Way out traduction Turc
41,143 traduction parallèle
Celeste was my way out.
Celeste benim kurtuluşumdu.
I can see only one way out now.
Tek bir çıkış yolu var.
Caleb, can you help us find a way out of here?
Caleb, buradan çıkmamıza yardımcı olur musun?
Miranda, go downstairs and see if the prisoner's awake and take the chamber pot on your way out.
- Miranda, aşağı in ve mahkum uyanık mı bir bak Ve yol üstündeki kabı da odaya götür.
There's no way out.
- Çıkış yolu yok.
Uh, that'll be all, Deputy, and shut the door on your way out.
Uh, hepsi bu, Yardımcı, kapınıza gelip çıkış kapınızı kapatın.
Are you trying to wiggle your way out of this job?
Rahat durmayarak kendini bu işten kurtarmaya mı çalışıyorsun?
You come all the way out to Blue Spot.
Blue Spot'a kadar gelmişsin.
- Find their way out... - You don't know what you're talking about.
Boş konuşuyorsun.
[Hannah] And sometimes you take whatever way out you can find.
Ve bazen bulabildiğin herhangi bir çıkış yoluna girersin.
And I want to thank all of you for not being here today and not having this meeting with me or... or being seen on your way out.
Hepinize bugün buraya gelmediğiniz benimle bu görüşmeyi yapmadığınız ve çıkarken görünmediğiniz için teşekkür ederim.
But there is a way out.
Ama bir çıkış yolu var.
Oh, and he didn't force his way out.
Daryl çıkarken kapıyı da zorlamamış.
Maggie thought we needed a quick way out.
Maggie çabucak çıkabileceğimiz bir yere ihtiyacımız olduğunu söyledi.
You asked me for a way out. I had access to one.
Sen benden bir çıkış yolu istedin, benim de sadece bir tane var elimde.
Everyone has a way out.
Herkesin bir çıkış yolu vardır.
I'm gonna find us a way out of here.
Bizde burdan bir çıkış bulacağım.
A sandfly gouges a wound in the victims flesh in order to feed the parasitic roundworm forces its way out of the sandfly's head into the victim's blood.
Tatarcık beslenmek için kurbanın etinde bir yara açar ve parazitli solucanlar tatarcığın kafasının çıktığı yere, kurbanın kanına hücum eder.
From where I stand, it's the only way out of this.
Benim bakış açıma göre bu işten kurtulmanın tek yolu bu.
You know, you're out there, you're getting shit done in like a totally non-square way.
Dışarıya çıkıp geleneksel olmayan yollardan bir sürü şey hallediyorsunuz.
I'm sure you'll figure out a way to pay me back.
Eminim bana borcunu nasıl ödemen gerektiğini bulursun.
So let's just play their game for now, and we'll figure out a way to nail them later.
Şimdilik onlarla ters düşmeyelim. Tepelerine inmenin yolunu daha sonra buluruz.
Then we'll find another way to get him out.
O zaman onu çıkarmanın başka bir yolunu buluruz.
Only one way to find out.
Öğrenmenin tek bir yolu var.
Out of my way.
Önümden çekil.
Let's just figure out another way to move the money.
Parayı taşımanın başka bir yolunu bulmalıyız.
Out of the way!
Yoldan çekilin.
Get out of the way.
Yoldan çekilin.
Get out of the way!
Yoldan çekilin!
- Mm. If my baby makes up her mind to do something, you better get out of her way.
Eğer bebeğim bir şey yapmayı aklına koymuşsa yolundan çekilsen iyi edersin.
Yeah, life has a way of making everything work out.
Evet, hayat her şeyin bir çaresini buluyor.
But you can let me out here and then I'll walk the rest of the way.
Ama sen beni burada bırakabilirsin ve ben de yolun kalanını yürürüm.
You die out either way.
Her türlü ölen siz olursunuz.
I think that... we're all fucked any way it comes out.
Bence ne çıkarsa çıksın hepimiz boku yemişiz.
Get out of my way!
Çekilin yolumdan!
I'm just pointing out that most people don't look at ending somebody else's life the way they do their own.
Sadece çoğu insan için başkasının yaşamına son vermek kendi yaşamına son vermekle aynı değil.
That way if he does... come in, you can keep an eye out for him.
Gelirse aklında bulunsun.
But sometimes certain memories do have a way of sticking out.
Ama bazen belirli anılar ön plana çıkar.
And I knew that that is the way to stay relevant, to brand yourself to different fans, and to get yourself going out there in a social scene, in a different light with your clothes on.
Göz önünde olmanın ve farklı hayran kitlelerine kendinizi tanıtmanın yolunun bu olduğunu biliyordum. Sosyal etkinliklere katılmak ve farklı bir ışık altında giyinikken görünmek önemliydi.
It's just that it's not for me,'cause it's really way far out of town, and I don't like the money split there.
Ama bana göre değil pek ve şehirden çok uzak Oradaki para bölüşümünü sevmiyorum.
I know, I... but I need to get it out of the way.
Biliyorum ama aradan çıkarmak istiyorum.
The way we treat each other and... look out for each other.
Birbirimize karşı davranışımız, birbirimizi kollamamız...
Took out two dead ones on my way back.
- Evet. Dönerken iki tane ölünün icabına baktım.
And it won't turn out the way it did for your boy.
Bu sefer oğlunda olduğu gibi de sonuçlanmayacak ama.
I can take out that one on the way.
O taraftaki aylağı hallederim ben.
Morty, I assure you, I would never find a way to get out of family therapy.
Morty, seni temin ederim ki, asla aile terapisinden "kaçmak" için bir "yol" bulmam.
This can't really be the way I go out.
Sonum gerçekten de böyle mi olacak.
In a way that has no point, you just babble about defense budgets and the United Nations and then you pass out.
Hiçbir maksadı olmayan şekilde savunma bütçeleri ve Birleşmiş Milletler hakkında bir şeyler geveleyip bayılıyorsun sonra da.
Get out of my way, you ridiculous man.
Yolumdan çekil gülünç herif!
You know, uh, I've actually been trying to figure out a way to impress you for a while now.
Biliyor musun, bir süredir seni nasıl etkileyeceğimi düşünüyordum.
It was pointed out to me, not by Bonnie, that whatever attention I bring to the cause will be buried under the controversy of my methodology, so I'm gonna find another way.
Birisi gözümü açtı. Bonnie değil. Amacıma ulaşmak için ne kadar dikkat çekersem çekeyim seçtiğim yol yüzünden bir anlamı kalmayacak.
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of nowhere 149
out of town 49
outstanding 214
out of 299
out loud 97
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of interest 20
out of nowhere 149
out of town 49
outstanding 214
out of 299
out loud 97