Невозможен traduction Turc
120 traduction parallèle
Без его веры в меня и его пьес этот вечер был бы невозможен.
Ve muhteşem oyunu ve bana olan inancı ile.. .. bu gecenin gerçekleşmesini sağlayan kişi.
Побег невозможен.
Buradan kaçmak imkansızdır.
Штурм был невозможен.
Saldırının başarılı olması imkansızdı.
Я вьiсчитал, что провал невозможен.
Başarısızlığı imkansız kılmak için gerekli hesaplamaları yapacağım.
Этот парад знамён более невозможен. С войной и Христом на равных.
Savaş ve İsa'nın yan yana yürüdüğü bu şaşaalı geçit törenlerine artık gerek yok!
Просто чтобы помнил, что побег невозможен. Полегче с девушкой.
O kıza da bir kıyak geç - cenazemdeki en üzgün kişi oydu.
Передача заблокирована, прием невозможен.
Işınlama bloke oldu, ışın yayını imkansız.
- Анализ все еще невозможен.
- Analiz edemiyoruz.
Компьютерный прогноз невозможен из-за недостатка данных.
Yeterli veri olmaması nedeniyle, bilgisayarların olasılık tahminleri yararsız.
Анализ невозможен.
Analiz edemiyorum.
Ты невозможен.
İnanılmazsın.
Когда один час наедине с вами был невозможен.
Sensiz bir saat geçirmenin imkansız olduğu günleri.
", в конце концов, они брюзгливо за € вл € ли, что такой прибор практически невозможен.
Sonsuz Olasılıksızlık Alanı'nı keşfetmelerindeki devamlı başarısızlıklarıydı... ve en sonunda, böyle bir makinenin neredeyse imkansız olduğunu bildirdiler.
[Мужчина # 2] Побег невозможен.
Kaçış imkânsızdır.
Ты невозможен.
Sen inanılmazsın.
Одновременный их выход из строя практически невозможен.
Üçünün de aynı anda bozulması neredeyse imkansız
Нет, друг мой, мы - в ловушке. Побег невозможен.
Hayır, ah hayatım biz sıkışmış vaziytteyiz ve hiç çıkış yok.
Этот праздник был бы невозможен без щедрости миссис Флоранс Нидлман которая, в рамках городской программы "Да будет свет", посвятила этот парк памяти своего мужа, Мэнни.
Bu akşam, - - Bayan Florence Needleman'ın cömertliği sayesinde gerçekleşti. 'Şehrimizi Aydınlatalım'kampanyasına katkıda bulunmak amacıyla, bu parkı, sevgili eşi, Manny'nin anısına vakfetti.
А для неё секс невозможен, если они не помирились.
Kadın, kavga sona ermeden seks yapamaz.
Рас, ты невозможен.
Ras, gerçekten de inanılmaz birisin.
Этот удар невозможен.
Ona ihtiyacın olacak. İzin verir misin.
Я пытаюсь объяснить, что любой тип чистого прощения невозможен.
Her türden saf bağışlamanın imkansız olduğunu açıklamaya çalıştım.
Могу сказать наверняка без взаимной честности — брак невозможен.
Tereddüt etmeden şunu söyleyebilirim... dürüstlük olmadan iyi evlilik olmaz.
- Ты невозможен.
- İnanılmazsın.
И за Филиппа, нашего царя, без которого этот союз был бы невозможен.
Philip'e, Kralımıza! O olmadan, bu birleşme mümkün olmazdı.
Ты невозможен...
Gerçekten inanılmazsın.
Он просто невозможен!
Çünkü o ulaşılamaz biri.
Нет, я лично гарантирую вам, что выброс, подобный случившемуся, невозможен.
Hayır. Bir önceki gibi dalgalanmanın olası olmadığına dair seni temin ederim.
Наверняка, ты уже понимаешь, что настоящий секс невозможен без определенной степени любовных отношений.
Eminim, biraz romantizm olmağında gerçek sex olmadığının farkındasındır. Göreceğiz.
Ремонт субсветовых двигателей был невозможен в оставшееся у нас время. Они были только слишком жутко повреждены, но я изобрел своего рода патч, который на деле отклоняет вспомогательную энергию на гипердвигатель.
Kalan zamanda ışık-altı motorlarını tamir etmek imkânsızdı... çok hasarlıydılar ama yedek güçten hipersürücüye etkili olacak bir çeşit yama tasarladım.
Ты просто невозможен.
İnanılmazsın.
Ты невозможен.
Sen imkansızsın.
И по-моему эта способность передалась тебе... переход магической силы от Слуги к Мастеру невозможен. Но... у нас невозможный Мастер.
Teorik olarak, bir Hizmetkarın "mana" sının Ustasına geçmesi imkansız olmalı, ama... burada inanılmaz bir ustadan bahsediyoruz.
Он невозможен.
İmkansız biri.
Как и Солнце, он состоит из водорода и гелия, но не обладает нужной массой для создания давления и температуры, без которых невозможен термоядерный синтез.
Güneş gibi, uygun içeriğe sahipti Hidrojenle Helyuma. Ancak nükleer füzyon için gerekli iç basınç ve sıcaklığı oluşturmaya yetecek kütlesi yoktu. Bu sebeple, yıldız yerine bir gezegen oldu.
Ты невозможен.
Münasebetsiz.
При жизни отца такой союз был бы невозможен Но времена изменились.
Babamın zamanında böyle bir bileşim mümkün değildi.
Этот парень невозможен!
Seni piç!
Поверь, абсурд невозможен.
İmkansızın neredeyse mantıksız olduğuna inanman gerek.
Образ дизайнера невозможен без изысканного вкуса.
Bir tasarımcının rafine zevkleri olacaktır elbette.
Я ухожу, ты невозможен.
Gitmem gerek. Sen delirmişsin.
Ты просто невозможен.
İnanılmazsın, biliyor musun?
- Запуск ракеты невозможен.
Füze fırlatma kapasitemizi kaybetmişiz. - Ne?
Значительный спад преступности при таких урезках невозможен.
Son bütçe kısıntıları ile iki rakamlık düşüş mümkün değil.
Учитывая, какое количество таблеток я сейчас глотаю, боюсь, что инфаркт физически невозможен.
Aldığım bu kadar hapla kalp krizi geçirmem zaten fiziksel olarak imkansız.
¬ ладелец дома Ч ѕрисцилла'этчер Ч была доставлена в больницу с травмой головы, поэтому полный допрос пока невозможен. Ќо она сказала мне, что их было несколько. ќна не может сказать, сколько именно Ч они ввалились, ударили еЄ, избили еЄ сына – еджи и еЄ плем € нника'рэнки.
Ev sahibi, Priscilla Hatcher, kafa travması nedeniyle hastanede, yani görüşme biraz kısıtlı geçti, ama bana bir grup adamın... kaç tane olduğunu söyleyemiyor, eve zorla girdğini, onu... oğlu Reggie'yi ve yeğeni Frankie'yi tartakladıklarını söyledi.
Ремонт невозможен. Он совсем непригоден.
Onarım şansı yok.
- Анализ еще невозможен, капитан.
- Hâlâ analiz edilemiyor.
Он невозможен.
- Konuştum. Dayanılmaz biri.
Он невозможен, верно?
İmkânsız değil mi?
Ты невозможен.
İnanılmaz birisin.