Who's that man traduction Turc
1,822 traduction parallèle
That I'm going to work there, while there's an innocent man in prison who can't do anything?
Masum bir çocuk hapiste yatarken hiçbir şey yapmadan çalışmaya devam mı edeceksin?
Who's that man you were talking to back there?
Şu konuştuğun adam da kimdi?
And there's only one man I know who can do that.
Bunu yapabilecek tek bir kişi var.
The monsignor thought it was the same man... who figures in an old story that's been popular in Aosta for centuries.
Monsenyöre göre, Aosta bölgesinde çok popüler olan eski bir öyküdeki karakterle aynı kişiydi.
So girls like Kay Mortimer go around stealing other people's husbands and gad about with entirely unsuitable types like that young man who's always hanging around her.
Kay Mortimer gibi kızlar da gidip, birinin kocasını ayartabiliyorlar. Sonra da en uygunsuz tiplerle sürtüyorlar. Neydi o sürekli çevresinde dolaşan gencin adı?
You don't seem to wanna accept the fact that you're dealing with an expert in guerrilla warfare. With a man who's the best with guns, with knives, with his bare hands. A man who's been trained to ignore pain, ignore weather.
Gerilla savaşında uzman olan, her türlü silah, bıçak ve ellerini çok iyi kullanan, doğa şartlarına ve acıya dayanıklı vahşi doğada hayatta kalmak için eğitilmiş bir keçinin bile midesini kaldıracak şeyleri yemeye alışmış birisiyle karşı karşıya kaldığınızı kabullenmek istemiyorsunuz.
Well, that's a man who doesn't understand the Military on the ground.
Anlaşılan o ki ; ordunun orada ne yaptığı ile ilgili hiçbir fikri yoktu.
It became at least plausible to me that this man wasn't even guilty of anything other than being there when the sweep occurred. And here was a guy who was murdered in detention.
Bu adamın, orada bulunmasından ve zamansız ortaya çıkışından başka bir suçu olmadığı ve alıkonulup, gözaltında öldürüldüğü en azından bana inandırıcı gelmeye başladı.
I'm not looking for a man, temporarily or permanently, and especially one who uses his prick as a compass. That's all it takes.
İlgilendiği bu.
Hey, Charlie, who's that man with my father?
Hey, Charlie, babamın yanındaki adam kim?
I mean, I'm sure she's gonna miss it, but I have a feeling that what she'll always remember is that once upon a time, there was a man who cared so deeply about her,
Özleyecektir tabii ama içimden bir his her zaman şöyle hatırlayacak diyor. Bir zamanlar onu gerçekten önemseyen uğruna her şeyden vazgeçmeye razı bir adam vardı.
Larry, that does not sound like a man who's sick at all.
Larry, hiç hastaymışsın gibi gelmiyor.
I do have it rough, and that's coming from a man who knows a teensy bit about adversity.
Çok ağır bir durumdayım ve bunu sıkıntılı bir süreçten geçen bir adam söylüyor.
That's funny you should mention that because I just discovered yesterday that my wife has been working for some time with a man who claims he can see the dead.
Buna değinmen ilginç. Çünkü dün, karımın bazı zamanlarda, ölüleri gördüğünü iddia eden bir adamla çalıştığını keşfettim.
That's what makes your old man who he is.
Zaten babacığını tanımlayan şey bu.
I've got a whole congregation who will attest taking away this man's license would just be another demerit on a system that has already failed them.
Cemaatim, bu adamın elinden doktorluk lisansını almanızın, zaten onları hüsrana uğratan sistemde bir yanlış daha yapılması anlamına geleceğine şahitlik edecektir.
I'd say that's not a man who understands it's over.
İlişkinizin bittiğini anlamadığı çok açık.
Okay, and I totally understand that. But if you take that letter I'll lose my place at Berkeley and a chance to be with the man I love who I think loves me.
Peki, tamamıyla anlıyorum ama eğer o mektubu alırsan Berkeley'deki yerimi ve beni sevdiğini sandığım adamla beraber olma şansını kaybedeceğim ve bundan 15 yıl sonra o mutsuz bir evlilikte kısılı kaldığında..
Please, do not make it like it wasn't in the least that satisfying to fuck the wife of the man who turned your precious little book into your big shitty movie.
Lütfen bana o değerli kitabından bok gibi bir film çıkartan adamın karısını sikmekten zevk almadığını söyleme.
And others would say, "You know what's weirder than that? A grown man bringing another grown man a big box with a bunch of chipmunks in it who not only speak English but can sing."
Daha da tuhaf olan, bir yetişkinin bir başka yetişkine konuşan ve şarkı söyleyen bir kutu sincap getirmesi.
That's who this man was.
Bu adam böyle biriydi işte.
That's who he is. Look, O'Hara, I think it's nice that you care for your partner, but he is a grown man.
O'Hara, ortağınla ilgilenmen hoş ama o yetişkin biri.
Aren't you the man who told me to live every week like it's Shark Week and that nothing's impossible except for dinosaurs?
Her haftayı köpek balığı haftası gibi geçirmemi söyleyen sizdiniz. "Dinazorlar hariç hiçbir şey imkansız değildir" demiştiniz.
- Maybe. But that doesn't look like a man who feels trapped.
Yine de kapana kısılmışa benzemiyor.
That looks like a man who knows he has a way out.
Çıkış yolunu bilen birine benziyor.
'cause when word got back here that there was a man with a broken spine on the plane who could suddenly walk again, well...
Çünkü uçakta belkemiği kırılmış Çünkü uçakta belkemiği kırılmış bir adam olduğu duyulduğunda tekrar yürüyebilen biri,, yani...
Because he's the kind of man who puts a woman's honor before his own, and that's the kind of man you marry.
