English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Anglais → Turc / [ Y ] / You saw them

You saw them traduction Turc

894 traduction parallèle
You just say you saw them together in the car.
Sadece onları arabada birlikte gördüğünü söyleyeceksin.
They're doing nothing of the kind. You saw them take the table in the study.
Senin düşündüğün gibi bir şey yapmıyorlar.
- You saw them?
- Bunları gördünüz mü?
Well, if you saw them, sir, they weren't Apaches.
Üzgünüm efendim ama görebildiyseniz onlar Apaçi değildir.
You saw them out in that garden.
Onları bahçede gördün.
- You saw them?
- Sen onları gördün mü?
What direction were these flying saucers going the last time you saw them?
Uçan daireleri son gördüğünüzde nereye doğru gidiyorlardı?
You saw them.
Onları gördünüz.
You mean you saw them murdered?
Onların öldürüldüğünü gördüğünü mü söylemek istiyorsun?
You saw them?
Gördün mü?
Well you saw them there, when I met your parents, the way they were needling me and you couldn't do anything about it.
Ailenle tanıştığımda onları orada gördün. Beni iğnelerlerken gördün. Ve bu konuda hiçbir şey yapamadın.
- You saw them cross over the border?
- Sınırı geçtiklerini gördün mü,?
They didn't care that you saw them?
Onları görmenden çekinmiyorlar mıydı?
If you saw them again, would you recognize them?
Onları yine görseydin, onları tanır mıydın?
You saw them?
Onları gördün mü?
- You saw them?
- Onları gördüm?
I saw them, all right... - I'm sure you stole them.
Onları gördüm, tamam. Ama çaldığından eminim.
Tell them about the beautiful things you saw in Europe or what kind of men make the best husbands.
- Dikkat et de içki akmasın. Parti çok eğlenceli gidiyor Phil, ne desem boş!
I tell you I saw them both!
Onları gördüm diyorum!
Betsy, tell them about the houmfort, tell them what you saw there.
Betsy, Houmfort'u anlat onlara. Orada gördüklerini anlat.
But no one but me knows that you two saw them.
Ama onları gördüğünüzü benden başka bilen yok.
I saw you begging me with your eyes to swallow them.
Onları yutmam için gözlerinle bana yalvardığını gördüm.
But I'm telling you, I saw them.
Ama gördüm diyorum.
couldn't escape them.Somewhere out there were yo It's like the first time I saw you.
Sizi ilk görüşüm gibiydi.
I'll tell them you saw Riedenschneider here and didn't roust him. That's right.
Doğru.
After you opened the orders, who saw them besides you?
Emir açıldığında sizden başka kim gördü?
Mr. Putnam, the sheriff says that you saw both of them this afternoon.
Bay Putnam, Şerif, ikisini de öğleden sonra gördüğünüzü söyledi.
Did you meet her? Yeah, I saw them at the depot this morning.
Evet, onları sabahleyin garda gördüm.
They took Pop and the kid with them. And that's the last you saw of them, you got it?
Pop'u ve çocuğu birlikte götürdüler ve bu onları son görüşün oldu.
You're the one who saw them.
Onları gören tek kişi sensin.
Don't tell them what you saw.
Onlara ne gördüğünüzü söylemeyin.
If I were like you, if I saw things the way you see them... took an interest in things the way you do... perhaps had your problems...
Senin gibi olabilseydim, her şeyi senin gördüğün gibi görüp senin gibi merak edebilseydim ya da senin sorunlarına sahip olabilseydim...
And tell them you saw me!
Ve onlara beni gördüğünü söyle!
I saw you bring them to your father.
Onları babana götürdüğünü gördüm.
You told them you never saw a little black bag, either.
Siz onlara küçük siyah bir çanta görmediğnizi de söylediiniz.
To tell you the truth, when I saw them burning... I was relieved.
Gerçeği söylemek gerekirse, yandıklarını görünce... rahatladım.
You saw a reflection of the violence and hate in the world around them.
O gördüğün etraflarındaki dünyada bulunan şiddet ve nefretin bir yansımasıydı, Henry...
The last time I saw them together, they were that big and you were pushing them.
Onları en son yan yana gördüğümüzde şu kadarcık büyüklükteydiler....... ve o şey vardı ve parkın içinden onları iterek dolaşıyorduk.
- You saw them, I hope?
Göz attın mı?
I hope no one saw you take them!
Umarım kimse aldığını görmemiştir!
This observant chap here says he saw you take them before we left Portsmouth.
Buradaki gözlemci adam Portsmouth'dan ayrılmadan önce seni onları alırken gördüğünü söylüyor.
I saw them as clearly as I'm seeing you!
- Onları da aynı sizi şu an gördüğüm kadar iyi gördüm!
Papa, you believe he saw them, the monkeys in wintertime?
- Baba, onun kışın gezen maymunları gördüğüne inanıyor musun?
The point is, you never saw them before, did you?
Burada önemli olan onları daha önce asla görmemeniz, görmediniz değil mi?
And you saw nothing of them after that?
- Onları hiç görmediniz mi?
Mister, I saw them chasing you back there.
Bayım, orada sizin peşinize düştüklerini gördüm.
- Do you know them? - Never saw them before.
Onları tanıyor musun?
And when those two red-headed friends of yours showed up at the party. You pretended you'd just saw them. I knew for a fact that you'd seen them the night before.
O iki kıro arkadaşın partiye gelince onları görmemiş gibi yaptın.
I saw them. - I can't hear you.
Seni duyamıyorum!
You never saw them again?
Bir daha görüştünüz mü? Onlara ne olduğunu biliyor musunuz?
And didn't you see... You saw, which hint I gave them, Johs!
Onlara nasıl bir işaret bıraktığımı kendi gözlerinle gördün, Johs!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]