You might be traduction Turc
16,592 traduction parallèle
I was hoping you might be able to help.
Bana yardım edeceğinizi umuyordum.
If this guy knows enough to come after Darryl, then you might be next.
Bu adam Darryl'ın peşine düşecek kadar bir şeyler biliyorsa sıradaki sen olabilirsin.
This guy knows enough to come after Darryl, then you might be next.
Bu adam Darryl'in peşine düşecek kadar biliyorsa, sıradaki sen olabilirsin.
- Hey, you might be asleep by now.
Şimdiye kadar yatmalıydın.
I know you guys have dealt with some pretty odd cases and I thought maybe you might be able to help us figure this one out.
Siz çocukların oldukça tuhaf davalar ile ilgilendiğinizi ve bunu da çözüme kavuşturmada....... bize yardımcı olabileceğinizi düşündüm.
I thought you might be interested.
İlgini çekebilir diye düşündüm.
Hell, you might be the next Sheriff of Monroe County.
Ne de olsa Monroe'nin yeni şerifi belki de sen olacaksın.
Well, you might be able to send a rocket into orbit, Mr. Balsam, but please don't presume to know what's in your employee's heart.
Yörüngeye roket gönderebilirsiniz, Bay Balsam ama lütfen çalışanlarınızın hislerini öğrenmeye cesaret etmeyin.
Southeast. Tracked down a lumber order you might be interested in.
- İlginizi çekecek kütük siparişi yakaladım.
God, I want to make fun of you, but the more I consider it, you might be some kind of savant.
Tanrım seninle dalga geçmek istiyorum ama düşününce sen bir çeşit bilgiçsin.
Soon, you might be free to spend your days as you wish.
Yakındır ki, günlerinizi arzu ettiğiniz şekliyle geçireceksiniz.
You might be wondering what I'm looking for.
Ne aradığımı merak ediyor olabilirsiniz.
I'm worried you might be rushing into something... unseemly.
Uygunsuz bir şeye doğru gidiyor olabilme ihtimalinizden endişeleniyorum.
Well, then, now that you're wounded, I'm thinking you might be able to get back in there.
Artık yaralı olduğuna göre bence şansını bir deneyebilirsin.
If you don't go tonight there might not be another chance.
Eğer bu gece gitmezsen başka bir şansımız olmayabilir.
Because what we have to propose to the two of you... it might be the only way to heal what you've endured together.
Çünkü ikinize teklif etmemiz gereken şey ikinizin beraber tahammül ettiğiniz şeyi iyileştirmenin tek yolu olabilir.
You might finally be less resentful and more supportive of my daughter in her duty.
Kızım görevini yaparken ona karşı daha az kindar ve daha çok yardımsever olursun.
And who might you be, monsieur?
Siz de kimsiniz, bayım?
It's gonna be hard to course correct if anything gets altered, so get what you need and come back, preferably to this moment, this exact time you're leaving, or else you might set off some
Doğru zamana gitmen zor olabilir Eğer herhangi bir şey değişirse, sana gerekeni al, ve geri dön, tercihen tam bu ana, tam gittiğin zamana, yoksa bazı şeyler yerine oturmaz yoksa "12 Monkeys" filminde ki gibi çıkamayacağın döngüye girersin.
What you see might not be so pretty.
Göreceklerin pek güzel olmayabilir.
Has Allison done anything to make you think she might still be possessed?
Allison içinde hâlâ şeytan varmış gibi davranışlarda bulundu mu sana hiç?
You know, I might well not be as nice as I seem.
Biliyor musun, göründüğüm kadar iyi biri olmayabilirim.
- I think I might be different with you.
Bence seninle daha değişik olabilirim.
- You never got the fearful flooding rush that things might be different for you?
Senin için değişik olanları... pek fazla seçmez misin?
You know, I might actually be able to help. How?
- Ben yardımcı olabilirim.
Caleb, you might not be able to see that because she's your sister and you love her, but it happened. And that's not my fault.
Caleb, kardeşin olduğu ve sevdiğin için göremiyorsun ama bunlar yaşandı ve benim bir suçum yok.
You think that might be, I don't know, hyperbole?
