English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / We'll go

We'll go traduction Turc

13,932 traduction parallèle
Hey, if you let go of thinkin we're gonna have bowls of fresh fruit in the house, I'll let go of sports.
Bu evde bir kase taze meyve yiyeceğimizi düşünmeyi bırakırsan sporu boş vereceğim.
Then we'll go with Taijutsu.
- Biz de Taijutsu kullanırız öyleyse.
Fine, if you want to go back and get the bomb, we'll go back and get the bomb.
Peki, madem gidip bombayı almak istiyorsun, gider bombayı alırız.
We'll see how the next few hours go.
Durumu oldukça hassas.
If you think that we should go to Princeton, we'll go.
Eğer Princeton'a gitmemiz gerektiğini düşünüyorsan, gideriz.
We'll go right now.
Hemen gideriz.
Pretty straightforward stuff, but I'll bring it in so we can go through it with a fine-tooth comb.
Her şey çok açık şekilde yazıyor ama daha derinden incelememiz için getiriyorum.
You should go home, get some rest, and we'll call you the second we have a lead on anything.
Sen evine git, dinlen eğer bir ipucu bulursak haber veririz sana.
Once we're off this mountain, you go your way and I'll go mine!
Bu dağa çıktığında başınız bela da olacak.
Let me catch my breath, then we'll all go.
Biraz dinleneyim daha sonra ayrılırız.
I guess I'll just go tell Robert that we won't be working together on this after all.
Sanırım gidip Robert Zane'e birlikte çalışamayacağımızı söyleyeceğim.
Look, let's just go through all the evidence and then we'll see where we stand, eh?
Tüm delilleri inceleyip görelim, bakalım nerede duracağız?
If you're still feeling this way after we talk to Kenneth we'll go straight to Lieutenant Tanner.
Kenneth'le konuştuktan sonra hala huzursuzsan doğrudan Komiser Tanner'a gideriz.
We'll go head-to-head later.
Bu konuda sonra kafa kafaya veririz.
We've got nothing to go on.
Tek elimizde olan görgü tanığının o zamanlar çocuk olduğu 30 yıllık bir ses tanımlaması. Elimizde üzerine gidebileceğimiz bir şey yok
Olynek's here, we'll go in tandem.
Olynek'te burada, sırayla gireceğiz.
- We go to the police, she'll run away again.
- Onu polise götür. - Polise gideriz ama yine kaçacak.
Oh, hey, why don't I watch them while you go to the meeting and we'll just meet up later at your place?
Sen toplantıdayken çocuklara baksam, sonra sizde buluşsak olmaz mı?
All right, fine. We'll go there.
Oraya gideriz.
We'll just go over to the other side.
- Şu tarafa geçelim.
We'll go to Le Dome tonight or tomorrow.
Bu gece ya da yarın Le Dome'a gideriz.
It's not even that expensive. I'll go out and buy some. I can collect them for free, so why would we buy them?
Bu yüzden mi gidiyorsun?
If we do that, we'll all go to jail. And I'm a cop.
İhbar edersek hepimiz hapsi boylarız.
If Callen is gonna contact him, I think that he'll probably go to the one place we know he operates from.
Callen onunla görüşecekse ilerini yürüttüğünü bildiğimiz tek yere gidecektir.
Now we'll go up in the service elevator to the 27th floor.
Yük asansörüne binip 27. kata çıkacağız.
You answer no to our questions, we'll all go away.
Tüm sorularımıza hayır cevabı verirseniz. biz de buradan gideriz.
We'll go see Lem, get some big boy toys, - Go to the cabin.
Lem'den büyüklere göre oyuncaklar alıp kulübeye gidelim.
A Yankee doctor told us, if we go to Seoul by next month, he'll cure him.
Amerikalı bir doktor bize gelecek aya kadar Seul'a gidersek tedavi edeceğini söyledi.
We'll all go down.
Hepimiz mahvoluruz.
You go over first, and then we'll help Scott.
Sen önden çık, sonra da Scott'a yardım edelim.
I know I said that we're barely friends, but the truth is... ♪ Father, please don't let me go ♪... I've never really had any friends.
Adam akıllı tanışmıyoruz dediğimi biliyorum ama gerçek olan şu hiçbir zaman arkadaşım olmadı.
We'll take it from here. Let's go.
Sonrasını biz devralıyoruz.
We'll go back to Bedri and Valentina's.
Bedri ve Valentina'nın yanına döneceğiz.
We'll go go to another country.
Başka bir ülkeye gideceğiz.
I guess we go around claiming'we seen vampires, they'll call us crazy.
Gittiğimiz yerlerde vampir gördüğümüzü iddia etsek bize delirmiş derler sanırım.
But the further we go, the more you'll know the difference.
Ama daha da ilerlersek aradaki farkı anlarsın.
Come on, honey. We'll go in here.
Hadi canım içeri gidelim.
We'll go home instead.
- Hadi eve gidelim.
Now we'll go up and see that he eats something.
Hadi içeri girip yemek yiyor mu diye bakalım. Gel hadi.
I'll fill you in as we go along.
En kısa sürede sana döneceğim.
Of course, we'll take care of you wherever you decide to go.
Tabi ki, sana bundan sonra da biz bakacağız.
Sammy will call, we'll send him the money, and we'll all go home.
Sammy arayacak, ona parayı yollayacağız ve evimize gideceğiz.
Ah, pick a country, any country, any spot on Earth, and we'll go.
- Bir ülke seç. Herhangi bir ülke. Dünyada herhangi bir yer.
He'll wrap this up quickly, and as soon as it's done we should go someplace.
Bunu çabucak halledecektir. Halleder halletmez bir yerlere gitmeliyiz.
If you go in there hot, we'll never make our deadline.
Oraya bu sinirler giderseniz, tanınan süre sonuna kadar bunu çözemeyiz.
There will just be some votes... votes we've probably worked our asses off on for God only knows how long that'll suddenly go a different way.
Sadece bir oylama olacak... Kazanmak için tanrı bilir kaç gün boyunca kıçımızı yırttığımız oylar birden başka yerlere gidecek.
Go, go, go. We'll get over there if we can.
Biz de yetişebilirsek geliriz.
All right, in the meantime, we'll go meet with Jefferson Jackson.
Bu sırada biz de Jefferson Jackson ile tanışmaya gideriz.
We'll all go together.
Hepimiz beraber gideceğiz.
I said we'll all go together!
Hepimiz beraber gideceğiz dedim!
We'll go there and wait it out with the Night Terrors.
Oray gidip Gece Terörleri ile beraber bekleyeceğiz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]