English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ W ] / Won't you tell me

Won't you tell me traduction Turc

1,449 traduction parallèle
- Why won't you tell me? I would tell you.
Neden anlatmıyorsun?
- You mean, you know, but you won't tell me?
- Yani, biliyorsun, ama bana söylemiyor musun?
- But you won't tell me.
- Ama sen bana söylemiyorsun.
I won't even ask you where you were... because I know you wouldn't tell me, anyway.
Nerede olduğunu sormayacağım bile çünkü biliyorum ki bana söylemeyeceksin.
Why won't you tell me where we're going?
Niye nereye gittiğimizi söylemiyorsunuz?
Are you trying to tell me that you won't kill me?
Bana söylemeye çalıştığın beni öldürmeyeceğin mi?
Tell you what, look me in the eyes and tell me that you're ready to start something right now, we won't even need a cab.
Eğer gözlerimin içine bakıp gerçekten bir başlangıç yapmaya hazır olduğunu söylersen taksi tutmamıza bile gerek kalmaz.
I need you to promise me that you won't tell anybody about this, and I mean anybody.
Bunda hiç kimseye bahsetmeyeceğinize söz vermelisiniz kimseye.
Well, pretty soon you won't be either unless you tell me where she is.
Yerini söylemezsen, çok yakında sen de olamayacaksın.
Then why won't you tell me what's going on with you?
O halde, neler olduğunu, niye söylemiyorsun?
All right, so you won't come back. Will you at least tell me how you made the damn coffee Christmassy?
Madem dönmeyeceksin en azından şu lanet olası kahveyi nasıl "Noelimsi" yaptığını söyle bari.
I don't understand why you won't tell me anything about him.
Bana onun hakkında neden bir şey söylemediğini anlamıyorum.
You won't even listen to me when I'm trying to tell you something important.!
Beni dinlemiyorsun bile!
- Why won't you tell me?
- Neden anlatmıyorsun? - Kes sunu.
I'm only saying this if you promise you won't ask me to play until I tell you...
Çok ciddiyim, ama ben söyleyene kadar oynamak istemeyeceğine söz ver.
If you won't let me help you, will you tell me which you are?
Yardım etmemi istiyorsanız, kim olduğunuzu söylemelisiniz.
There's nothing that any one of you can tell me... that I won't know very soon.
Hiç kimse yakında öğrenemeyeceğim... bir şey söyleyemez.
You won't get out until you tell me who committed this awful crime.
Bu korkunç suçu kimin işlediğini söyleyene dek burada kalacaksınız.
- You won't tell on me?
Beni ispiyonlayacak mısın?
Won't you tell me?
Bana anlatır mısın?
If you let me go, I won't tell anyone, I promise.
Eğer beni bırakırsan, kimseye söylemem. Söz veriyorum.
If you won't tell me what word I'm not supposed to say, then how am I gonna know not to say it?
Hangi sözcüğü kullanmamam gerektiğini söylemezsen, ne olduğunu nasıl bilebilirim?
I'm not required to tell her, and if you don't want me to, I won't.
Söylemeye gerek görmüyorum, ve söylememi istemezsen, söylemem.
Won't you tell me?
Söyleyebilirsin.
And you won't tell me where you were?
Nerede olduğunu söylemeyeceksin sanırım.
Tell me you won't leave me?
Söyle Philippe, beni terk etmezsin değil mi?
If you won't tell me, I'll have to call the police.
Bana söylemezsen, polis çağırmak zorunda kalırım.
I won't look even if you tell me to!
İstesen bile bakmam!
You can torture me all you want, I still won't tell you!
Bana istediğiniz işkenceyi yapabilirsiniz, size söylemeyeceğim!
Second, I believe Mr. Brill disclosed the location of The Passenger, which means I won't stop until you tell me.
İkincisi ; Bay Brill'in Yolcu'nun yerini söylediğini düşünüyorum. Yani sen bana söyleyene kadar durmayacağım.
Oh, don't tell me you won't open it on ethical grounds?
Bana etik anlayışından dolayı açmayacağını söyleme.
If you tell me the truth, I won't get mad.
Eğer bana gerçeği söylersen kızmayacağım.
Promise me you won't tell him.
Söz ver bana ona söylemiyceksin.
- That you won't tell me about.
- Benimle söylemeyeceğim bu.
If you won't tell me what I need to know, perhaps one of your men will.
Eğer sorduğumu cevaplamayacaksan, belki adamlarından biri senin yerine cevaplar.
Tell you what, you don't throw any crap at me... and I won't sling any at you. How's that sound? Fair enough.
Bak, beni uğraştırma... ben de seni öldürmeyeyim.
Why won't you tell me?
Neden bana söylemiyorsun?
You told her, but you won't tell me?
O'na söyledin, ama bana söylemiyor musun?
Oh, so you'll tell my dad the truth, but you won't tell me?
- Ona gerçeği söylemek zorunda kaldım. - Nasıl yani, babama gerçeği söyledin ama bana söylemedin, öyle mi?
Just promise me you won't tell Haley.
Sadece Haley'e anlatmayacağına söz ver.
Can I tell you something you won't use against me... when I feel better and everything's great?
Bir şey söylersem her şey düzelirse bana karşı kullanmazsın değil mi?
Why won't you tell me who fistface is?
Yumruk Surat'ın kim olduğunu neden söylemiyorsun?
Why won't you tell me?
Neden söylemiyorsun?
So, you won't tell me how you wound up lying naked, covered in blood, next to a dead girl you hardly knew?
Yeni tanıdığın bir kızın cesedinin yanında çıplak ve kanlı halde neden yatıyordun?
I'd ask you what's going on, but I know you won't tell me.
Sana ne olduğunu sorardım, fakat anlatmayacağını biliyorum.
You asked me to write you a note and you won't tell me what's going on.
- Benden o yazıyı yazmamı istedin ama neler oluyor bana anlatmıyorsun.
I don't know because you won't tell me what it is.
Bana söylemediğin için bilmiyorum.
Why won't you tell me where he is?
Neden bana nerede olduğunu söylemiyorsun?
- But you won't tell me from who?
- Ama kimin verdiğini söylemeyeceksiniz.
- You mean you won't tell me?
- Yani bana söylemeyeceksin.
I won't tell you what I know until you tell me what you know.
Bana neler bildiğini anlatmadan ben de sana bildiklerimi anlatmam.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]