Çünkü o bir kadının gururunu kendininkinden önce gören bir adam ve bu da onu evlenilecek adam yapıyor.
A honeymoon at a romantic Mexican resort that's prepaid on my credit card because I wanted to surprise the man who jilted me.
Meksika'da romantik bir balayı yapacaktık. Beni terk eden adama güzel bir sürpriz yapmak adına harcamaları kendim karşılamıştım.
In truth, everyone on wisteria lane was more than willing to help caos adjust to fe as a blind man- - everyone, that is... but his wife, who was quickly starting to feel she was the one with the handicap.
Gerçek şuydu ki... Wisteria Lane'deki herkes, Carlos'un içinde... bulunduğu duruma alışmasına... yardım etmek için istekliydi... Ama karısı...
I think that Cash and his friends will want to repeat that to who ordered the murder of Solal and this man could be your boss
Dostumuz Cash bu işin arkasındaki adam. Ve bu adam aynı zamanda örgütün patronuna çalışıyor :
that I wish no harm to come to a great man who has for years enjoyed and deserved His Majesty's good graces.
Majesteleri'nin takdirini kazanmayı başarmış büyük bir adama zarar gelmesini istemem.
Yet what I hear is that you left a little girl being about Becky's age, who's crying herself to sleep every night over losing her old man.
Ama duyduğuma göre arkasında her gece yatmadan önce ağlayan Becky yaşlarında küçük bir kız bırakmış oldu.
Look, Francesca, as an ethical journalist and a man who's dedicated to the truth, I think you should know that your boyfriend was probably...
Bak Francesca, ahlaklı bir gazeteci ve kendini doğrulara adamış bir adam olarak erkek arkadaşının muhtemelen...
Who's that, my man?
Bu da kim, adamım?
Who's that man in his underwear?
İç çamaşırıyla gezen adam kim?
And if Michael as a young man manages to blow out Alek's brains because that's all he'll ever think about he'll still wish it was him who died on that cold concrete floor when he was just a boy.
Eğer Michael bir genç olarak Alek'in beynini patlatırsa çünkü tüm düşüncesi bu olacak sadece çocukken onun soğuk beton bir zeminde ölmüş olmasını dileyecek.
Who's that man?
O adam da kim?
I'll tell you - a man who was just released from prison, that's who.
Hapisten yeni çıkmış biri.
Who's that extravagant man with the fat belly?
Şu abartı giyimli şişman adam kim?
Trixie said the man who raped her told her that she was "beautiful on the outside" but impure.
Trixie ona saldıran adamın "dışın güzel ama iffetsizsin" dediğini söyledi.
When you return to the mainland, tell someone in authority that here is an island and on it is a man who's desperate to get to his home and the ones he loves.
Ana karaya döndüğünüzde yetkili birine burada bir ada olduğunu ve o adada evine ve sevdiklerine ulaşma umudu olmayan bir adam olduğunu söyleyin.
I was thrown that you went behind my back to look for a man who made my tender, formative years pure misery.
Benim uzun yıllar boyunca saf ızdırap ile hassas biri olmamı sağlayan, geçmişimde kalmış bir adama bakmak için gitmenizi önemsemiyorum.
Every item scrutinized in the room told a story precisely crafted for, despite the fact that Dwight Dixon's life had simply gotten up and left him the lack of visible signs of trauma told a far more logical tale of a man who had simply died of natural causes.
Odada incelenen her nesne, çok ustaca hikayeler anlattı. Dwight Dixon'ın ruhu, doğrudan ve öylece vücudunu terk etmesine rağmen, kanıtların yetersizliği bu adamın eceliyle öldüğünü gösteriyordu.
That he's the mystery man, that there's some big secret, that he's the person who really fucked me up.
Gizemli adamı oynuyormuş da, büyük bir sır varmış da... Beni alt üst eden oymuş da...
I thought... beneath that professional exterior is a man who stopped living.
Profesyonel... dış görünümünün altında yaşamayı bırakmış bir adam olduğunu düşündüm.
Watt must think that by shaking your hand I'm able to tell whether you're... if I'm a man who could kill his wife?
Neler oluyor? Bay Watt benim elinizi sıkarak şunu söylememi bekliyor... Benim karısını öldüren adam olup olmadığımı.
But whatever you dreamt doesn't change the fact that there's a man accused of murder who needs someone to mount his defense.
Ama her ne gördüyseniz, bir adamın cinayetle suçlandığını ve onu savunacak birine ihtiyacı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bonnie, who... who's that man with Melissa?
Bonnie, kim.... Melissa'nın yanındaki adam kim?
So all you have to do is tell me if you recognise the man who attacked you, and that's it.
Tek yapman gereken sana saldıran adamı teşhis edip onu bana söylemen, hepsi bu.
It's hard to fell someone like that in battle, because what is pain to a man who plays Veena on his intestines?
Öyle bir durumda olmayı anlamak zor, çünkü, Veena'yı bağırsaklarınızla çalmak nasıl bir acıdır?
that there's another man out there who committed the crime that I am serving time for.
Yani cezasını çektiğim suçu işleyen kişinin bir başkası olduğunu.
who's that 2692
who's that guy 128
who's that girl 108
who's that lady 20
who's that woman 20
who's that from 19
who's that for 26
that many 28
that man 302
that man there 19
who's that guy 128
who's that girl 108
who's that lady 20
who's that woman 20
who's that from 19
who's that for 26
that many 28
that man 302
that man there 19
mango 28
manson 44
mandy 503
manon 43
many 384
manhattan 123
management 67
manning 138
manual 26
manslaughter 67
manson 44
mandy 503
manon 43
many 384
manhattan 123
management 67
manning 138
manual 26
manslaughter 67