English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Russe → Turc / [ Н ] / Не вопрос

Не вопрос traduction Turc

4,496 traduction parallèle
Не вопрос.
- Al bakalım.
Подпевай, Перальта! Не вопрос!
- Çıkar kaseti Peralta.
Не вопрос. Конечно.
Kesinlikle, sorun yok.
Пожалуйста. Не вопрос.
Tamamdır.
Это не вопрос только доверия
Bu güvenin ötesinde.
Не вопрос, Грег, в чём дело?
- Evet Greg, ne oldu?
О, не вопрос.
- Tabii.
На этот вопрос не может быть ответа.
Soruya cevap verilemez.
Я не понимаю вопрос.
Soruyu anlamadım.
– Я не уклоняюсь от ответа на твой вопрос.
- Sorunu savuşturmuyorum.
Это не спорный вопрос.
Askıda kalmıyorum ben.
Прости. Я не задал вопрос.
Bu sefer soru sormadım.
Это довольно-таки трудный вопрос, ответ на который я не знаю.
Bu çok kafa karıştırıcı bir soru. Ve malesef bilmiyorum.
Я просто задал вопрос, и я не понимаю, почему вы не протестуете.
- Ben sadece bir soru soruyorum ve neden senin - daha çok itiraz etmediğini anlamıyorum.
Вопрос в том, как ты узнал, что Лоуэнтал - следующая жертва, а не убийца?
Soru şu Lowenthal'ın nasıl katil değil de kurban olacağını biliyordun?
Милая, не возражаете, если я прошу вас вопрос?
Tatlım, sana bir soru sormamın sakıncası var mı?
Это только ваш первый сеанс, и вы не обязаны отвечать на этот вопрос, если не хотите, но... Чего именно вы боитесь?
Bu daha ilk seansınız ve isterseniz cevaplamayabilirsiniz tam olarak korktuğunuz şey nedir?
Ты вообще ни на один вопрос не ответил!
Hayır. Sorularımın hiçbirini yanıtlamadın.
- Но ты не ответил ни на один вопрос! А что важнее, дружище?
Fakat sorularımın hiçbirini yanıtlamadın.
Но даже если вы не хотите, это вопрос совести для моего клиента.
Eğer kabul etmezseniz bile bu müşterim için bir vicdan meselesi.
Так что вопрос не в самой карте.
- Yani fiziksel haritanın peşinde değiller.
Вот в чем вопрос, не так ли?
Asıl soru da bu, değil mi?
Это вопрос времени, но она внушением разузнает все у врача, и я не хочу, чтобы она узнала это от постороннего, понимаешь?
Zaten bir doktoru etki altına alıp söyletmesi an meselesi. Bunu bir yabancıdan duymasını istemiyorum anlıyor musun?
Я осознаю, что не прямой ответ на Ваш вопрос.
Bu sorunuza açık bir cevap vermiyor farkındayım.
Лили, это не уместный вопрос.
Lily, hiç münasip bir soru değil bu.
Ни разу не попадая в вопрос.
Daha önce hiçbir formda soru olarak bile yoktu bunlar.
Это не сложный вопрос, Джей Джей.
Çok basit bir soru, JJ.
Я не задавала этот вопрос.
Hiç sorgulamadım.
Эйва, я не знаю ответа на твой вопрос.
Bu sorunun cevabını bilmiyorum.
Вопрос не в том, есть ли у нее способность испытывать нежность.
Senden hoşlanma kapasitesi var ya da yok meselesi değil.
Отвечу на твой вопрос. Вуди не разговаривает.
Soruna gelecek olursak, Woody hiç ağzını açmaz.
Я задал вопрос. Ты не отвечаешь.
Sana soruyorum burada, hiç konuşmuyorsun.
Это вопрос времени, пока кто-то ещё не заметил.
Bu yatırımı başka birinin görmesi an meselesi.
Я же говорил, это государственный вопрос, а не сердечный.
Dedim ya, bunlar Devlet işi, gönül işi değil.
Шеф сказал, что это политический вопрос, и мы не можем принять ничью сторону.
Bak Şef bunun politik bir durum olduğunu ve taraf tutamayacağımızı söyledi.
Это был не единственный вопрос.
- Tek soruları bu değildi.
Я не люблю этот вопрос, но иногда задаю его сам себе :
Bazen bu soruyu kendime sormaya korkuyorum, ama yine de soruyorum işte kendi kendime.
При всём уважении, ваша честь, вопрос не в этом.
Saygısızlık etmek istemem Sayın Yargıç, soru bu değil.
Никто не задавал мне такой вопрос.
Daha önce kimse bana bu soruyu sormamıştı.
Вопрос не в том, может ли это произойти, а в том, когда.
Ben olsam "Olabilir mi?" yerine, "Ne zaman?" diye sorarım.
Первый вопрос. Почему бедствия в Неваде не предсказали?
Nevada'da olan şeyi nasıl oldu da kimse öngöremedi?
Можно вопрос, пока ты не уехал?
Gitmeden önce bir şey sorabilir miyim?
Этот вопрос не совсем вам подходит, верно?
Bu soru sende işe yaramıyor galiba.
Но я не одинок Ответь на вопрос.
Hayır, yalnız değilim. Soruya cevap ver.
Знаю, это означает, что я должен задать тебе другой вопрос, но я не хочу донимать тебя.
Ve bunu derken sana başka bir soru sorduğum da farkındayım. Ancak seni sıkıştırmak istemiyorum.
Мне не нужен ответ на этот вопрос.
Bu yanıtlanmasını istediğim bir soru değil.
Простите... боюсь, я не понял вопрос.
Kusura bakmayın, soruyu anladığımdan emin değilim.
Например, между Кубой и Австрией существует договор и вопрос о том, какой закон применим, не стоял бы вовсе.
Küba'nın aksine, Avusturya'da hangi kanunun uygulanacağı tartışılmasın diye, bir antlaşma var.
Тут вопрос не "если". А "когда". И насколько тяжелую.
Bu bir ihtimal değil ne zaman ve "ne kadar kötü" meselesi.
Вопрос не "если", а "когда".
Bu bir ihtimal değil, zaman meselesi.
Что за вопрос такой? Ну, не знаю.
- Niye böyle bir şey sordun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]