White man traduction Turc
2,469 traduction parallèle
Talk to the white man, he has something in his belt.
Beyaz adamla konuş, kuşağında bir şey var.
White man!
Beyaz adam!
Science, English, white man's medicine.
Bilim, İngilizce, beyazların sağlığı...
You're anything to me, blood. The amount of white man I get.
Benim için hiçbir değerin yok.
And this white man comes in and he says,
Ve bu beyaz adam geldi ve bana,
I'm telling you, he always used to say, " leave the guilt for the white man.
Söylüyorum işte size, her zaman derdi ki, " Suçluluğu beyaz adama bırakın.
Did you know that every US president has been a straight white man?
Biliyor muydun, tüm Amerikan Başkanları eşcinsel olmayan beyaz erkekler?
Your father, a white man, lost his job because people like this are willing to work for nothing!
Baban, beyaz bir adam bu insanlar yüzünden, işini kaybetti!
He's not among the dead? The only white man accounted for is Simmerson.
Unuttuğum bir şeyler varmış gibi.
How many advantages can one person have I'm a white man, you can't even hurt my feelings.
Daha ne kadar avantajlı olabilirim? Ben beyaz bir adamım. Benim duygularımı bile incitemezsin.
Why does that old white man stay here?
Neden şu yaşlı beyaz adam burada kalıyor?
Young white man with a colored child?
Genç beyaz adam ve zenci çocuğu mu?
George Bush has fucked up so bad, he made it hard for a white man to run for president.
George Bush o kadar fena s... tı ki bir beyazın başkanlığa aday olmasını yokuşa sürdü.
People are like, " Give me a black man or a white woman, a giraffe, a zebra... anything but another white man.
İnsanlar diyor ki, "Bana siyah bir erkek, beyaz bir kadın... "... bir zürafa, zebra, ne olursa ver ama bir beyaz daha istemem!
That's right, if you see a black woman with an overweight white man, that means her credit is fucked up.
Kesinlikle. Şişman, beyaz bir erkeğin yanında siyah bir kadın görürseniz anlayın ki kadın kredi kartı borcuna batmıştır.
Do you know what the white man that lives next door to me does for a living?
Eddie Murphy, görüp görebileceğiniz en komik oyunculardan biri. Yan komşum olan beyaz adam ne iş yapıyor, biliyor musunuz?
See, the black man gotta fly to get something that the white man can walk to.
Beyazların yürüye yürüye gelebildiği bir yere varmak için siyahların uçması gerekiyor.
White man...
Beyaz adam.
Walk away, white man, or I dial 911.
Yaylan, beyaz çocuk, yoksa 911'i ararım.
Blow a hole in a white man, you get respect shot at number 1.
Beyaz bir adamı öldürmek önemsiz, saygı görmek için 1 numarayı vurursun.
You know, you want to stir shit up say you riding with Al-qaeda taking flight on a white man.
Yani bilirsin, coşturmak için El-Kaide'li bir beyazla uçuş yapmanın iyi olacağından bahsedersin.
White man even got you talking by his rules now.
Beyaz adam bile seni kendi kurallarıyla konuşturuyor.
I'm just trying to see how she developed this theory. Accusing a black man when everybody knows that serial murder is a white man's crime.
Siyah bir adamı suçlayan bu teoriyi nasıl geliştirdiğini anlamaya çalışıyorum, herkesin bildiği gibi seri cinayetler beyaz adamların işidir.
White man's gotta rule the world.
Beyaz adam dünyaya hükmetmeli.
White man won't be denied.
Beyaz adam hüsrana uğramayacak.
The white man has created a system with so much excess, that even poor motherfuckers are fat.
Beyazlar öyle dengesiz bir sistem yaratmışlardır ki bu düzende, fakirler bile şişmandır.
Enough lecture on the white man's oppression.
Beyazların baskısıyla ilgili yeterince nasihat verdin.
