Vitals are stable traduction Turc
113 traduction parallèle
Vitals are stable.
Hayati bulgular stabil.
Vitals are stable. BP, 120 / 80.
Bulgular stabil, tansiyon 120 / 80.
Vitals are stable.
Yaşam belirtileri sabit.
Vitals are stable.
Hayati bulgular sabit.
Her vitals are stable.
Bulguları sabit.
Vitals are stable.
Tansiyon 130'a 70.
Vitals are stable.
Konuşma. Göstergeler normal.
Head contusion, brief LOC, broken arm, vitals are stable.
Başta yaralar, geçici şuur kaybı, kırık kol, hayati bulgular sabit.
Vitals are stable, pulse ox 98.
Hayati bulgular sabit, puls oksimetri 98.
Vitals are stable.
Hayat belirtileri düzenli.
Vitals are stable.
Göstergeler iyi.
- Vitals are stable.
- Hayati bulgular normal.
Vitals are stable.
Durumu sabitleşti.
Oxygen levels are up, vitals are stable.
Oksijen seviyesi yükseldi, temel göstergeler iyi.
Vitals are stable, but I need you to check for gross hematuria.
Temel göstergeler normal. Ama hematüriyi kontrol etmen gerekiyor.
Vitals are stable, but he's a pain.
Temel göstergeler normal.
His chest x-ray was normal, his vitals are stable, so let's discharge him.
Göğüs röntgeni normal.. .. hayati organları dengeli, yani onu çıkaralım.
Vitals are stable. Satting well on 50 percent.
Temel göstergeleri normal Satürasyonu iyi.
He's in some kind of coma but his vitals are stable.
Bir tür komaya girdi. Ama hayati verileri sabit.
His vitals are stable.
Hayati değerleri sabit.
- Nadia, is she...? - Her vitals are stable. But they're keeping her under sedation until we find an antidote for her condition.
- Yaşamsal faaliyetleri sabit ama durumu için bir panzehir bulana kadar onu uyutuyorlar.
Vitals are stable.
Hayati değerleri normal.
His vitals are stable, and everything looks good,
Hayati göstergeleri istikrarlı. Her şey iyi görünüyor.
All of his vitals are stable.
Yaşam sinyalleri stabil durumda.
Vitals are stable on this one.
- Bunda yaşamsal değerler sabit.
Vitals are stable but witnesses saw seizure activity.
Hayati değerler sabit ama görgü tanıkları nöbet geçirdiğini söylediler.
Vitals are stable and he's resting comfortably.
Hayati organları sağlam, ve rahatça dinleniyor.
- His vitals are stable.
- Yaşamsal göstergeler stabil.
Her vitals are stable, and Dubenko was closing up.
Hayati göstergeleri istikrarlı. Ben çıkarken Dubenko kapatıyordu.
Vitals are stable, crits are okay.
Hayati göstergeler istikrarlı. Hematokrit iyi.
Vitals are stable, abdomen's non-tender, wounds look superficial.
Hayati göstergeler istikrarlı, karın hassas değil, bıçak yaraları yüzeysel görünüyor.
Vitals are stable.
Hayati göstergeleri istikrarlı.
His vitals are stable.
Yaşamsal organları normal.
Vitals are stable.
Nabız normal.
- his vitals are stable, but will not remain so for long.
Hayati fonksiyonlar stabil, fakat uzun sürmeyecek.
His vitals are stable, he's oxygenating well.
Hayati göstergeleri normal, solunum iyi.
Vitals are stable, he's ready for the injection.
Hayati fonksiyonlar stabil. Enjeksiyona hazır.
Vitals are stable, for now.
Hayati fonksiyonlar şimdilik stabil.
No hemo or pneumothorax, vitals are stable.
Göğüs içi serbest kan ve hava yok. Yaşam bulgularım sağlam.
Newman's vitals are stable, but he hasn't regained consciousness.
Newman'ın hayati organları sabit, Ama henüz bilincini açamadılar.
She's been in and out Of consciousness, But her vitals are stable.
Bilinci gidip geliyor ama hayati bulguları stabil.
Vitals are stable, but the attacker bit her, and she's not sure when she had her last tetanus shot.
Hayati belirtileri dengeli fakat saldırgan onu ısırmış ve son tetanos aşısını ne zaman yaptırdığını hatırlamıyor.
Your kidney's have stabilized, and your vitals are stable, and... everything looks great.
Böbreklerin durumu iyi bulguların düzenli her şey iyi görünüyor.
Vitals are stable, but with a brain injury like this it's hard to tell.
Durumu aynı.. Ancak beyni zarar görüp görmeğini söylemek zor.
He's still unconscious, but his vitals are stable.
- Hâlâ şuursuz. Ama hayatî değerleri iyi.
- Stable and her vitals are strong.
- Dengeli. Yaşam verileri güçlü.
His vitals are fine and he's stable but it will require an intervention.
Değerleri iyi ve şu anda sabit ama bir operasyon gerekecek.
So her vitals are pretty stable, but her response to stimuli is getting weaker, which means the coma's getting worse.
Hayati değerleri sabit. Ama uyarıcılara tepkisi zayıflıyor. Bu da komanın kötüye gittiğini anlamına geliyor.
- I'm trying to get this guy stable, but his vitals are for shit.
- İyi misin? - Adamı stabil hale getirmeye çalışıyorum. Fakat hayati organları boku yemiş.
vitals are still stable.
Göstergeler normal.
Your son's stable, his vitals are good.
Oğlunuzun durumu sabit, hayati göstergeleri normal.