Woman laughing traduction Turc
68 traduction parallèle
Now this is the greatest moment... ( woman laughing )
Hayatımızın en önemli anıydı. Tanrı'dan dileğimiz buydu.
ANDAR, WOULD YOU PLEASE CHECK ONCE AGAIN? [Woman Laughing]
... ANDAR, lütfen, bir daha kontrol eder misin?
- [Woman Laughing]
- [Kadın Gülmesi]
[Boy And Woman Laughing ] [ Woman] Yep.
[erkek ve kadın isimleri ] [ kadının] elbette.
( woman laughing )
Biriyle mi birliktesin?
- ( woman laughing ) - Or a pic-nic...
Ya da her neyse...
Get a woman laughing and you've got a woman loving.
Bir kadını güldürürsen onunla sevişirsin.
[Woman Laughing] Why, what
Niye, ne?
[Woman laughing] ( Mary ) Somebody's having fun tonight.
Birileri bu gece eğlenecek.
He tries to rape again and all he can hear is this woman laughing.
Tecavüze kalkıştığı her zaman bu kadının gülmesini hatırlamıştır.
( woman laughing ) Whoo!
Uhaa!
( woman laughing )
Bebeğimiz olacak.
I heard a woman laughing.
Bir kadın gülüşü duydum.
( woman laughing ) I'm filling up with warmth.
Coşkuyla doluyorum.
( WOMAN LAUGHING ) You're being too cute.
Çok tatlısın sen!
[Woman laughing] Sorry, I made a new friend.
Affedersin, bir arkadaş edindim de.
I ain't gonna take no 23-year-old woman for a wife and have everybody laughing at me.
23 yaşındaki kadını alıp alemin maskarası olmam.
It may seem funny for a woman with a kid to stop a bullet for you... only I'm not laughing!
Senin yerine kurşunu yiyecek çocuklu bir kadın sana komik gelebilir. Ama ben hiç gülmüyorum!
( Laughing ) ( Woman ) Mrs Davisson, this is a business, and financial considerations prevail.
Bayan Davisson, bu iş ve finansal kaygılar üstün gelir.
- [Woman ] Hey! - [ Men Laughing]
- Hey!
Where people who gather laughing around the votive fountain, the woman who touches it with a friendly gesture, share in the same cosmic innocence.
Adak kuyusunun etrafinda gülüsülen yerde dostça bir jestle ona dokunan kadin da ayni kozmik masumiyeti paylasiyor.
- [Woman Speaking Polish ] - [ Women Laughing Together]
Yahudi kadınlar çok güzellermiş.
( woman screams ) ( man laughing ) WOMAN :
Hayır!
You see, maman wore only white till after papa left, and then she wore only black because she felt like a widow, even though he was living in the next block with another woman. ( BOTH LAUGHING )
Annem sadece beyaz giyerdi, babam gittikten sonra sadece siyah giymeye başladı kendini dul hissediyordu ama babam yan mahallede başka bir kadınla yaşıyordu.
[Woman Laughing] That's what they say. We always knew each other.
- Başkalarına göre öyle.
[Woman Laughing] No doubt you've heard the rumours.
Herhalde dedikoduları duymuşsunuzdur.
And some woman spilled soda on me, and they're laughing.
Sonra bir kadın üstüme soda döktü, güldüler.
( Arthur ) So I looked her square in the eyes and said, "ma'am, you are undoubtedly the most fetching woman in all of shreveport." [Laughing]
Ben de gözlerinin içine bakıp "Hanımefendi, Shreveport'un en çekici kadını olduğunuza hiç şüphe yok." dedim.
[Woman # 1, Laughing] Oh, God.
[1. Kadın Gülerek] Aman tanrım!
[Reporters Laughing ] [ Woman Translating IntoJapanese] Mexican food.
Meksika yemeği. Yoga.
[Woman On P.A. System Continues] Let's try "mixed internal." [Laughing]
Haydi dahiliyeciyi deneyelim.