Sence de bu biraz ne bileyim "abartı" değil mi?
So, you'll be right here when I get back? You bet I might!
- Ben döndüğümde sen burada olacaksın, değil mi?
Thought you might be hungry.
Acıkmışsındır diye düşündüm.
This is for both of us. You are my son, and I love you, but I'm tired for apologizing of sometimes thinking that I might be more than a wife and a mother.
Sen benim oğlumsun ve seni seviyorum ama bir anne veya eş olmaktan daha fazlası olduğumu düşündüğüm için özür dilemekten yoruldum.
If you hadn't made it through, you might not be here now lecturing me on how to do my job.
Onu geçememiş olsaydın şu anda işimi nasıl yapacağım konusunda bana ders veriyor olmazdın.
A little more pressing question might be what are you doing here?
Esas soru belki de... Ne işiniz var burada?
Might be the smartest thing you ever did.
Verdiğin en akıllı karar bu olabilir.
I figured you guys might be coming by.
- Geleceğinizi düşünmüştüm.
I am humbly aware of the many Frenchmen vying to court you, Princess Claude, but I would be so honored if you might accept... this.
Birçok Fransız erkeğinin sizin aşkınız için sıraya girdiğini biliyorum Prenses Claude. Ama bunu kabul ederseniz çok mutlu olurum.
You might expect that such a man's first thought would be the safety of the poor souls aboard.
Bir adamın ilk düşüncesinin gemidekilerin hayatını kurtarmak olacağını beklersiniz.
You have to take it, or we might all be stuck here.
O tekneye binmelisiniz aksi takdirde hepimiz burada hapsolacağız.
But I might be a little bit late, you know, with the sun and all.
Ama biraz geç kalabilirim, güneş falan var ya.
Fair warning... what you're looking for might be impossible, and it will require far more energy than you can muster.
- Uyarıyorum. Aradığın şey imkânsız olabilir. Ve toplayabileceğinden çok enerji gerektirebilir.
Do you think that might be nice?
Sence de güzel olmaz mı?
'Well, it might be important.'maybe somebody's looking for you or worried about you.
Önemli olabilir. Belki biri sizi arıyordur ve endişelenmiştir.
Might be better if you ate before.
Önceden tadına baksan iyi olur.
Of course, by the time you have it, you will be of an age when you might need Dodger to wheel you around in a barrow.
Hem buna sahip olmadan evlenecek yaşta olmalısın. Tekerlekli bir arabanın içinde giderken Dodger'ın yardımına muhtaçsın.
I need you to find me anything that points to who the next vic might be.
Sıradaki kurbanın kim olduğunu gösteren bir şeye ihtiyacım var.
I think I might be able to help you, but you must keep absolutely still.
Sanırım sana yardımcı olabilirim. Ancak kesinlikle kımıldamadan durmalısın.
Oh, I'm saying that based on the pattern, whatever's causing the blackouts might be getting blown around by the wind, but, you know,
Demek istediğim şu, bu benzerliğe göre kesintilere her ne sebep oluyorsa rüzgarla sürükleniyor olabilir,
- You don't think I might be a target?
- Benim bir hedef olabileceğimi düşünmüyor musun?
Kris... You know that even if you go... wherever it is that people go, Maddie might not be there.
Kris gitsen bile insanların gittiği yere gitsen de Maddie orada olmayabilir.
'Cause you and I might be related, but these people are my family now.
Çünkü sen ve benim aramızda kan bağı olabilir ama artık benim ailem bu insanlar.
You know, if you had any kind of a memory left, we might be out there winning this war right now.
Biliyor musun, eğer birşeyler hatırlıyor olsaydın, bu savaşı şu an kazanıyor olabilirdik.
What if I told you there might be a way for you to leave the Underworld once and for all?
Yeraltı Dünyası'nı sonsuza kadar terk etmenin bir yolu olduğunu söylesem?
you might be right 102
you might be surprised 25
you might think 18
you might like it 24
you might as well 26
you might say 135
you might say that 33
you might 132
you might ask 17
you might want to 27
you might be surprised 25
you might think 18
you might like it 24
you might as well 26
you might say 135
you might say that 33
you might 132
you might ask 17
you might want to 27