Wrong one traduction Turc
2,542 traduction parallèle
You're just making the wrong one.
Ama sen yanlış olanı seçiyorsun.
And every time that he gives you disrespect, or he misbehave, or get into trouble, you gotta wonder to yourself, maybe I saved the wrong one?
Ve her seferinde sana saygısızlık eder ya da kötü davranır veya belaya bulaşır kendi kendine merak edersin, acaba yanlış olanı mı kurtardım diye.
If we push the wrong one, it could make her worse, and I don't have time to do the research.
yanlış bir tanesini kullanırsak, onu daha kötü yapabilir, ve araştırma yapacak zamanım yok.
I did take a really big chunk out the bottom the other day, because I've got one where you set it and it takes a bit, but I had it on the wrong one, my wife was talking, I went, "Yes, darling." and I had
Geçen gün alt taraftan koca bir bölüm kestim. Bende ayarlanabilen modellerden var. Ama yanlış ayarlamışım.
How dare you call him by his name and a wrong one at that.
Sen kim Sultan'ın adını "Sülüman" diye söylemek kim?
One wrong move, I take your head off.
Tek yanlış hareketinde kafanı uçururum.
Well, I hate to be the one to tell you, friend, but you've been going about it all wrong!
Bunu sana söyleyen ben olduğum için üzgünüm arkadaşım ama bu konuda tamamen yanılıyorsun!
One can be wrong about pals.
Biri dostları hakkında yanılmış.
One can be wrong about one's friends.
Arkadaşlardan biri hakkında biri yanılıyor olabilir.
He has to be the one to tell you what's wrong.
Sorunun ne olduğunu onun anlatması lazım.
One spark in the wrong lab, and this place goes boom.
Yanlış bir laboratuarda çıkacak bir kıvılcım ve bum!
One wrong turn, one hesitation and the ibex's short life will be over.
Bir yanlış dönüş, bir tereddüt dağ keçisinin kısa hayatını sonlandırabilir.
I can't afford to be wrong on this one.
Bunun yanlış sonuçlanmasına gücüm yetmeyebilir.
It's not just one or two things that go wrong as inequality increases it seems to be everything, whether we are talking about crime or health or mental illness or whatever.
Eşitsizliğin artması ile ters gidenler sadece bir iki olaydan ibaret değildir. Görünen o ki, konu her ne olursa olsun... suç, sağlık, ruhsal hastalıklar vs. her şeyi bunun içinde
One wrong move, one stupid move, and I bury you up there.
Eğer bir yanlış hareketin bir aptalca davranışın olursa seni oraya gömerim.
I don't for one minute believe we're dealing with a vampire, but something IS wrong here.
Bir anlığına bile vampirlerle uğraştığımıza inanmıyorum ama ters giden bir şey var.
You make one wrong turn, they call you a sellout or something like that.
Tek bir hata yapsanız size satıcı ya da benzeri şeyler diyorlar.
The one year it was corked in the wrong bottle.
Bir yıl mantarlı olarak şişelenmiş.
One wrong shot, we could hit her.
Tek bir yanlış atışla, onu vurabiliriz.
There was one of those Israeli army inquiries where they conclude... that the Israeli army never does anything wrong.
Ve evet, şu İsrail ordusu asla yanlış bir şey yapmaz diyerek sonuçlandırılan, İsrail ordusu soruşturmalarından biri var.
A note, one which only the killer would understand. One that convinces him that he murdered the wrong boy.
Yanlış çocuğu öldürdüğüne ikna olacak.
He saw her walking to school and maybe she wore a wrong colour one day.
Onu bir gün okula giderken görmüştür. Veya giysisinin rengini beğenmemiştir.
- What's wrong with opening one? .
- Ne var yani açsan?
That execution that went wrong, the one Stahl got fired for? What happened?
Stahl'ın kovulmasına neden olan idamda ne olmuştu?
Chased all the wrong things in my life, Kate, but I did have one hit song.
Bütün kötü şeyleri hayatımdan uzaklaştırdım Kate, ama bir hit şarkım var.
No, wrong answer. You're working for no-one, you're fired.
Yanlış cevap, hiç kimse için çalışmıyorsun.
What's wrong with this one?
- Bunun nesi var?
One wrong move and you'll flatten buildings.
Tek bir yanlis hareketle, butun binalari dumduz edersin.
One wrong turn down a dark, twisty road, boom, you're in.
Yolumuzdan ufacık bir sapış ve "hop!" sen devredesin.
How wrong can one man be?
Bir insan ne kadar yanılabilir ki?
Well, unlikely as it may seem, I think you might be wrong on this one occasion.
Görünüşünün aksine bu durumda yanıldığını söylemek zorundayım.
You're the one taking orders from the wrong guy.
Yanlış kişiden emir alan sensin.
What's wrong with having one?
Giymişse n'olmuş?
For one thing, the guy did nothing really wrong.
Bir kere ortada doğru dürüst bir suç yok ki.
To be truly forgiven, one must promise never to do wrong again.
Gerçekten affedilmek için, bir daha yanlış yapmamaya söz vermeli insan.
- Number one, you're wrong.
- Yanılıyorsun bu bir.
Might've called this one wrong, Sam.
Umarım yanılıyoruzdur, Sam.
I do one thing wrong...
Eğer bir hata yapacak olursam...
You didn't do one thing wrong.
Bir şeyi yanlış yapmamışsın ki.
One wrong answer and you will be thrashed in such a way..
Tek bir yanlış cevapta..
Messed up his whole life,'cause of one wrong decision.
Tek bir yanlış karar yüzünden hayatı mahvoldu.
Look, I knew this was our one opportunity to convince them that segregation was morally wrong, but I got unhinged by their questions.
Bakın, bu davanın onları ayrımcılığın ahlâki olarak yanlış olduğuna ikna etmede tek şansımız olduğunun bilincindeydim ama soruları karşısında çılgına dönmüştüm.
She makes one wrong move, I take the shot.
Tek bir yanlış hareket yaparsa ateş edeceğim.
So one of us is walking the wrong way.
O halde, birimiz yanlış tarafa gidiyoruz.
Because cheating is one thing, but accidentally killing a trick during a sex game gone wrong the night before your wedding- -
Aldatmak neyse de düğününden önceki gece sevişirken kazara birisini öldürmek.
Oh, er, I may be wrong, but I thought I saw one of the officers by the maids'staircase just now.
Hatalı olabilirim ama sanırım az önce subaylardan biri hizmetçilerin merdivenlerindeydi.
It seemed wrong to bring one into the world I couldn't do right by. Patty, you don't have to justify your decision to me.
İlgilenemeyeceğim bir çocuğu dünyaya getirmek doğru değil.
Any one of a million things could have gone wrong, It's a completely new- -
Milyonlarca şeyden bir tanesi ters gitmiş olabilir bu tamamen- -
I was wrong about one thing, you are not exceptional.
Bir konuda yanılmışım. Sıradışı falan değilmişsin.
Once the kidnappers realize they've got the wrong idiot they're gonna come back for the right one.
Çünkü kaçıran kişiler yanlış ahmağı kaçırdıklarını anlayınca muhtemelen doğru kişiyi almaya gelecekler.
One way to trigger brain symptoms when there's nothing wrong with your brain have something else turn your brain into a common enemy.
Beyninde hiçbir başka sorun yokken semptomları tetiklemenin tek bir yolu var. Beynini ortak düşmana çeviren başka bir şey var.
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one's missing 20