I couldn ´ t tell if this woman was Mitsuko or Noriko, but she was laughing with joy.
Bu kız Mitsuko muydu, yoksa Noriko muydu bilemiyordum, ama neşe içinde gülüyordu.
The woman said my mom was laughing and having fun.
Bu kadın annemin güldüğünü ve eğlendiğini söylemiş.
- One no trump. - ( Woman, laughing ) Ooh!
Koz yok.
( Laughing ) you're a strange young woman.
Kuzen miyiz?
I guarantee you, the woman is having a cocktail, laughing her ass off.
Eminim elinde kokteyl kadehi, kahkahayla gülüyordur.
I may be boring, but at least I didn't lose my virginity when I was 28 ( AUDIENCE LAUGHING ) to a woman who looks like Ronnie fucking Corbett.
Belki sıkıcıyım ama en azından bekaretimi 28 yaşımda Ronnie Corbett'e benzeyen bir kadınla kaybetmedim.
Some offenses included looking at a white woman twice, laughing at a white person, or even stepping on white men's shadows, and this ended up leading to a law in the form of a tax stamp,
Beyaz bir kadına iki kere bakmak, beyaz birine karşı gülmek, hatta beyaz adamın gölgesinin üzerinde yürümek gibi suçlar, bir yasayla "vergi pulu" cezasına bağlandı.
A young woman does something clumsy in public, and instead of laughing it off, she gets irrationally upset.
Genç bir kadın topluluk içinde sakarlık yapar. Ve buna gülüp geçmek yerine, anlamsız bir şekilde morali bozulur. Açıkla.
- Mmm... ( woman laughing )
Biliyorsun... - Mmm...
- ( all laughing ) - Woman : OH, HIM.
- Oh, evet.
Landau is dining at some lavish restaurant in Las Vegas. Sitting across the table from him is a woman probably half his age that's laughing at every one of his jokes. And you're stuck here with this guy, reheating...
Landau gibi birisi Las Vegas'da, karşısında yarı yaşında bir kadınla yemek yerken ve etrafındaki herkes, yaptığı şakalara kahkalar atarken sen burada bu adamla oturup, etli çorbanı ısıtıyorsun, değil mi?
Easily done, I suppose, when your husband's on the dole, when he takes the kids to school and brings them home again, when he cooks for them and cleans for them, when he does all of the things a woman does, when he sees men laughing at him
Kocanız işsizlik parası aldığında işler kolaylaşır. Çocuklar, okuldan zamanında alınır, eve getirilir. Onlar için aşçılık ve temizlik gibi bir kadının yaptığı şeylerin hepsini yapar.
"Any woman caught laughing is a witch."
"Gülerken yakalanan her kadın cadıdır."
I mean, if I'm not laughing and the woman's not laughing, that's a good sign that it's not working.
Sonuçta ben de gülmüyorsam, karşımdaki kadın da gülmüyorsa bir elektriklenme olmadığına işarettir bu.
He was laughing on the phone with another woman?
Telefonda başka bir kadınla mı gülüşüyordu?
- ( LAUGHING ) - WOMAN : Yeah!
Evet!
Thank you Kim. Now there's a woman that has curves in places where most women don't even have places. [Laughing]
Şimdi, Şu anda tüm hatları hiç bir kadında olmadığı şekilde yerinde [... ]
WOMAN : ( LAUGHING ) That's cute.
Çok tatlı!
( Man and woman speaking indistinctly, laughing )
.
( laughing ) oh, no problem, I'm totally comfortable being the woman of the house.
Sorun değil, evin hanımı olmaktan oldukça rahatım.
laughing 2659
laughing at me 19
woman 4151
womanizer 20
woman and child 29
woman screaming 45
woman on phone 18
woman show 21
woman's voice 21
woman on radio 16
laughing at me 19
woman 4151
womanizer 20
woman and child 29
woman screaming 45
woman on phone 18
woman show 21
woman's voice 21
woman on radio 16