I was just elucidating on the white man's burden, dawg.
Onu sadece, beyazların sorumlulukları ile ilgili aydınlatıyordum, dostum.
Still railing on the white man?
Hala beyaz adamdan mı bahsediyorsunuz?
I don't hate the white man no more.
Artık beyaz adamlardan nefret etmiyorum.
I'm just staying here in Iraq, eating my pound cake, playing on a white man's team.
Ben sadece burada durmuş, bir şeyler atıştırıyorum ve de beyaz adamla aynı takımda oynuyorum.
Would the white man make a story about Auschwitz, where the inmate falls in love with the guard and they go off singing love songs with dancing swastikas?
Beyazlar, Auschwitz öyküsü anlatacağı zaman bile çaresizce aşka kapılan bir çifti aşk şarkıları söyleyerek dans ederken gösterir.
Think like a white man.
Beyaz bir adam gibi düşünsene.
Last time the white man gave my people something, it was blankets laced with typhoid.
Beyaz adamlar, halkıma en son bir şeyler verdiğinde tifo salgını vardı, ve battaniye dağıtıyorlardı.
You gotta give the white man his props.
Beyaz adama hakkını vermek lazım.
I'll sell you to a bad man who'll send you into white slavery!
Seni kadın ticareti yapan kötü bir adama satacağım!
The man with the white gloves, who protected him with his life.
Bilirsin işte, hani, şu canı pahasına kupayı koruyan beyaz eldivenli olanlar.
The man in white.
Beyaz gömlekli adam.
What can you really call a white man that really digs deep? "Hey cracker!" " Uggh, ruined me day, boy shouldn't have called me a cracker.
Beyaz bi adama incitici ne söylenebilir ki? "Lan! Soluk benizli!"
There's this white-haired man working there, and he wants to give you a bunch of money.
Orada çalışan beyaz saçlı bir adam sana bir sürü para vermek istiyor.
A white-haired man?
Beyaz saçlı adam mı?
Bridge, this white-haired man- - he wouldn't be Santa by any chance?
Bridge, bu beyaz saçlı adam, Noel Baba değil, değil mi?
You spoke to the wrong white-haired man.
Yanlış beyaz saçlı adamla konuşmuşsun.
Bridge, there was only one white-haired man.
Bridge, sadece bir tane beyaz saçlı adam vardı.
I mean, I know you're only here'cause you want to look for the white-haired man.
Burada olmanın tek sebebinin beyaz saçlı adama bakmak olduğunu biliyorum.
The man you and your friends killed - he had DNA from a white - throated monkey on his clothes.
Arkadaşlarınla öldürdüğün şu adam vardı ya? Giysilerinde beyaz boğazlı maymun DNA'sına rastlandı.
Especially if they see, like, a white girl with a famous black man, ooh, they get fucking mad.
Özellikle de ünlü bir siyah adamın yanında beyaz bir kız gördüklerinde. Acayip sinirleniyorlar.
White men are getting in trouble for saying the wrong words, man.
Yanlış laflar ettikleri için beyazların başı derde giriyor.
It's unbelievable, man. And a lot of white guys...
Bu inanılmaz, dostum.
That's right, man,'cause we live in a crazy time where Dr. King and Mr. Mandela's dreams are coming true, and black people, and white people, and Asians, and Indians, and everybody's hanging out together,
Dr King ile Bay Mandela'nın hayallerinin gerçekleştiği inanılmaz bir devirdeyiz. Siyahlar, beyazlar, Asyalılar, Kızılderililer, herkes birlikte takılıyor.
Is a holiday where once a year the blue-collar man gets to go into the home of the white-collar man, eat his food, sleep in his bed and fuck his shit up.
Tatile. Yılda bir kez, mavi yakalı adam beyaz yakalının evine gidecek, onun yemeğini yiyecek,.. ... yatağında uyuyacak ve karısını becerecek.