English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You saw that

You saw that traduction Turc

7,285 traduction parallèle
You came all the way from the Forest of Troezen to ask your question, but when you saw that I'd run away, you went after me, risked your life, killed a man, and a cyclops,
Troezen Ormanı'ndan geçerek tüm yolu sorunu sormak için geldin. Kaçtığımı görünce beni takip ettin, hayatını riske attın. Bir adam ve bir kiklop öldürdün.
What did I say if you saw that Moroccan bastard again?
O çocukla bir daha görüşürsen, neler olacağını söylemedim mi sana?
You saw that!
Bunu sen de gördün.
That's where I saw Amelia's boobs before you did... when your brother Nick was pawing at them.
Senden önce Amelia'nın memelerini gördüğüm yer kardeşin Nick'in onlara el attığı zaman.
I saw you the night that you went through town with your tits and stuff and it just... it blew my mind, and every time, I just get fed up with this place,
Sizi gece vakti, kasabada öyle göğüsleri açık, çıplak kaçarken görmüştüm. Aklımı başımdan almıştı... Ve her zaman bana buralardan bıkkınlık getirdi.
There is something about Abigail Healey that has completely enchanted me from the very first moment I saw you.
Abigail Healey'de, ilk gördüğüm andan itiraben beni tam anlamıyla büyüleyen bir şey var.
When you saw Mr. Flores enter that alley that night, why did you pursue him?
Bay Flores'i gördüğünüz gece oraya girdiğinde neden onu tutukladınız?
So, you all went down into the basement and that's where you thought you saw the woman?
Hepiniz bodruma indiniz ve orada bir kadın gördüğünüzü sandınız.
I saw you sniffing round that old strumpet the other day.
Geçen gün seni o ihtiyarla koklaşırken görmüştüm.
But you're saying that you saw Mr. Mejia draw a weapon.
Ama Bay Mejia'nın silah çektiğini gördüğünüzü söylüyorsunuz.
What matters is that you saw this.
Önemli olan tek şey bunu görmeniz.
I've been feeling this way for a while, and when I saw you in that dress.
Bir süredir sana karşı hislerim vardı ve seni bu elbisenin içinde gördüm.
I saw this documentary which said that if you draw
Geçen bir belgesel izledim.
I don't know what's happening to us either, but I do know that from the moment I first saw you, I wanted you.
Bize ne olduğunu ben de bilmiyorum. Ama seni ilk gördüğüm andan itibaren, seni istediğimi biliyorum.
I saw you in that telenovela where you had an evil twin that was trying to take over your life, right?
Seni televizyonda görmüştüm. Kötü ikizin hayatını elde etmeye çalışıyordu.
I saw that son-of-a-bitch prosecutor, and y-you better believe I told him what the hell I thought.
O lanet savcıyı gördüm, inan ona düşündüklerimin hepsini söyledim.
You know, I think that, uh... they were disappointed in the last administration and they saw in me someone that has the ability to change the direction of the city.
Bence geçen yönetim halkı hayal kırıklığına uğrattı ve benim şehrin gidişatını değiştirebilecek iktidarımı gördüler.
The photo you saw was evidence that we gathered to try and get our son back... but we were too late.
Gördüğün fotoğraf, oğlumuzu geri almak için topladığımız delildi. Ama biz çok gecikmiştik.
You saw to that.
Bunun çaresine baktın.
Before that last time I saw you...
Seni en son görüşümden önce...
You mind not telling my mom that you saw me?
Anneme beni gördüğünü söylemesen olur mu?
I saw that you signed up for the Glee Club.
Glee Kulübü'ne kayıt olduğunu gördüm.
I saw something so special today that I would not have seen had you not invited me.
Beni davet etmediğin yerde çok özel bir şey gördüm bugün.
Well, my Captain thinks I should try to intervene, seeing as how my mom knows Floyd, and maybe cooler heads can prevail, et cetera, which, well, you saw how well that went over last time, huh?
Başkomiserim diyor ki araya karışayım annemin Floyd'u nereden tanıdığını anlayayım. Belki daha sakin kafayla işi çözerim falan filan. Geçen sefer bu işe yaradı mı yaramadı mı görmüştün sen.
Was there anything else you saw in your vision that could help us understand it more clearly?
Eğer görme gördüm başka bir şey yoktu. Bu bizi daha net anlamak yardımcı olabilir?
When I saw my children willing to fight for one another, dear sister, it is only now that I realize my more grievous sin... Not standing by you.
