We should be together traduction Turc
267 traduction parallèle
For I realise that nothing matters, except that we should be together, now and forever.
Sonsuza kadar beraber olmamız gerektiğinden başka... hiçbir şeyin önemi yok.
" I realise that nothing matters, except that we should be together,
" Sonsuza kadar beraber olmamız gerektiğinden başka...
For I realise that nothing matters except that we should be together, now and forever.
Sonsuza kadar beraber olmamız gerektiğinden başka... hiçbir şeyin önemi yok.
Actually, we should be together all the time.
Aslında hep böyle yaklaşsak birbirimize.
I thought we should be together our entire lives.
Ölene kadar ayrılmamamız gerektiğini düşünüyordum.
Perhaps we should be together. A joining of free, independent warrens.
Belki de hep birlikte olmalı ve özgür kolonilere katılmalıyız.
We should be together.
Beraber olmalıyız.
I just think we should be together all the time.
- Hiçbir zaman ayrılmamalıyız.
We should be together.
Birlikte olmalıyız.
I think we should be together. It's nothing personal, but...
- Hâlâ birlikte kalmalıyız diyorum.
Aunt Zora, my point is that we are family. And we should be together.
Zora yenge, ben sadece aile olduğumuzu ve bir arada olmamız gerektiğini söylüyorum.
Ma'am, we should be together.
Birlik olmalıyız. Tabancam var.
Kyle, I really don't think that we should be together anymore.
Kyle, Gerçekten artık birlikte olmamamız gerektiğini düşünüyorum.
I really don't think that we should be together anymore.
Gerçekten artık beraber olmamamız gerektiğini düşünüyorum.
- Kyle, I really don't think we should be together anymore.
- Kyle, Artık gerçekten birlikte olmamamız gerektiğini düşünüyorum.
I think we should be together.
Bence birleşmeliyiz.
We should be together.
Birlikte olmalıydık.
And we should be together.
Biz bir arada olmalıyız
isn't it marvelous to think that after tonight we should always be together?
Bu geceden sonra hep birlikte olacağımızı düşünmek harika değil mi? Evet.
What a world-astounding collaboration we should be, you and I, together.
Şimdi, ne kadar dehşet verici bir işbirliği yapabileceğimizi düşün. Sen ve ben, birlikte.
It would be a very fine thing I believe to pass our lives together with our common scientific dream to work together constantly in our search and any discovery that we should make no matter how small would deepen the friendship
İnanıyorum ki hayatımızın geri kalanını birlikte, ortak bilimsel ruyamızla geçirmemiz iyi olur. Araştırmalarımızda devamlı beraber çalışmak ve yapacağımız her buluş ne kadar küçük olursa olsun halihazırda olan arkadaşlığımızı derinleştirecek ve birbirimize olan saygımızı artıracak.
- Laura.! He'll find us together, Laura... as we always have been, as we always should be, as we always will be.
Bizi birlikte bulacak, Laura her zaman olduğumuz gibi, her zaman olmamız gerektiği gibi, her zaman olacağımız gibi.
To be really safe, we should go together.
İşi sağlama almak için, birlikte gitmeliyiz.
We should not be seen together, Tom.
Birlikte görülmemeliyiz, Tom.
Do you think we should be seen together?
Birlikte görünmemiz gerektiğini düşünüyor musun?
We should just be happy that we are together and travelling in the right direction.
Beraber olup doğru yönde seyahat ettiğimiz için mutlu olmalıyız.
I don't think we should be seen together until we meet at Eddie's.
Eddie'nin yerinde buluşana kadar birlikte görünmemeliyiz.
Simon, do you think we should be seen together?
Simon, buluşabilir miyiz?
- Laura.! - [Door Rattling] - He'll find us together, Laura... as we always have been, as we always should be, as we always will be.
Bizi birlikte bulacak, Laura her zaman olduğumuz gibi, her zaman olmamız gerektiği gibi, her zaman olacağımız gibi.
