English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You saw something

You saw something traduction Turc

907 traduction parallèle
Are you sure you saw something moving in here, because I can't...
Bir kıpırdama gördüğüne emin misin, çünkü ben...
Evidently, you saw something in him.
- Belli ki onda bir şeyler gördün.
If you saw something you knew wasn't there, what would you do?
Önceden orada olmadığını bildiğin bir şeyi görsen ne yapardın?
You saw something that looked like a ship.
Gemiye benzer bir şey görmüşsün.
It's about time you saw something.
Sana bunu göstermenin vakti geldi.
Well, I think you saw something.
Bence bir şey gördün.
You thought you saw something big and you tried to horn in.
Büyük olduğunu düşündüğün bir şey gördün ve karışmadan duramadın.
YOU THINK YOU SAW SOMETHING, McGOVERN, DIDN'T YOU?
Şaşırtıcı bir şey gördüğünüzü sanıyorsunuz değil mi?
- You saw something.
- Birşey gördün.
I believe you think you saw something.
Bir gay g6rdl'.i § ll'.inl'.i sandl § :'llna inamyorum
You saw something, didn't you?
Bir şey gördün, değil mi?
You saw something at the church.
Kilisedeyken bir şey gördün.
Unquestionably, you saw something.
Gerçekten bir şey gördün.
You saw something which, though you can't recall it, is clearly vital.
Tam olarak hatırlayamasanız da hayati önem taşıyan bir şey görmüşsünüz.
You see, sir, as soon as I saw the body, I knew right away something was wrong.
Görüyorsunuz, efendim, ben cesedi görür görmez, bir şeylerin yanlış olduğunu hemen anladım.
- Here's to something new. - You wouldn't talk like that... ... if you ever saw the Cheyenne on the warpath.
- Şayenleri savaş yolunda görseydiniz böyle konuşmazdınız.
"How are you," or something when I saw her... but that's all I did, Lieutenant.
Onu görünce "Nasılsın?" falan demişimdir. Ama hepsi bu teğmen.
Today, for instance, I saw something that you'd give 1,000 ducats to know.
Örneğin bugün, 1,000 duka altını vereceğin bir şey gördüm.
So much so that this morning I was walking down Fifth Avenue I saw something rather beautiful that reminded me of you.
O kadar çok ki, bu sabah Beşinci Cadde'de yürürken çok hoş bir şey gördüm ve sizi hatırladım.
Last time I saw, you looked like something stuffed with straw.
Son gördüğümde içi saman dolu bir kukla gibiydin.
Mother... when you saw Father for the first time, did you feel that unmistakable something?
Anne babamı ilk kez gördüğünde, o aşikar şeyi hissettin mi?
Your testimony says that you saw the murderer raise his arm... something glittered in his hand...
İfadenizde, katilin elindeki parlayan bir şeyi kaldırdığını ve sonra ateş ettiğini...
I wanted to have something of you until I saw you again.
Sizi tekrar görene kadar elimde sizden bir şey olsun istedim.
And you saw a blank space where you knew something should be?
Peki ya bir şeyin olması gereken yerde olmadığını görsen?
The next time that I tell you that I saw something when I saw it, you'll believe me that I saw it!
Bir dahaki sefere "Bir şeyi görmüşsem görmüşümdür." dediğimde,.. -... bana inanacaksın!
Why didn't you say something when you saw the elevator wasn't there?
Asansörün orada olmadığını gördüğünde neden bir şey söylemedin?
Did I ask you for something the last time I saw you?
Seni en son gördüğümde senden bir şey istemiş miydim?
That's something you never saw fit to tell me before.
Daha önce bana söylemeyi uygun bulmadığın bir şey bu.
You saw him leave me in the bar like an old beer or something.
Beni, yarım kalmış bira gibi bıraktığını sen de gördün.
The last time you borrowed something, I never saw it again.
Son kez bir şey ödünç aldığında bir daha hiç görmedim.
I came here to talk to you about something, but after I saw you it... slipped my mind.
Seni gördükten sonra unuttum.
They saw this poor fellow whispering to you, and then they saw you write something down.
Bu zavallı adamın size bir şeyler fısıldadığını gördüler ve ardından sizin bir şeyler yazıdığınızı.
Well, you see, when I caught you peeking... I mean, when I saw you outside my kitchen a little while ago, well, I thought there might be something wrong with Mrs. Blanchard...
Şey, anlarsın, seni dikizlerken yakaladığımda... yani, seni bir süre önce mutfağımın dışında görünce, şey, Mrs. Blancharda'a bir şeyler olabileceğini düşündüm...
If you saw him, we'll do something about it.
Onu gördüysen bu konuda bir şeyler yapabiliriz.
You know something? I know you saw him.
Sen gördüm diyorsan, ben de gördüğüne inanırım.
Then you saw me and something clicked.
Sonra beni gördün ve hatıran canlandı.
You learned something from that portrait that I never saw.
Bu portrede benim göremediğim bir şeyi biliyorsun.
You saw how they dance, Iike they gotta get rid of something quick.
Nasıl dans ettiklerini gördün, bir şeyden kurtulmak ister gibi.
Just from the way you looked, I saw you had something bad to tell me.
Bana kötü şeyler söyleyecekmiş gibi görünüyordun.
What you saw was something that looked like one.
Gördüğünüz şey ejderhaya benzer bir şey.
Were you offended by something you saw?
Çekimlerde gördüğün bir şeyden mi incindin?
I thought you saw a ghost or something.
Hortlak falan gördüğünü sandım.
Well, surely one or other of you saw or heard something?
Mutlaka birinizden biri bişey görmüş ya da duymuş olmalı
I thought I saw something in you.
Ben sende bir şey gördüm sanmıştım.
Once I saw how unhappy you are I knew I had to do something.
Ne kadar mutsuz olduğunu görünce birşey yapmak zorundaydım.
Last night when I was outside, I saw you at your desk writing something.
Bu gece henüz parktayken, masanızda gördüm sizi, bir şey yazıyordunuz.
I just saw you looking around for something and wondered what it was and...
Bir şey aradığınızı gördüm, ne olduğunu merak ettim ve...
Well, I saw you looking around for something and I wondered what it was. And all of a sudden I knew.
Şey, bir şey aradığınızı gördüm ve ne olduğunu merak ettim.
You see, that jived with something that I noticed about the body the first time I saw it and that bothered me.
Görüyorsun, cesedle ilgili bir şeye takıldım bunu ilk defa gördüm ve canımı sıktı.
For further proof that it was really you who saw something.
Gördüklerini gerçekten kendin görüp görmediğini kanıtlamak için.
You know, maybe somebody saw a car or something. Dr. Collier?
Biliyor musunuz, belki biri bir otomobil ya da bir şey görmüştür, Dr. Collier?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]