş olacaktır.
it is vital to find out how he died, and therefore...
Onun neden öldüğünü bulmam gerek, ve bunun için de...
Coming across the belongings was very important - - it was vital to the story.
Rastladığımız eşyalar çok önemliydi hikaye için can alıcıydı.
The old Edmontosaurus struggles to take in this vital nourishment.
Yaşlı Edmontozor hayatini besini alabilmek için mücadele veriyor.
Vital signs critical.
Vital durum kritik. Hayır, hayır
Everything, the vital substance that makes him what he is.
Onu o yapan hayati maddeyi.
Dad.
Vital durum düşüyor.