Çocuklarımı birbiri için savaşmayı göze aldığını gördüğüm zaman sevgili kardeşim işte o zaman anladım ki yaptığım en büyük ayıp yanında durmamakmış.
I saw you with that man.
O adamla seni gördüm.
That's your witness? Who else did she tell you she saw?
Onun gördüğünü kim söyledi?
Normally, you step on a mine, it explodes within seconds, but we think that Korsak stepped on the edge of it and it rocked up and that's how he saw it.
Normalde, mayına basınca, saniyede patlar, ama sanırım Korsak kenarına basmış... ve kaymış böylece onu görebilmiş.
- I was on the way home from the pharmacy with all of my prescriptions when I saw this man putting up fliers on the bus bench that said "Miraculous healing." You can smile.
Gülebilirsiniz.
- You saw aether fragments in Charlotte's go bag, that means we can use the rougarou device to track it down.
Charlotte'ın acil durum çantasında aether parçası gördün. Yani onu bulmak için rougarou aletini kullanabiliriz.
Saw that rumor about you killing a guy was bullshit.
Bir adam öldürdüğüne dair dedikoduların saçmalık olduğunu gördüm.
Why does it strike me that the last time I saw you... after some of the things you did for General Sherman, the men... they called you Diablo?
Seni en son gördüğümden beri General Sherman'a yaptıklarından sonra adamlar sana Şeytan demeye başladı.
just tryin'to remember when it was that I saw a woman as beautiful as you are.
Hatırlamaya çalışıyorum da. Ben sizin kadar güzel bir kadın görmüştüm.
Well, w-watch your back because I just saw Hunter with Bobbi, and it made me realize that... I... well, it's just that w... we never really spoke about... what you said to me at the bottom of the ocean.
Arkanı kolla çünkü az önce Hunter'ı Bobbi'yle gördüm ve farkına vardım ki yalnızca şu konu hakkında yani okyanusun dibince bana söylediğin konuda gerçekten hiç konuşmadık.
You saw how that went.
Duydun her şeyi işte.
That's why you never saw me coming.
Sen de benim ne yapacağımı bu yüzden öngöremedin.
Very well, but you'll be the one that's doing all the talking, because I saw no action in Finow.
Ama sadece siz konuşacaksınız çünkü Finow'da bir olay görmedim.
It means that what you think you saw, you didn't see.
Yani, gördüğünü düşündüğün şeyi görmedin.
He probably just saw the dead one and used that to throw you off balance.
Muhtemelen ölü köpeği görünce seni hazırlıksız yakalamak için kullandı.
You'll recall that when we last saw Jane and Luna, both were quite upset.
Hatırlayacaksınız ki son gördüğümüzde Jane ve Luna, oldukça mutsuzlardı.
I saw you come out, and you put a "do not disturb" sign on, and you had that weird call earlier, and I just...
Senin çıktığını gördüm, ve kapıya "rahatsız etmeyin" işareti koydun, ve ondan önce de garip bir telefon konuşması yapmıştın, ve ben de...
I saw on Facebook that you and Michael broke up, and I had a mutual friend sort of feel him out.
Facebook'ta Michael'la ayrıldığınızı gördüm, ondan haberdar olan bir ortak arkadaşımız vardı.
Yeah, I saw that look she gave you.
- Evet, gördüm.
I won't tell them that I saw you drinking at home.
Seni evde içerken gördüğümü onlara söylemeyeceğim.
So what do you say to the accusation that Susan Wright saw Nigel Carter carrying your son's body the night of his death?
Susan Wright'ın, oğlunuzun öldüğü gece, Nigel Carter'ı Danny'nin cesedini taşırken gördüğü iddiasına karşı ne söyleyeceksiniz?
Isn't it true... that because Danny saw you with Becca that night -
Danny sizi o gece Becca ile gördü diye...
Your statement to the police stated that you couldn't identify the person you saw.
Polise verdiğiniz ifadede gördüğünüz kişinin kim olduğunu saptayamadığınızı söylediniz.
But you never saw any sign of this behaviour before that day?
Otoparktan önce Bay Miller'ın bu tür bir davranışını görmediniz değil mi?
I AM suggesting that you put his body on the beach where Susan Wright saw you.
Cesedi sahile sizin koyduğunuzu iddia ediyorum. O sırada da Susan Wright sizi gördü.
I saw that she gave you a recommendation.
Sana referans vermiş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]