It's going to be cloudy and rainy all day, but Sunday is going to be sunny and beautiful, and I think that's the day we should get together and rendezvous.
Bütün gün bulutlu ve yağmurlu olacak ama pazara hava güneşli ve güzel olacakmış. Sanırım o gün için randevulaşıp beraber olmalıyız.
You know you and I really should get aquainted from now on we'll be spending a lot of time together.
Sen ve ben birbirimizi tanımalıyız. Bundan sonra, birlikte çok vakit geçireceğiz.
We should just be thankful for being together.
Sadece birlikte olduğumuz için bile minnettar olmalıyız.
We should be working together.
Birlikte hareket etmeliyiz.
I think we should be able to talk together, the two of us.
Ben beraber konuşabileceğimizi düşünmüştüm. İkimiz.
We should be together.
Lütfen nerede olduğunu söyle.
We should be struggling together!
Birlikte mücadele etmeliyiz!
We're going to be together in Boston, and I think we should get married.
Boston'da birlikte olacağız. Bence evlenmeliyiz.
It's not the kind of thing that should we should, you know, look forward to, like it's hanging over our heads all day that we're gonna be in bed together at night. Right.
Doğru.
Tom's book should be really exciting due to the times we had together.
Beraber yaşadıklarımız düşünülürse Tom'un kitabı çok heyecanlı olmalı.
So together, we should be able to make a clear, strong contact.
- Yani birlikte temiz ve güçlü bir temas kurabiliriz.
I think you should be staying here on Fridays and Saturdays so that we can work together. You can sleep there in the studio.
Bence birlikte çalışabilmemiz için cuma ve cumartesileri burada kalmalısın, orada stüdyoda yatabilirsin.
We should be working together.
Beraber çalışabilirdik.
He gave me this big speech about how even though we live together still, he thinks that we should be able to see other people, so I said, "That's okay." But it backfires on him every once in a while.
Başka insanları da görebileceğini düşünüyor, ben de tamam dedim ama bir süreden beri bu söylediği onun aleyhine geri tepip duruyor.
Look, under the circumstances I don't really feel that we should be in business together.
Hâl böyleyken birlikte iş yapmamız doğru değil bence.
Or Rachel and I should be together and we should get some kind of message service.
veya Rachel ve ben birlikte olabilir ve birlikte bir tür mesaj kaydı yapıyor olabilirdik.
I think we should... be together.
Bence biz birlikte olmalıyız.
Should I tell Aniki... if we got together... like, join up with them... our family will be bigger?
Aniki'ye, onlarla birleşirsek... ailemizin büyüyeceğini söylemeli miyim?
Yeah, we should get together sometime, that'd be good.
Evet, bir ara görüşelim, iyi olur.
"We should get together sometime, that'd be good"?
"Evet, bir ara görüşelim, iyi olur" öyle mi?
Okay, I was upset that you canceled our weekend, but then I realized- - why should we spend this time apart when we can be together doing something you like?
Alışılması gereken, değişken kişiliğe sahip birisi. Hiç şüphe yok.
Ok, so, as the head of the contract department, what I do is I sit down with all our corporate officers and, uh, together we draw up the various... ( Doug ) I should be listening.
Kontrat bölümünün başkanı olarak kurumsal yetkililer ile bir araya gelip genel.
we should talk 155
we shouldn't 98
we should go 706
we should do this more often 34
we should stop 39
we shouldn't do this 20
we should 517
we should go inside 16
we should go out 20
we shouldn't be here 56
we shouldn't 98
we should go 706
we should do this more often 34
we should stop 39
we shouldn't do this 20
we should 517
we should go inside 16
we should go out 20
we shouldn't be here 56
we should go now 26
we should split up 47
we should get going 181
we should celebrate 72
we should do something 40
we should have 27
we should get started 41
we should probably 28
we should go back 35
we should do it 27
we should split up 47
we should get going 181
we should celebrate 72
we should do something 40
we should have 27
we should get started 41
we should probably 28
we should go back 35
we should do it 27